29 Aralık 2009 Salı

Online Oyunlar 1: Basit, yaratıcı, hızlı

Çoğu eski hardcore oyuncu gibi, ben de (yaşça) büyüdükten sonra gigabyte'lar tutan, bilgisayarınızın çok sağlam olmasını gerektiren ve bitirmesi haftalar alan oyunlara zaman ayıramaz hale geldim. Ve yine çoğu kişi gibi online oyunlara daha fazla zaman ayırır oldum.

Yalnız benim gibi birinin, zaman geçirmek için olsa da, herkese hitap etsin diye yapılmış Match-3 tarzı birbirinin aynısı olan oyunlarla veya Facebook'ta tarla ekip biçip arkadaşlarına inek göndermekle pek tatmin olması mümkün değil.

Her ne kadar online oyunlar oynayıp unutulan oyunlar olarak mimlenmiş olsa da, benim gibi tatmin olması zor insanlar için zaman içinde rastlayıp unutmadığım oyunları ara ara paylaşayım dedim. Her yazıyı da, başlıktan anlaşılacağı üzere, oyunların türlerine ya da konseptlerindeki benzerliklere göre ayırmaya çalışacağım.. Umarım siz de oynarken benim kadar keyif alırsınız..

Not: Neden başlık 'Flash Oyunları' değil de, 'Online Oyunlar'? Çünkü online oyunlar sadece Adobe Flash teknolojisi kullanılarak yapılmıyor, Shockwave ve Unity gibi teknolojiler her ne kadar Flash kadar yaygın olmasa da, bunlarla yapılmış yapılmış süper oyunlar bulmak mümkün. Tek yapmanız gereken, aynı Flash'ta olduğu gibi, o teknolojinin plug-in'ini yüklemek.

Evet, şimdilik bu kadar yeter. Bu yazıda yaratıcı kontroller aracılığıyla, sade oyun tasarımı kararları etrafında gelişen başarılı birkaç oyuna yer vermek istedim. (Bu başlığa dahil edilebilecek çok fazla sayıda puzzle oyunu olduğu için, o türdekileri başka bir bahara erteledim, burada daha çok aksiyon içeren ve kendine has oyun mekanikleri yaratmış oyunları listeledim):

1) Death vs. Monstars:



Hayır, başlığı yanlış yazmadım. :) Bu oyunun sıradan bir "arena shooter"(sabit bir arenada sağdan soldan gelen her şeye ateş etmeye dayanan oyunlar)' dan farkı, kontrol mekanizması. Normalde bu türdeki çoğu oyunda, ok tuşları veya w-a-s-d ile yönettiğimiz karakterin nişan alması için ayrıca mouse kullanırken, bu oyunda bütün bu işler için sadece mouse kullanıyoruz. Başta alışmakta zorlanabilirsiniz ama bu kontrol mekanizmasının oyunu inanılmaz zevkli kıldığı kesin! Oradan buradan gelen bir sürü farklı canavarı yok ederek kafanızı temizlemek istiyorsanız, göz atın derim.

http://www.gamereclaim.com/2009/03/death-vs-monstars/



2) Canabalt



Tek tuşla oynanıp da bu kadar zevkli olan başka bir oyun oynadığımı açıkçası hatırlamıyorum. Arkaplanda yabancı varlıklar şehrinizi yok ederken, karakteriniz ofisinden koşarak fırlıyor ve çatıdan çatıya geçerek olabildiğince uzağa kaçmaya çalışıyor. Ona yardımcı olmak için tek yapmanız gereken zıplamak! O kendi kendine giderek artan bir hızla koşarken, engellere veya bina arasındaki uçurumlara rastladığınızda zıplama tuşuna (x,c veya space, hangisini isterseniz) ne kadar bastığınız da önem kazanıyor. (Bu oyun aynı zamanda gamasutra'da 2009'un En İyileri listesinde de yer aldı)

http://www.adamatomic.com/canabalt/


3) Dolphin Olympics 2



Her ne kadar farklı oyunlar için tasarım yaklaşımları sayısız da olsa, çoğu iyi tasarımcının "içine girmesi kolay, fakat üzerinde ustalaşması zor" oyunlar yapmanın, oyunun yaşam süresi ve başarısı açısından önemli olduğunda hem fikir olduğunu/olacağını düşünüyorum. Dolphin Olympics'in birincisini bilmiyorum ama ikincisi kesinlikle bu mottoyu süper özetliyor. Oyunda bir yunusu yönetiyoruz, tek yaptığımız arka arkaya artistik atlayışlar yaparak, kısıtlı zamanda en yüksek noktaya ulaşmak, bu sırada gerek peşimize diğer balıkları takarak, gerek farklı dönüş komboları deneyerek puanımızı katlamak. Oyuna başlamak ve içine dalmak hem basit hem de zevkli, bir nevi meditasyon gibi... Ama farklı kombolar yaparak yunusunuzun yapabildiklerini gördükçe ve her seferinde hiç ulaşamayacağınızı düşündüğünüz uzaklıklara erişmeye başlayınca (dünya atmosferinden çıkıp marsa ve diğer gezegenlere erişmek gibi), daha ne kadar ileri gidebileceğinizi merak edip ustalaşmak için ayrıca zaman harcamaya başlıyorsunuz. İşte bu noktada oyun hardcore bir oyun oynamak isteyenler için de tatmin edici bir boyut sunmaya başlıyor.

Bu oyuna dair en sevdiğim detaylardan biri, günün hangi saatinde oynuyorsanız, ona uyumlu olarak arkadaki güneşin konumunun değişiyor olması. Akşama yakın oynuyorsanız güneş batmakta oluyor, gece oynarsanız oyunda da gece oynuyorsunuz. :) (Bu Amerika'daki saate göre mi, yerel saate göre mi hatırlamıyorum şu anda) Oyunda olması gerekli değilmiş ama yine de güzel bir detay, işini severek yapan adam belli oluyor. :)

Bu oyunun linkini verdiğim kongregate versiyonunda, alt tarafta "impossible" olarak belirlenmiş badge'i (rozet) kazandığımı da utanmadan eklemek isterim. :)

http://www.kongregate.com/games/arawkins/dolphin-olympics-2


4) Skywire 2



Esasında oyunu yapan Nitrome'un çoğu oyunu, basit ve yaratıcı oyunlara örnek olarak gösterilebilir. Eski teknolojilerin kısıtlamalarından doğan pixel-art akımının en nadide örneklerini devam ettiren ve bu mükemmel grafiklerle farklı oyun tasarımlarını bir araya getiren ekibin işlerine hep hayran olmuşumdur açıkcası. O kadar Nitrome oyunu arasından Skywire 2'yi seçmemin nedeni, sadece yukarı ve aşağı tuşuyla oynanacak derecede basit olması, basitliğine rağmen eğlencesini yitirmemesi ve nitrome'un ilk oynadığım oyunu olması. Yine de diğer Nitrome oyunlarına da buradan göz atın derim.

http://www.nitrome.com/games/skywire2/


5) Frog - Orisinal



Zamanında çok duyulmuş olan Ferry Halim'in kişisel oyunlarını tuttuğu site olan orisinal.org'un, oyunların sade konseptleri ve temiz grafikleriyle tanıdığım çoğu kişiyi tavlamışlığı vardır. Muhtemelen duymayanı çok azdır, belki buradaki çoğu oyunun da benzeri/kopyası çıktığı için 2009'da yapılan bir liste için eski gözükebilir ama yine de koymak istedim. Bu da orisinal'de en çok oynadığım oyun sanırım:

http://www.ferryhalim.com/orisinal/g2/frog.htm


6) Pillage The Village



Bu basit konseptin (defend the castle) cılkını iPhone oyunlarında çıkardılar ama ben ilk bu oyunda görmüştüm. Acaba gerçekten ilk versiyonu kim yapmıştı... Neyse, demoda anlatıldığı kadarıyla olayımız şu; biz kralız ve halkımız tabii ki bizden nefret etmekte. Her level'da, bizden kaçmaya çalışan halkı gerek havaya fırlatarak, gerek tutup yerlere vurarak öldürmeye çalışıyoruz. Amaç fazla sayıda kaçan olmasına izin vermeden bölümleri temizlemek. Oyunda iyi huylu ya da kötü huylu kral olabiliyoruz, iyi huylu özellikler satın alıp kullandığımızda (öldüreceğimiz kişiye şırıngayla zehir enjekte edip mutlu ve sessiz bir şekilde ölmesini sağlamak gibi!) karmamız ona göre etkileniyor, tabii ki zıttı da geçerli, en kanlı ve vahşi yollardan halkı öldürmeyi seçersek getirisi de ona göre oluyor. Bu oyunu pek etkileyen bir şey değil ama tatlı bir hava katıyor açıkcası.

http://www.kongregate.com/games/XGenStudios/pillage-the-village


7) Fancy Pants 2



Geçen sene Braid'le birlikte, 2D platformlar uzun süre sonra mezarlarından çıktılar. Mevcut örneklerin çoğu Braid kadar yaratıcı olmasa da, yine de türe yeni ve güzel şeyler ekleyip eğlenceli kılan insanlar mevcut. Fancy Pants serisi belki çok yeni ve yaratıcı bir şey yapmıyor ama sürekli karelerden oluşan, tile'lara sıkışmış ve sürekli uçurumlardan düşüp öldüğünüz için sinirinizi bozan bu antika türü, oradan oraya rahatça koşturup organik ortamlarda cirit atabildiğiniz, oynaması eğlenceli hoş bir deneyime çeviriyor. Kontroller ve animasyonlar çok hoş, tuşları bıraktığınızda karakter aniden durmuyor, önce yavaşlıyor.

Bu seriyle adını duyuran adam aynı zamanda ünlü EA oyunu Mirror's Edge'in 2D versiyonunu da geliştirdi, merak edenler sitesine bakabilir. Fancy Pants'in de 3.sü geliyormuş, pek yeni bir şey beklemiyorum ama bakalım...

http://armorgames.com/play/553/the-fancy-pants-adventure-world-2


8) Portal (flash version)



Valve'ın ünlü Portal oyununun, flash versiyonu. Daha fazla söze gerek yok. :)

http://portal.wecreatestuff.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder