15 Ocak 2010 Cuma

20. yyüzyılda osmanlı devleti Ödev Sitesi

20 yy başında osmanlı devletinde kötü gidişi durdurmak için, birlik ve bütünlüğü sağlamak için iki türlü kurtuluş çaresine baş vurmuştur: a) ıslahat hareketleri b) fikir akımları ı. ıslahat hareketleri: osmanlı devletinde 16. yüzyılın sonlarında başlayan bozulma zamanla iç bütünlüğü tehdit etmeye başladı, iç ayaklanmalar artmış savaşlarda istenilen sonuçlara ulaşılamamıştı. bütün bu olumsuz gelişmeler osmanlı devleti'nde 17. y.y'ın ilk yarısından itibaren osmanlı devletinin ıslahata muhtaç olduğu gerçeğini ortaya koymuştu. osmanlı devletinde ıslahatları ve ıslahatların öncülüğünü padişahlar ve bazı devlet adamları yapmıştı. ulema avrupa'daki gelişmeleri takip edememiş bundan dolayı da bir ıslahat bilinci uyanmamıştı. ıslahatlar halka indirgenememiş yapılan masraflar da boşa gitmiştir. 17. yüzyılda yapılan ıslahatlar (genç osman dışında) genelde başarılı olmuş, fakat avrupa'nın bu dönemde hiç etkisi olmamıştı, ilk ıslahatların en önemli özelliği disipline bir karakterde olmasıdır. 18. yüzyılda, avrupa'nın üstünlüğü ilk kez askeri alanda hissedildiği için, bu yüzyılda batıdan ilham alınarak yapılan ıslahatların ağırlık noktasını askeri alandaki ... .....

deterjanların yapısı ve sabun

deterjanlar kompleks ve sentetik yapılı maddelerdir. sabun ve deterjanların kimyasal yapısı çok farklı olduğundan temizleme işlevindeki etkileri de farklıdır. sabun asidik ve sert sularda etkili değildir. (sert sudaki ca++ ve mg++ ile (c17h35coo)2 oluşur ve çöker) bir çökelti oluşturur. buna karşılık deterjanlar bu tip sularda etkilidir. yüzey aktif madde (sürfaktan) ismi sabun, deterjan, emülsiyon oluşturan maddeler, ıslatıcı maddeler için kullanılan genel bir isimdir. deterjanlar, her biri temizlemede ayrı bir görev yapan, pek çok maddenin çok kompleks bir karışımıdır. yüzey aktif maddeler veya sürfaktanlarla ilgili modern kavram, sabunları, deterjanları, emülsifiyanları, ıslatıcı maddeleri ve girme(penetrasyon) maddelerini kapsamaktadır. bütün bunlar, birbirleriyle temasta olan iki faz arasındaki yüzey tabakasının özelliklerini değitirerek, aktifliklerini sürdürürler. yüzey aktif maddelerin pek çoğu, molekülün bir ucunda suyu çeken (hidrofilik) ve diğer ucunda suyu iten (hidrofobik) bir grup bulundururlar. deterjanlar, kirleri uzaklaştırmada etkin olan bu özelliklere, fazlasıyla sahiptirler. hafif ve ağır deterjanlar olarak sınıflandırılırlar.

9 Ocak 2010 Cumartesi

Online Oyunlar 2: Zaman/Mekan bulmacaları

Serinin ilk yazısının gördüğü büyük ilgi üzerine (sadece 2 tane yorum gelmiş olabilir ama bağrıma bastım ben onları) devam ediyorum. Geçen yazıda farklı kontrolleriyle öne çıkan aksiyon oyunlarına değindikten sonra, her birinizden aldığım mektupların, faksların ve sms'lerin çoğunda yazı serisinin başlığının destansı uzunluğuna ve anlamsızlığına hayran kaldığınızı gördüm. Bu mailler gelene kadar bu konuda pek memnun değildim fakat bana verdiğiniz destek sayesinde bu yazı serisine daha anlamlı ve kısa başlıklar bulma çabasını bir kenara bırakıyorum. (Talep geldiği takdirde, belli bir ücret karşılığında, tezini yazmakta olan öğrencilere hocalarını memnun edecek tez başlıkları bulmalarında yardımcı olabilirim. En azından bulacağım başlıkları anlamayacaklarını garanti edebilirim, bu da sizin mezuniyetiniz anlamına geliyor.)

Serinin bu yazısında, zamanın ve/veya mekanın (gerek ikisinin birlikte, gerek sadece bir tanesinin) manipüle edilmesiyle oynanan oyunlara bakacağız. Işınlanma denen şeyin de zaman-mekan düzlemini bükmek olduğu düşünülürse, geçen yazıda bahsettiğim Portal'ın flash versiyonunu ve onun gibi oyunları da buraya dahil edebiliriz [biz derken ben ve kendimi kastediyorum (bu noktada bir de Schrödinger'in kedisiyle ilgili kötü bir espri yazarsam sanırım yazının okunmaması için elimden gelen her şeyi yapmış olduğumu içtenlikle söyleyebileceğim)].


Bu noktaya kadar uzun ve resimsiz bir yazı yazarak yazımın devamının okunmamasını garanti altına almış olduğumu sanıyorum. Sorun şu ki, zaman makinesi fotoğrafı bulamadım, bu noktada dünyanın en sık kullanılan fotoğrafını koyabilecek kadar da düşebilirim.


Oyunların konseptlerinin renkliliği ve farklılığı düşünülürse, pek bütünlüklü bir yazı olacak mı emin de değilim esasında, bir şekilde benzer şekilde beyninizi çalıştırmanızı bekleyen, bildiğim oyunları kendi keyfime göre sıraladım. Bu konuda şikayeti olacak olan varsa ışınlanmanıntanımınıkafamdansalladım@amabiryerdeoşekildeduyduğumaeminim.com'a mail atabilir. (Lütfen Çavlan'a hitaben bu satırın esasında blogda güzel durduğunu ve bloga ayrı bir hava kattığını yazacağınız maillerinizi de esirgemeyin).

(Online oyunlar söz konusu olduğu için onları anlatmayacağım, ama elde ettikleri başarı -ve muhtemelen çoğu online oyunu da etkilemiş oldukları- düşünülürse, Braid, Portal ve Scribblenauts'u burada en azından linkleriyle anıyorum.. Elimi kaldırıyorum, ufka doğru selam veriyorum falan .. Anmak ne demekse işte.)

------

1) Shift Serisi



Sanırım internetin açıldığı günden beri online olan bir oyun varsa, o da Shift'tir, zira ne ara serinin dördüncü (rakamla 4.) oyununa gelmişler, anlamadım. Online oyunlarla ilgili olanlar zaten biliyorlardır (muhtemelen buradaki çoğu oyunu da biliyorlardır .. ve evet şu noktada bu yazıyı genelde hayatı çok sıkıcı olan insanlar için yazdığımı farkettim ve bu beni tatsız düşüncelere gark etti) ama ben yine de oyunu özet geçeyim:

Oyunun her bölümünde kapıya ulaşıp bölümü bitirmeye çalışıyorsunuz. Bu basit amaca ulaşmanın temel yolu da shift'e basarak mekanı ters-yüz etmekten geçiyor. Şöyle ki, zavallı bir birinci sınıf grafik tasarım öğrencisinin logo tasarımlarına benzeyen siyah-beyaz levellarda, siyah normalde zemini, beyaz ise havayı temsil ediyor. Shift'e bastığımız anda ise görüntü tersine dönüyor, ayrıca siyah olan kısımlar içinde yürünebilir (hava) oluyor, beyaz kısımlar ise zemine dönüşüyor.

http://armorgames.com/play/751/shift
http://armorgames.com/play/964/shift-2
http://armorgames.com/play/1846/shift-3
http://armorgames.com/play/3810/shift-4

------

2) Chronotron


Hepsi benim..! Hepsi benim hahahah! ... ııh evet.

Bu oyunda bir zaman makinesine binip zamanda geriye giderek bölümleri geçmeye çalışan bir robotu kontrol ediyoruz. Her bölümde amaç kapıya ulaşmak, tabi ki mekan ve şartlar buna izin vermiyor, ama "devlet baba bir çözüm bulsun" diye ağlamak yerine kendisini geçmişe ışınlayarak sorunlarının üzerine giden bir robot olmanın verdiği gururla oyunu inatla oynamaya devam ediyoruz. Temel mantık belli hareketleri yaptıktan sonra, kendinizi geçmişe ışınlayıp, kendi eski halinizin yaptığı hareketleri aynen izlerken, onunla beraber yeni hareketleri yaparak bulmacaları çözmeye dayanıyor. Tabii bu durumda eski halinizin yapacağı hareketleri (yani bölüm başlarken ilk yapacağınız hareketleri) baştan planlayıp yapmanız gerekebiliyor ve zaman içinde bunları öğrenmek de ilginç bir süreç oluşturabiliyor. Ayrıca kendinizi sınırsız sayıda geçmişe ışınlayabiliyorsunuz, yani geçmişteki halinizin yanında, onun yanına gelecekten gitmiş olan kendinizin yanına tekrar gidip onlarla etkileşime girebiliyorsunuz. (Etkileşim derken hiçbir pornografik aktiviteyi kastetmediğimi, aklımdan bile geçirmediğini, oyunu oynarken sadece bulmacaları çözmeye çalıştığımı ve iyi bir çocuk olduğumu belirtmek isterim)

http://www.kongregate.com/games/Scarybug/chronotron

------

3) Cursor x 10



Temel olarak Chronotron'la aynı mantığa dayanan bu oyunun Chronotron'dan temel farkı, hedef kitle olarak kendisine obsesif kompalsif mazoşistleri seçmesi. Kısaca oyun zor. Ana amacın 16 katlı bir binanın en üst katına çıkmak olduğu oyunda, belli ve kısıtlı bir süre boyunca objelere tıklamak ve etkileşime girmek için zamanımız var. Süre bittiği zaman mevcut cursor'ımız gidiyor ve yeni cursor'ımız aktive oluyor. O aktive olduğu anda, eski cursor'ımız ekranda ona yaptırdığımız her şeyi tekrar yapmaya başlıyor, bir nevi tekrar onun yanına ışınlanıyoruz, fakat bu sefer onu değil yeni bir cursor'u kontrol ediyoruz. Toplam 10 cursorumuz var, yani 9. cursor'un zamanı bitip 10. cursor aktive olduğunda, ekranda bizim onlara yaptırdıklarımızı tekrar eden tam 9 cursor oluyor ve biz de 10. cursor'la son kata çıkmaya çalışıyoruz. (Oyuna dair en önemli gözlemim bunda eski kendimizi taciz etmenin daha zor olduğu oldu, cursor'lardan dalga yapabiliyoruz ama, güzel oluyor o)

http://www.thegamehomepage.com/play/cursor-x-10/

------

4) Epsilon



Bu oyunda solucan deliği (wormhole) manipülasyonu yapıyoruz. Bazılarınızın bu cümle üzerine vücudunda daha önce hiç hissetmemiş olduğu yerlerin kaşınmaya başladığının farkındayım ama daha sade ifade etmenin yolunu bulamadım. (Solucan deliğinin ne olduğunu bilmeyen varsa google yapsın lütfen) Özetle aynı Portal'daki gibi, portalların yerlerini değiştirerek bir objeyi bir yerden bir yere ulaştırma çabası bu oyunda da devam ediyor. Oyunun grafik kalitesi ve portal olayına getirdiği yaklaşımlar (hayalet odalarla portalların açıldığı mekanların normal mekan içinde ayrıca gösterilmesi, portalları direkt olarak kontrol edebilmek) oyunu farklı kılıyor.

http://www.kongregate.com/games/JorjEade/epsilon

------

5) Time Kufc



Bu oyunun esprilerini İngilizce bilmiyorsanız kaçıracaksınız, ayrıca oyun da başladığı andan itibaren kendisini süper açıkladığından dolayı burada ayrıca açıklama yazmak istemiyorum. Özet geçersek, bir gün gelecekteki siz, günümüzdeki sizi bulur ve onu içine girmesinin hayrına olacağını söylediği zaman kutusuna nazikçe (ehe) sokuverir. Aynı anda üst üste geçmiş olan iki mekanı görüp(biri aktif olan, biri silik ve pasif olan olmak üzere) tek tuşla karakterinizi birinden diğerine geçebildiğiniz, mekanlar arası blokları taşıyarak bulmacaları çözebildiğimiz, bazen yer çekiminin yönünü değiştirebildiğimiz, portallara girebildiğiniz ve aralarda zamanda yolculuk yapan diğer bizlerden ilginç mesajlar aldığımız bir dünyaya adım atarız. Her şeyden az biraz, pek leziz.

http://www.kongregate.com/games/Edmund/time-kufc

------

6) Continuity



Zaman konseptinden uzaklaşıp mekan manipülasyonuna geçerek bitirelim bu yazıyı da. Continuity'de mekanın parçalarını, bulmaca parçaları gibi evirip çevirerek karakterinizin bölüm sonu kapısına ulaşabileceği bir hale sokuyorsunuz. Tabii siz bunu yaparken karakteriniz de sürekli şekli ve yeri değişen mekanlar içinde ilerlemek ve bulmacanın aktif bir parçası olmak durumunda. Oynamadan anlaşılamayan bir oyun daha, ben bu yazıyı neden yazıyorum ki ah ah..

http://continuitygame.com/

----

...biraz ilgisiz olacak ama..

Son olarak, yazının konusuyla tamamen alakasız, fakat oynanış ve problem çözmeye yaklaşım biçimi olarak bu tür oyunları seven insanların ilgisini çekebilecek bir oyun önereceğim. Light-Bot adlı bu oyunda bir programcısınız ve bölümler boyunca robotunuzu mavi kutucuklara ulaşacak şekilde programlıyorsunuz. Bir ana programınız var çizgisel olarak ilerleyen, iki tane de ayrı fonksiyon (kendi içinde çalışan küçük program diyelim bilmeyenler için) tanımlayabiliyorsunuz, ilerledikçe ana programınız içinden bu iki fonksiyonu çağırarak sınırlı sayıdaki hareketinizi en verimli şekilde kullanmayı başarmanız bekleniyor. Konunun ne zaman ne de mekan manipülasyonuyla ilgisi yok ama buraya kadar okuyan insanların bilmiyorlarsa bu oyunu öğrenmeyi hak ettiklerini düşündüm:



http://www.kongregate.com/games/Coolio_Niato/light-bot

----

Evet sevgili okuyucu, bir yazının daha sonuna geldik. Zor fakat keyifli bir yazı oldu. Eğer yazıyı okumadıysanız, yazıyı uzun bulduysanız ve bunu söylerseniz başınıza geleceklerden çekiniyorsanız, yazıyı okumanıza rağmen bahsettiğim oyunlardan hoşlanmadıysanız, yazıyı okuduktan sonra "bunları zaten biliyordum ben" dediyseniz, bu oyun sizin için geliyor:

http://www.mikewang.org/images/chimgam9.swf

Sayı örüntüleri

Sayı örüntüleri

Örüntü; belirli bir kuralla diziliş anlamına gelir.Bu diziliş bir sayı veya şekil dizilişi olabilir.

Önemli olan şey belirli bir kural ile ilerlemesidir.

Leonardo Fibonacci

Bu konuya girmeden önce, önemli bir örüntünün sahibi olan İtalya doğumlu Leonardo Fibonacci’den bahsetmek gerekir.Fibonacci 13. yüzyılda yaşamıştır.

Leonardi Fibonacci 1 1 2 3 5 8 13 21 …. şeklinde giden bir diziliş bulmuştur. Bu dizilişe Fibonacci sayı dizilişi adı verilir.

fibonacci sayı dizisinin terimleri nasıl elde edilir ?

Bu dizilişin kuralı şudur: 1. ve 2. sayı toplandığında 3. sayı elde edilir.

2. ve 3. sayı toplandığında 4. sayı elde edilir. http://odevlerr.blogspot.com/

4. ve 5. sayı toplandığında 6. sayı elde edilir ve bu şekilde devam eder gider.

Bu önemli bir diziliştir ve doğada bile karşımıza çıkar. Zaten bu yüzden Fibonacci sayı dizisi önem kazanmıştır.http://odevlerr.blogspot.com/

Örneğin çam kozalaklarının en uçtan arkaya doğru dizilişi bu şekildedir.

Bir kozalak bulun ve toplamlara bir gözatın.

Fibonacci sayıları PASCAL ÜÇGENİ’^nde de karşımıza çıkar.

Geometrik Dizi

Tanım: Elimizde bir sayı olsun, bu sayıyı belirli bir kuralla sayılar bölüyor veya çarpıyorsa buna geometrik dizi adı verilir. Zaten çarpma işlemi bize “geometrik” kelimesini hatırlatır.

Örnek:

5 sayısını sürekli olarak 2 ile bölelim. ( Yani 1/2 ile çarpalım )

 

 

yukarıda çarpma işlemi yapıldığı için bu bir geometrik dizidir.

Gördüğünüz gibi her terimde; terim sayısının bir eksiği kadar 1/2 vardır.

son terime n. terim dersek; son terimde (n-1) tane 1/2 vardır. Çarpma işlemi olduğu için (n-1) üsse yazılır.

ilk sayıya, yani 5 e a1 dersek;

Dizinin kuralı yukarıdaki resimdeki gibi bulunur.

Yine Aritmetik dizide olduğu gibi; ardışık terimler arasında bir kural bulunur. Aritmetik ortalamada aradaki farklar sabitti;

burada ise aradaki oranlar sabittir. Yani ardışık terimleri birbirine böldüğümüzde herzaman sabit bir sayı çıkar.

Buna; “dizinin ortak çarpanı” denir.

Bu ortak çarpan sürekli çarpılan sayı veya bölünen sayıdır. Yani yukarıdaki soru için ortak çarpan ( 1/2 ) dir.

ispatlarsak.

Yukarıdaki 2. terimde sonuç 5/2 dir.

3. terimde sonuç 5/4 tür.

Birbirine bölersek

(5/2):(5/4)=(5/2).(4/5) =4/2=2 olarak sonuç bulunur.

Yani; sürekli bölünen sayı 2 dir.

NOT:

Aritmetik dizide ve geometrik dizide terimlerin birbiriyle ilişkisi vardır. Bu ilişkiye “dizinin kuralı” denir.

Dizinin kuralı “n. terim” ile yazılır. Yani bu terime “Genel terim” de denir.

Daha önceden denklem kurarken x kullanıyorduk. Sebep sayının değerini bilmediğimiz için idi.

Şimdi de bunun gibi genel bir formül üretiyoruz.

Bunu ise “n” ile yapıyoruz.


aritmetik dizi geometrik dizi, aritmetik geometrik dizi, aritmetik ve geometrik dizi , 8 sınıf geometrik dizi

aritmetik dizi

Tanım: Elimizde bir sayı olsun, bu sayıya belirli bir kuralla sayılar ekleniyor veya çıkartılıyorsa buna aritmetik dizi adı verilir. Zaten toplama işlemi bize “aritmetik” kelimesini hatırlatır
Örnek:
Sayımızın kuralı: 5 ten sürekli olarak 2 çıkartılması olsun.
Örüntü şu şekilde devam eder:
5 5-3 5-(3+3) 5-(3+3+3) ……… 5-(n-1).3
1. terim 2. terim 3. terim 4. terim …….. n. terim
Görüldüğü gibi her terimde 5 sayısı sabit. Bu değişmeyen sabit terime, yani ilk terime “a1″ diyoruz.
Dikkat edersen her terimde; terim sayısının 1 eksiği 3 bulunmakta. Yani 2. terimde 1 tane 3, 3. terimdw 2 tane 3.
Son terime n. terim dersek ( n-1 ) tane 3 bulunur.http://odevlerr.blogspot.com/
Bu yüzden yukarıdaki örüntünün kuralı şudur.
an= 5-(n-1).3
5 yerine de ilk terim anlamına gelen a1 yazarsak http://odevlerr.blogspot.com/
an=a1-(n-1).3 olarak formül üretilir.
Burada an bize genel terimi, örüntünün formülünü verir.
Tekrar yukarıya bakıp terimlerin sonucunu bulursak;
5 3 1 -1 -3 …. şeklinde devam eder.
Her ardışık iki terima rasındaki fark bu soru için 2 dir.
Buna “dizinin ortak farkı” denir

aritmetik dizi, aritmetik geometrik dizi , geometrik ve aritmetik dizi , aritmetik dizi soruları , aritmetik dizi geometrik dizi , aritmetik dizi sorular

ÖZDEŞLİKLER

Matematikte birçok denklem karşınıza çıkmıştır.Bunlardan bazıları gerçekten özeldir.
  1. Örneğin; x-9=15 cebirsel ifadesini düşünelim.
Bu cebirsel ifadede eşitliğin sol tarafının sağ tarafına eşit çıkması için x yerine 24 yazmalısınız. İsterseniz deneyelim.
  • x yerine 24 yazarsak
x-9=15
24-9=15
15=15
sol taraf sağ tarafa eşit çıktı.
  • x yerine 15 koyalım.
x-9=15
15-9=15
6=15 çıkar.
eşitlik doğru olmadı.



Sizler de denerseniz 9 haricinde hiçbir sayı için eşitliğin sağ ve sol tarafı birbirine eşit olmayacaktır.
2. Şimdi ise 2x-14=(x-7).2 cebirsel ifadesine bir bakalım.
  • x yerine 3 koyalım.
2x-14=(x-7).2
2.3-14=(3-7).2
6-14=-4.2
-8=-8 doğru çıktı
  • x yerine 10 koyalım.
2x-14=(x-7).2
2.10-14=(10-7).2
20-14=3.2
6=6 yine sağ taraf sol tarafa eşit çıktı.
Bu şekilde devam ederseniz bütün sayılar için eşitliğin doğru çıktığını göreceksiniz.

İşte;

ikinci türde olduğu gibi; bir cebirsel ifade; bilinmeyenin yerine koyduğumuz her sayı için doğru çıkıyorsa buna; Özdeşlik denir.
Peki biz bütün özdeşlikleri bilmek zorundamıyız ?
Hayır; http://odevlerr.blogspot.com/
Özdeşliğin ne anlama geldiğini bilin ve şu vereceğimiz bazı özdeşlikleri öğrenin yeter.
Aşağıdaki örneklere bakalım.




(Yukarıdaki örneklerde ilk bölüm özdeşliklerin formülüdür.
Altındaki kısımda ise her bir özdeşlikle ilgili örnekler verilmişti. )
Yani; iki sayı toplandıktan sonra karesi alınıyor. Biz bunu farklı şekilde de yazabiliyoruz.
1) bu sayılardan ilkinin karesini alıyoruz 2) birinci sayı ile 2. sayıyı çarpıp 2 katını alıyoruz 3) ikinci sayının karesini alıyoruz. http://odevlerr.blogspot.com/
  • Yukarıdaki 2. örnekte ise, iki tane sayının farkının karesidir.
Bir üstteki örneğe benziyor, sadece aradaki 1. işaret – olacak
  • 3. örnekte ise iki sayının karelerinin farkı alınmış. Dikkat edin, önce kareleri alınıyor, sonra farkları alınıyor. Bu durumda bu cebirsel ifadeyi daha farklı nasıl yazabiliriz ?
Daha farklı yazmak istiyorsak, a ve b sayılarını bir çıkartıp bir toplayacağız. Sonra ise bunları çarpacağız.


özdeşlikler , özdeşlikler ve çarpanlara ayırma , özdeşlikler çarpanlara ayırma , 8 sınıf özdeşlikler , 8 özdeşlikler , 8. SINIF ÖZDEŞLİKLER KONU ANLATIM ÖRNEK TEST ÇÖZÜMLÜ SORU CEVAP , özdeşlikler nedir , matematik özdeşlikler , önemli özdeşlikler , özdeşlikler konu anlatımı , özdeşlikler sorular , özdeşlikler ile ilgili sorular ,

ÇARPANLARINA AYIRMA

Çarpanlarına Ayırma -


Daha önceki dersimizde özdeşlikleri görmüştük.
Şimdiki konumuzda bu özdeşlikleri kullanacağız.
Çarpanlarına ayırma; bize verilen bir cebirsel ifadenin daha kısaltılmış şekilde parçalara ayrılmasıdır.
  • Örneğin 2x-4 ifadesini göz önüne alalım.
2x-4= 2.x-2.2 olarak yazılabilir.
Şimdi; her terimde 2 çarpanı bulunmakta… bunu ortak parantezin dışına alalım. Veya şöyle düşünelim;
Burada bir dağılma özelliği yapılmış.
2 sayısı her iki terime de dağılmış.
Bunun aslı 2.(x-2) imiş ki dağıtılınca 2x-4 elde edilmiş.
işte buradaki 2.(x-2) ifadesini bulurken yaptığımız işleme çarpanlarına ayırma denir.
. Çarpanlarına ayırırken birçok yöntemden faydalanabilirsiniz.
Bunlar;
  1. Ortak çarpan parantezine alma ( yukarıda yaptığımız gibi )
  2. Özdeşliklerden faydalanma.
  3. Baştaki ve sonraki terimden faydalanma
Tekrardan tanımını yapmakta fayda var: http://odevlerr.blogspot.com/




Çarpanlara ayırma dediğimiz zaman aklımıza; verilen cebirsel ifadeyi iki çarpan şeklinde yazmak gelir. http://odevlerr.blogspot.com/
En basiti;
2+8 sayısını 2.(1+4) şeklinde yazabiliriz.

çarpanlarına ayırma , çarpanlarına ayırma sorular , çarpanlarına ayırma soruları , 8 sınıf çarpanlarına ayırma , asal çarpanlarına ayırma , matematik çarpanlarına ayırma , 8 matematik çarpanlarına ayırma , çözümlü çarpanlarına ayırma , çarpanlarına ayırma çözümlü sorular , çarpanlarına ayırma çıkmış sorular , çarpanlarına ayırma öss , polinomlar ve çarpanlarına ayırma , çarpanlarına ayırma konu anlatımı

DOĞRU PARÇASI VE IŞIN Doğru parçası -- Doğru parçasının gösterimi --- Işın nedir --- Işın nasıl gösterilir --- Yarı Doğru nedir ?

Doğru parçası: Doğrunun ne anlama geldiğini daha önce anlatmıştık, doğrunun iki ucu da istendiği zaman, istenildiği kadar uzatılabilirdi.


Fakat doğru parçasının iki ucu da kapalıdır ve hiçbir şekilde uzatılamaz veya kısaltılamaz.

Doğru parçasına örnek verecek olursak: cetvel.

cetveli uzatamaz, kısaltamayız, sadece taşıyıp yerini değiştirebiliriz.

Bir üçgenin kenarları doğru parçasıdır ve uzatılıp kısaltılamaz.

Doğru parçasının gösterimi: Doğru parçası etrafına konan iki dik çizgi ile gösterilir.

Bunun anlamı şudur. bu şeklin sağı ve solu kapalıdır, uzatılamaz.

Örneğin;

A———-B şeklindek idoğru parçası,

[AB]
şeklinde gösterilir.

Işın nedir: Işın doğru ile doğru parçası arasında kalan bir gösterim şeklidir.

Işının bir ucu uzatılabilir, diğer ucu ise kapalıdır hiçbir şekilde uzatılamaz.

Örneğin; sokak levhalarının bir ucu ok işareti şeklindedir, diğer ucunda ise birşeyler yoktur.

Bunun anlamı şudur; bu sokak buradan başlar ve ok işareti olan yere doğru devam eder. ok işareti olan kısım biz sokakta yürüdükçe uzar fakat en baştaki kısım sabittir uzamaz veya kısalamaz.

Nergiz Sokak

———–> örneğinde olduğu gibi sokak sağa doğru devam eder gider fakat solda sınır vardır gidilemez.

Işın nasıl gösterilir: ışın doğru ile doğru parçasının arasında bir şekildir demiştik.

Gösterimi de doğru ile doğru parçasının arasındadır.

Örneğin

A———->B şekildeki ışın [AB şeklinde gösterilir ve AB ışını diye okunur.

Dikkat edilmeli ki; A tarafı kapalı B tarafı açık olduğu için, gösterimde de A tarafı kapatıldı, B tarafı açık bırakıldı.

Çok güzel bir örnek:

Güneş ışını deriz, peki neden ?

Güneş ışınlarının başladığı yer bellidir, güneşin kendisidir fakat uçları sonsuza kadar gider, nerede bittiğini bilmeyiz.

Bu yüzden güneş doprusu veya güneş doğru parçası değil, güneş ışınları denir.

Peki Yarı Doğru nedir ?

Bir ışının başlangıç noktasının yok olmasıyla oluşan şekildir.

0--------> şekil budur.

Gösterimi ise ışına benzer fakat baş tarafındaki işaret ters çevrilir.

Örneğin; ]AB buna AB yarı doğrusu denir. A tarafı kapalıdır fakat dahil değildir.


Doğru parçası , Doğru parçasının gösterimi , Işın nedir , Işın nasıl gösterilir , Yarı Doğru nedir ? nokta doğru parçası ışın , doğru parçası ışın nedir , doğru parçası ve ışın , 3 sınıf doğru parçası ışın , nokta doğru doğru parçası ışın , doğru parçası ve ışın terimleriyle en çok nerelerde karşılaşırız , düzlem , doğru parçası , doğru nedir , doğru ve ışın

ARDIŞIK SAYILAR

D. ARDIŞIK SAYILAR


Belirli bir kurala göre art arda gelen sayı dizilerine ardışık sayılar denir.



Ü n bir tam sayı olmak üzere,



Ardışık dört tam sayı sırasıyla;

n, n + 1, n + 2, n + 3 tür.



Ardışık dört çift sayı sırasıyla;

2n, 2n + 2, 2n + 4, 2n + 6 dır.



Ardışık dört tek sayı sırasıyla;

2n + 1, 2n + 3, 2n + 5, 2n + 7 dir.



Üçün katı olan ardışık dört tam sayı sırasıyla;

3n, 3n + 3, 3n + 6, 3n + 9 dur.



Ardışık Sayıların Toplamı



Ü n bir sayma sayısı olmak üzere,



Ardışık sayma sayılarının toplamı





Ardışık çift doğal sayıların toplamı

2 + 4 + 6 + ... + (2n) = n(n + 1)



Ardışık tek doğal sayıların toplamı

1 + 3 + 5 + ... + (2n – 1) = n2



Artış miktarı eşit olan ardışık tam sayıların toplamı

r : İlk terim



n : Son terim



x : Artış miktarı olmak üzere,





 
ardışık sayılar , 4 sınıf ardışık sayılar , 5 sınıf ardışık sayılar , ardışık sayılar 5 , örnek çözümlü testler , örnek soru çözüm video izle , matematik ardışık sayılar , ardışık tek sayılar , ardışık sayılar nedir ,

ASAL SAYI

Kendisinden ve 1 den başka pozitif tam sayılara tam bölünmeyen 1 den büyük doğal sayılara asal sayı denir.




2, 3, 5, 7, 11, 13, 17, 19, 23 sayıları birer asal sayıdır.



---En küçük asal sayı 2 dir. 2 den başka çift asal sayı yoktur.

---Asal sayıların çarpımı asal değildir.


asal sayı nedir , en büyük asal sayı , 1 asal sayı , asal sayı bulma , asal sayı ÖRNEK SORU ÇÖZÜMLÜ TEST asal sayı bulma

SAYI ÇEŞİTLERİ KONU DETAYLI ANLATIM

1. Çift Sayı
n Î Z olmak koşuluyla 2n ifadesi ile belirtilen tam sayılara çift sayı denir.
Ç = {... , – 2n , ... , – 4, – 2, 0, 2, 4, ... , 2n , ...} 
biçiminde gösterilir.
2. Tek Sayı
n Î Z olmak koşuluyla 2n + 1 ifadesi ile belirtilen tam sayılara tek sayı denir.
T = {... , – (2n – 1), ... , – 3, – 1, 1, 3, ... , (2n – 1), ...} biçiminde gösterilir.
T : Tek sayı
Ç : Çift sayıyı göstersin.

T ± T = Ç
T ± Ç = T
Ç ± T = T
Ç ± Ç = Ç

T . T = T
T . Ç = Ç
Ç . T = Ç
Ç . Ç = Ç

T ± T = Ç
T ± Ç = T
Ç ± T = T
Ç ± Ç = Ç

sayı çeşitleri , asal sayı çeşitleri , tam sayı çeşitleri , sayı sistemleri , sayı sistemi , sayı nedir , sayı problemleri , sistem analizi , sayı tanımı

TAM SAYILAR MATEMATİK KONU ANLATIM

Z = {... , – n , ... – 3, – 2, – 1, 0, 1, 2, 3, ... , n , ...} kümesinin her bir elemanına tam sayı denir.




Tam sayılar kümesi; negatif tam sayılar kümesi : Z – , pozitif tam sayılar kümesi : Z+ ve sıfırı eleman kabul eden : {0} kümenin birleşim kümesidir.



Buna göre, Z = Z – È Z+ È {0} dır.


tam sayılar , 7 sınıf tam sayılar , 6 sınıf tam sayılar , tam sayılar 7 , tam sayılar soruları , matematik tam sayılar , tam sayılar sorular , tam sayılar nedir , çözüm , test hakkında klasik soru cevap , tam sayılar soru , örnek tam sayılar soru , tam sayılar test , doğal tam sayılar , doğal ve tam sayılar , tam sayılar işlemi , öss , oks , sbs tam sayılar işlemi

DOĞAL SAYILAR Matematik

Doğal Sayılar

IN ={0, 1, 2, 3, 4, ... , n , ...} kümesinin her bir elemanına doğal sayı denir

DOĞAL SAYILAR Matematik , Doğal sayılar , doğal sayilar , konu ödev

Üniversitelilerin Gezisi Hastanede Bitti...

İzmir'in Bayraklı ilçesinde meydana gelen trafik kazasında içinde üniversite öğrencilerinin bulunduğu otomobil virajı alamayarak köprüden aşağı uçtu.

Kazada iki kişi yaralandı. Yaralılar olay yerinde yapılan müdahalenin ardından Karşıyaka Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.

Kaza, sabaha karşı saat 04.00 sıralarında Bayraklı ilçesi Adnan Kahveci Köprü üstünde meydana geldi. Aydın'dan İzmir'e gezmeye geldikleri belirtilen Adnan Menderes Üniversitesi öğrencileri Ece Seçmen, Aslıhan Türkan, Uğurcan Çetinkaya ve Mustafa Enes Kartal'ın içinde bulunduğu aynı üniversite öğrencisi Mehmet Kotan yönetimindeki 09 FT 085 plakalı otomobil, köprüden aşağı inerken virajı alamadı. Kontrolden çıkan otomobil, köprü demirlerini aşarak yaklaşık 3 metre yükseklikten aşağı düştü. Kazada Ece Seçmen ile Aslıhan Türkan yaralandı. Bütün kazazedeler kendi imkanlarıyla araçtan dışarı çıkmayı başardı.

Kazayı gören polis ekipleri durumu sağlık ekiplerine bildirdi. Kısa sürede olay yerine gelen 112 ekibi, kazada yaralanan Ece Seçmen ile Aslıhan Türkan'ı ambulansa taşıdı. Yaralılar Karşıyaka Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Seçmen ve Türkan'ın sağlık durumlarının iyi olduğu öğrenildi.

Otomobilde şarap şişeleri bulunurken, sürücü Kotan'ın yapılan alkol muayenesinde alkolsüz olduğu anlaşıldı. Polis, kaza ile ilgili soruşturma başlattı.

YÖK Başkanı'ndan Acı itiraf...

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'dan üniversitelerle ilgili çarpıcı bir tespit daha....

Zaman zaman ülkemizdeki üniversiteleri eleştiren YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'dan çarpıcı bir tespit daha....

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, ''Ülkemizde üniversiteler uyuyor. Düşünün, hala domatesin tohumunu, buğdayın tohumunu yurt dışından temin ediyoruz. Bu bizim ziraat fakültelerimizin, araştırma merkezlerimizin en büyük ayıbı'' dedi.

Özcan, Uşak Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Mustafa Kemal Paşa Amfisi'nde düzenlenen bilgilendirme toplantısına katıldı.

Toplantıda, Türkiye'deki yükseköğretimle ilgili sorunlardan başlıklar veren Prof. Dr. Özcan, Türkiye'de yükseköğretimin kalitesini artırmak için göreve geldiği günden beri bir dizi çalışma yaptıklarını ifade etti.

''Ülkemizde üniversiteler uyuyor. Düşünün, hala domatesin tohumunu, buğdayın tohumunu yurt dışından temin ediyoruz. Bu bizim ziraat fakültelerimizin, araştırma merkezlerimizin en büyük ayıbı'' diyen Özcan, göreve geldiğinde YÖK Genel Kurulu toplanamadığını söyledi.
Özcan, şöyle konuştu:

''O zamanki Cumhurbaşkanımız genel kurul üyelerinin atamalarını yapmıyordu. Bir buçuk ay boyunca gidip geldim ve yükseköğretimle ilgili en önemli sorunların ne olduğunu tespit etmeye çalıştım.

Türkiye'deki yükseköğretimin en önemli sorununun, üniversiteye girmek için bekleyen 1.5 milyon öğrenci olduğunu düşündük. Bununla ilgili üniversitelerin kapasitesini ilk yıl yüzde 25, ikinci yıl yüzde 15 artırdık. Son 20 yılda üniversitelerin kapasiteleri yüzde 3 ve 6 arasında artırıldığı düşünülürse, önemli bir kapasite artırımına gittik.

Çarpıcı bir örnek vereyim, 1986-1987 akademik yılında ülkemizde 21 tıp fakültesi vardı, bu fakültelerde 2005 öğretim görevlisi çalışıyordu, 5 bin 99 öğrenci eğitim görüyordu. 20 yıl sonunda 2006-2007 akademik yılında tıp fakültesi sayısı 47'ye ulaştı.

Yani 26 yeni tıp fakültesi açıldı. Öğretim görevlisi sayısı 8 bin 512'ye yükseldi. Ancak tıp fakültelerinde okuyan öğrenci sayısı sadece 18 artarak 5 bin 117 oldu. 26 tıp fakültesi açıyorsunuz, ancak 18 öğrenci artırıyorsunuz. Bu çok ciddi bir sorundu.''

-''ÖĞRETİM GÖREVLİLERİNİN KALİTESİ ARTIRILMALI''-

Türkiye'de üniversitelerin bilim üretmediğini, bilim üretmek için öğretim görevlilerin kalitesinin artırılması gerektiğini ifade eden Özcan, şöyle devam etti:

''Üniversitelere öğretim görevlisi alımıyla ilgili ciddi düzenlemeler yaptık. Örneğin torpili kaldırdık. Onun amcası, bunun dayısı sıfatıyla üniversitelere girmek isteyenlere standart getirdik. Üniversitelerde çalışmak için belirli sınavlara girmek ve bu sınavlarda başarılı olmak gerekiyor.

Mesleki ve teknik eğitimi yeniden yapılandırdık. Türkiye sanayicisi, teknik eleman yetiştirmemizi istiyor. Ekonomimizin güçlenmesini istiyorsak, mesleki eğitime büyük önem vermeliyiz.

YÖS'te (Yabancı Öğrenci Sınavı) düzenleme yaptık. Üniversitemizi yabancı öğrencilere açmamız gerekiyor. Üniversitelerimiz rekabet anlayışını yitirirse başarısız olur. Ancak biz dışardan, parası olan, ülkemizde eğitim görmek isteyen öğrencileri tercih ediyoruz.''

-DİL SORUNU-

Türkiye'deki eğitim sisteminin kurulduğu günden beri yabancı dil sorununu çözemediğini, bununla ilgili yeni bir proje geliştirdiklerini belirten Özcan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Uzaktan eğitim merkezleri bünyesinde üniversitelerimizde çocuklarımıza yabancı dil eğitimi vermek istiyoruz. Bununla ilgili firmalarla görüştük. Onlardan destek alacağız. Milli Eğitim Bakanlığı ile de görüşüyoruz. Yabancı dil eğitimini ilk ve orta öğretimde etkili hale getirilmesini istiyoruz.

Eğitim kalitesinin dünya standartlarına çıkarılması öncelikli görevimiz. Düşünün Singapur'da bir araştırma merkezi Domuz Gribi virüsünün dünyada görülmeye başladığı sırada 4 günde virüsün DNA'sını çıkarabiliyor.

Oysa ülkemizde hiçbir araştırma merkezinin böyle bir çalışmaya imza attığını duydunuz mu? Ben bir kaç yerde daha söyledim üniversitelerimiz uyuyor. Ama sorumlu bizleriz.''

-''20 YIL SONRA ÜNİVERSİTELER ÖĞRENCİ AVINA ÇIKACAK''-

20 yıl sonra üniversitelerin öğrenci avına çıkacağını ifade eden Özcan, şunları kaydetti:

''Devlet üniversitelerinin kapasitelerini artırabileceğimiz kadar artırdık. Yeni vakıf üniversiteleri kuruluyor. 20 yıl sonra ülkemizin nüfusunun yaklaşık olarak 85-90 milyon arasında olacağı ve 1 milyon 200 bin kişinin yükseköğretim yaşında olacağını tahmin ediyoruz.

Durum böyle giderse üniversitelerimiz öğrenci bulmada ciddi sorunlar yaşayacak. Üniversite sınavına giren herkes sınavı kazanacak. Üniversiteler öğrenci bulmak için promosyonlar düzenleyecek.''

Toplantıda Uşak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Şişman da üniversiteyle ilgili bilgiler içeren sunum yaptı.

Toplantının ardından YÖK Başkanı Özcan üniversitenin Bir Eylül Kampüsünü gezdi.

Üniversiteye Girişte Yeni Dönem...

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) üniversite giriş sınavlarında yeni düzenlemeler yapıyor.

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme
Merkezi (ÖSYM) Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, 11 Nisan'da yapılacak Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nın (YGS) kılavuzunun basılarak dağıtımına başlandığını bildirdi.

Yarımağan, sınava başvuruların 18 Ocak-12 Şubat arasında yapılacağını anımsattı. YGS'de Türkçe, Sosyal Bilimler, Temel Matematik ve Fen Bilimleri testleri uygulanacak. Adaylara her bir testten 40'ar soru yöneltilecek. Türkçe testinde Türkçeyi kullanma gücü ile ilgili sorular yer alacak. Sosyal Bilimler testinde, Sosyal bilimlerdeki temel kavram ve ilkelerle düşünmeye dayalı sorular bulunacak. Sosyal Bilimler'de Tarih'ten 17, Coğrafya'dan 14, Felsefe'den 9 soru yöneltilecek. Temel Matematik testinde adayların matematiksel ilişkilerden yararlanma gücü ölçülecek. Fen Bilimleri testinde Fizik'ten 14, Kimya ve Biyoloji'den 13'er soru bulunacak. YGS, 160 dakika sürecek.

6 PUAN HESAPLANACAK

Adaylar, 2010-ÖSYS Kılavuzu'nu 2 lira karşılığında edinebilecek. YGS'ye girecek adaylar sınav ücreti olarak 35 lira ödeyecek. Adaylar ödemelerini Ziraat Bankası, Vakıfbank, Halkbank, Akbank ve Garanti Bankası'ndan yapabilecek. YGS'nin değerlendirilmesi sonucunda her aday için YGS-1, YGS-2, YGS-3, YGS-4, YGS-5 ve YGS-6 olmak üzere altı ayrı puan türü oluşturulacak. Sınavda 140-180 arası puan alan adaylar sadece meslek yüksekokulu ön lisans programları ile Açıköğretim programlarını tercih edebilecek. YGS puanlarının en az biri 180 olan adaylar LYS'ye girmeye hak kazanabilecek.

SINAV 10.00'DA BAŞLAYACAK

Üniversite adayları, uzun yıllardır başlama saati 09.30 olarak belirlenen sınava bu yıldan itibaren saat 10.00'da girecekler. YGS, Türkiye'de tüm il merkezleri ve bazı büyük ilçeler ile Lefkoşa'da olmak üzere toplam 160 merkezde gerçekleştirilecek. 19-20 ve 26-27 Haziran'da yapılacak ikinci aşama sınavları olan LYS'ler ise sadece 81 il merkezi ile Lefkoşa'da yapılacak.

8 Ocak 2010 Cuma

TEMEL KAVRAMLAR MATEMATİK KONU ANLATIM

 
A. SAYI
1. Rakam
Sayıları yazmaya yarayan sembollere rakam denir.
2. Sayı
Rakamların çokluk belirten ifadesine sayı denir.abc sayısı a, b, c rakamlarından oluşmuştur.
Her rakam bir sayıdır. Fakat bazı sayılar rakam değildir.
B. SAYI KÜMELERİ
1. Sayma Sayıları
{1, 2, 3, 4, ... , n , ...} kümesinin her bir elemanına sayma sayısı denir.
2. Doğal Sayılar
IN ={0, 1, 2, 3, 4, ... , n , ...} kümesinin her bir elemanına doğal sayı denir.
3. Pozitif Doğal Sayılar
IN+ = {1, 2, 3, 4, ... , n , ...} kümesinin her bir elemanına pozitif doğal sayı denir.
Pozitif doğal sayılar kümesi, sayma sayıları kümesine eşittir.
4. Tam Sayılar
Z = {... , – n , ... – 3, – 2, – 1, 0, 1, 2, 3, ... , n , ...} kümesinin her bir elemanına tam sayı denir.
Tam sayılar kümesi; negatif tam sayılar kümesi : Z , pozitif tam sayılar kümesi : Z+ ve sıfırı eleman kabul eden : {0} kümenin birleşim kümesidir.
Buna göre, Z = Z È Z+ È {0} dır.
5. Rasyonal Sayılar
a ve b birer tam sayı ve b ¹ 0 olmak koşuluyla biçiminde yazılabilen sayılara rasyonel sayılar denir.
Q = { : a, b Î Z ve b ¹ 0} biçiminde gösterilir.
6. İrrasyonel Sayılar
Virgülden sonraki kısmı tahmin edilemeyen sayılara irrasyonel sayılar denir.
Qı = { biçiminde yazılamayan sayılar: a, b Î Z ve b ¹ 0} biçiminde gösterilir.
Hem rasyonel hem de irrasyonel olan bir sayı yoktur.
sayıları birer irrasyonel sayıdır.
7. Reel (Gerçel) Sayılar
Rasyonel sayılar kümesiyle irrasyonel sayılar kü-mesinin birleşimi olan kümeye reel (gerçel) sayılar kümesi denir.
IR = Q È Qı biçiminde gösterilir.
8. Karmaşık (Kompleks) Sayılar
C| = {a + bi | a, b Î IR ve i =Ö-1 } kümesinin her bir elemanına karmaşık sayı denir.
C. SAYI ÇEŞİTLERİ
1. Çift Sayı
n Î Z olmak koşuluyla 2n ifadesi ile belirtilen tam sayılara çift sayı denir.
Ç = {... , – 2n , ... , – 4, – 2, 0, 2, 4, ... , 2n , ...} 
biçiminde gösterilir.
2. Tek Sayı
n Î Z olmak koşuluyla 2n + 1 ifadesi ile belirtilen tam sayılara tek sayı denir.
T = {... , – (2n – 1), ... , – 3, – 1, 1, 3, ... , (2n – 1), ...} biçiminde gösterilir.
T : Tek sayı
Ç : Çift sayıyı göstersin.

http://odevlerr.blogspot.com/

T ± T = Ç
T ± Ç = T
Ç ± T = T
Ç ± Ç = Ç

T . T = T
T . Ç = Ç
Ç . T = Ç
Ç . Ç = Ç

T ± T = Ç
T ± Ç = T
Ç ± T = T
Ç ± Ç = Ç
 
Bölme işlemi için yukarıdaki biçimde bir genelleme yapılamaz.
  • Tek sayılar ve çift sayılar tam sayılardan oluşur.
  • Hem tek hem de çift olan bir sayı yoktur.
  • Sıfır (0) çift sayıdır.
3. Pozitif Sayılar, Negatif Sayılar
Sıfırdan büyük her reel (gerçel) sayıya pozitif sayı, sıfırdan küçük her reel (gerçel) sayıya negatif sayı denir.
Ü  a < b < 0 < c < d olmak üzere,



http://odevlerr.blogspot.com/
  • a, b negatif sayılardır.
  • c, d pozitif sayılardır.
  • İki pozitif sayının toplamı pozitiftir. (c + d > 0)
  • İki negatif sayının toplamı negatiftir. (a + b < 0)
  • Çıkarma işleminde eksilen çıkandan büyük ise sonuç (fark) pozitif, eksilen    çıkandan küçük ise fark negatif olur. 
  • m – n ifadesinde m eksilen, n çıkandır.
  • Zıt işaretli iki sayıyı toplamak için; işaretine bakılmaksızın büyük sayıdan küçük sayı çıkarılır ve büyük sayının işareti sonuca verilir.
  • Aynı işaretli iki sayının çarpımı (ya da bölümü) pozitiftir.
  • Zıt işaretli iki sayının toplamı; negatif, pozitif veya sıfırdır.
  • Zıt işaretli iki sayının çarpımı (ya da bölümü) negatiftir.
  • Pozitif sayının bütün kuvvetleri pozitiftir.
  • Negatif sayının tek kuvvetleri negatif, çift kuvvetleri pozitiftir.
4. Asal Sayı
Kendisinden ve 1 den başka pozitif tam sayılara tam bölünmeyen 1 den büyük doğal sayılara asal sayı denir.
2, 3, 5, 7, 11, 13, 17, 19, 23 sayıları birer asal sayıdır.
  •  En küçük asal sayı 2 dir. 2 den başka çift asal sayı yoktur.
  •  Asal sayıların çarpımı asal değildir. http://odevlerr.blogspot.com/
5. Aralarında Asal
En az biri sıfırdan farklı en az iki , ortak bölenlerin eb büyüğü 1 olan tam sayılara aralarında asal sayılar denir.
a ile b aralarında asal ise, oranı en sade biçimdedir.
D. ARDIŞIK SAYILAR
Belirli bir kurala göre art arda gelen sayı dizilerine ardışık sayılar denir.
Ü  n bir tam sayı olmak üzere,
  • Ardışık dört tam sayı sırasıyla;
    n, n + 1, n + 2, n + 3 tür.
  • Ardışık dört çift sayı sırasıyla;
    2n, 2n + 2, 2n + 4, 2n + 6 dır.
  •  Ardışık dört tek sayı sırasıyla;
    2n + 1, 2n + 3, 2n + 5, 2n + 7 dir.
  • Üçün katı olan ardışık dört tam sayı sırasıyla;
    3n, 3n + 3, 3n + 6, 3n + 9 dur.
Ardışık Sayıların Toplamı
Ü  n bir sayma sayısı olmak üzere,
  • Ardışık sayma sayılarının toplamı
               
  • Ardışık çift doğal sayıların toplamı
    2 + 4 + 6 + ... + (2n) = n(n + 1)
  • Ardışık tek doğal sayıların toplamı
    1 + 3 + 5 + ... + (2n – 1) = n2
  • Artış miktarı eşit olan ardışık tam sayıların toplamı
r : İlk terim
n : Son terim
x : Artış miktarı olmak üzere,
Ardışık sayıların toplamı, sayı adedine bölünürse ortanca terim bulunur. Eğer sayı adedi çift ise, ortanca terim sayı dizisine ait değildir.


temel kavramlar , ilgili temel kavramlar , ile ilgili , ödev not , not defteri , matematik temel kavramlar , temel kavramlar soruları , temel kavramlar örnek soru çözümlü cevap test klasik , eğitim temel kavramlar , temel kavramlar konu anlatımı , TEMEL KAVRAMLAR MATEMATİK KONU ANLATIM , temel kavramlar soru , temel kavramlar test cevap , öss temel kavramlar , temel kavramlar coğrafya , geometri temel kavramlar

Aman Dikkat : Okçuluk Yarışmalarında Alkol Yasak !

WADA Yasaklı Maddeleri Açıkladı
08 Ocak 2010 14:05

Dünya Anti-Doping Ajansı, 2010 yılında geçerli olacak yasaklı maddeler listesini açıkladı.

Dünya Anti-Doping Ajansı (WADA), 2010 yılında geçerli olacak yasaklı maddeler listesini açıkladı. 1 Ocak 2010 tarihinden itibaren yıl sonuna kadar uygulanacak olan listede, yarışma ve yarışma dışında yasaklı olan maddelerin isimlerine yer verildi. Listede anabolik maddeler, hormonlar ve benzeri maddeler, beta-2 agonistler, hormon agonistleri ve modülatörleri, diüretikler ve diğer maskeleyici maddeler, uyarıcılar, narkotikler, oksijen transferlerinin geliştirilmesi, fiziksel ve kimyasal uygulamalar, gen dopingi ve alkol yer alıyor.

Alkol havacılık, okçuluk, otomobil sporları, karate, modern pentatlon, motosiklet, bowling ve sürat botunda yarışma sırasında yasaklı maddeler arasında bulunuyor.

- Kaynak : http://www.sporsitesi.net/news_detail.php?id=194348

YGS'de Adayları Ne Bekliyor?

Üniversiteye girişte bu yıldan itibaren uygulanacak YGS'nin içeriği belli oldu.

Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) kılavuzunun okullara dağıtımına başlandı. YGS başvuruları 18 Ocak-12 Şubat arasında yapılacak. Kılavuzda, YGS'nin kapsamı ve hangi derslerden kaç soru yöneltileceğinin yanı sıra ikinci aşama sınavlarına ilişkin tüm bilgiler yer alıyor. Üniversite adayları, uzun yıllardır başlama saati 09.30 olarak belirlenen sınava bu yıldan itibaren saat 10.00'da girecekler. İkinci aşama sınavlarının sabah oturumları da saat 10.00'da başlayacak.

14 Yaşında Matematik Dehası!

14 yaşındaki Arran Fernandez, Cambridge’e kabul edildi.

14 yaşındaki matematik dehası, İniltere'nin saygın üniversitesi Cambridge'e kabul edildi. Üniversiteden yapılan açıklamada, Arran Fernandez'in Ekim 2010'dan itibaren kuruma kabul edildiği belirtildi. Çocuğun gelecekteki hocalarından biri olan Profesör David Cardwell, fizikten de matematikten aldığı “A” notunu alması koşuluyla Arran'ın Ekim 2010'dan itibaren üniversiteye geleceğini, kendisini geliştirmesine yardım edileceğini, ayrıca akademik yaşantısının zengin ve üretken olması için ortam yaratılacağını kaydetti. Çocuğun babası da, oğlu Arran'ın 1773'de 14 yaşında üniversiteye kabul edilen William Pitt'den sonra en genç üniversiteli olacağını ifade etti. William Pitt, iki kez başbakanlık yapmıştı. İngiltere'nin güneydoğusundaki Surrey'de yaşayan Arran, eğitimini evinde sürdürüyor.

Bahçeşehir Üniversitesi'nde Bakan Bağış...

Bir grup üniversite öğrencisi Egemen Bağış'ın Avrupa Birliği üyelik sürecine ilişkin vereceği konferans öncesi protesto gösterisi yaptı.

Protestolar yüzünden bakan konuşmaya başlayamadı. Öğrencilerle korumalar birbirine girdi. Bahçehir Üniversitesi'nin Beşiktaş Yerleşkesinde "öğrenci kolektifleri" adlı grup üyesi yaklaşık 30 kişi Bağış'ın salona girmesiyle birlikte alkışlı protestoya başladı. Protestolar arasında kürsüye çıkan Bağış öğrencilere hitaben " AB standartlarında 2 dakika protesto süreniz var" diye konuştu. Bunun üzerine protestocu öğreciler, bakan aleyhine slogan atmaya başladı. Bakan Bağış daha sonra protestocu öğrencileri salonu terketmelerini istedi. Grup salonu terketmeyince bazı sivil görevlilerce öğrenciler arasında yumruklaşmalar yaşandı. Öğrenciler güç kullanılarak salonunu dışına çıkarıldı.

Ögrenci Kalacak Yurt Bulamıyor...

Ögrenci Kalacak Yurt Bulamıyor Yurtlarda Kapasite Boşluğu Var.

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Türkiye'deki toplam yükseköğretim öğrenci yurdu sayısının bin 379 olduğunu belirtirken bu yurtların kapasitesini de 151 bin 811 olarak açıkladı. Çubukçu halen yükseköğretim yurdunda barınan öğrenci sayısını 81 bin 760 olarak bildirirken rakamlara göre yurtlardaki boş kapasite sayısı 70 bin 51. -Çubukçu'nun verdiği bilgiye göre, en çok öğrenci yurdu 132 ile İstanbul, 117 ile Ankara 85'le Konya'da bulunuyor. Hiç yükseköğretim öğrenci yurdu bulunmayan illeri ise Bingöl, Hakkari, Şırnak, Mardin, Tunceli ve Iğdır oluşturuyor. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Türkiye'deki toplam yükseköğretim öğrenci yurdu sayısının bin 379 olduğunu belirtirken bu yurtların kapasitesini de 151 bin 811 olarak açıkladı. Çubukçu halen yükseköğretim yurdunda barınan öğrenci sayısını 81 bin 760 olarak bildirirken rakamlara göre yurtlardaki boş kapasite sayısı 70 bin 51. Çubukçu'nun verdiği bilgiye göre, en çok öğrenci yurdu 132 ile İstanbul, 117 ile Ankara 85'le Konya'da bulunuyor. Hiç yükseköğretim öğrenci yurdu bulunmayan illeri ise Bingöl, Hakkari, Şırnak, Mardin, Tunceli ve Iğdır oluşturuyor. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın yükseköğrenim yurtlarına ilişkin soru önergesini yanıtladı. Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü'nün 4 Mayıs 2009 tarihli Başbakanlık genelgesi ile Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak'a bağlandığını hatırlatan Çubukçu'nun verdiği bilgilere göre halen bin 379 yükseköğretim öğrenci yurdu bulunuyor. Çubukçu yükseköğretim yurt kapasitesini 151 bin 811 olarak açıklarken yurtlarda barınan öğrenci sayısının 81 bin 760, boş kapasitenin ise 70 bin 51 olduğunu bildirdi. Çubukçu'nun verdiği bilgilere göre, yükseköğretim öğrenci yurdu sayısında ilk sırada 132 yurtla İstanbul yer alıyor. İstanbul'u 117 ile Ankara izlerken, üçüncü sırada 85'le Konya, dördüncü sırada da 75'le İzmir bulunuyor. Yurt sayısında 63'le Sakarya beşinci sırada yer alırken, Çanakkale'de 58, Afyon'da 57, Kocaeli'de 53, Balıkesir'de 51, Kütahya'da 47, Isparta'da 45 yükseköğretim yurdu bulunuyor. Bingöl, Hakkari, Mardin, Tunceli, Şırnak ve Iğdır'da ise hiç öğrenci yurdu bulunmuyor.

Öğretmen Eğitiminde Nereye?

Lisans düzeyindeki öğretmen eğitiminin formasyon eğitimine indirgenmesi, geçmişte yapılan yanlışların tekrarlanması anlamındadır.

Aralık 2007'de işbaşına gelen yeni YÖK Yönetimi, son iki yılda öğretmen eğitimi konusunda önemli kararlar aldı. Gündemin yoğunluğu nedeniyle kamuoyunun dikkatini çekmeyen bu kararlar, öğretmen eğitimini ve 25 yılda yeni yeni toparlanmaya başlayan eğitim fakültelerinin geleceğini yakından ilgilendirmektedir. Bu kararlardan biri, fen edebiyat fakültelerine pedagojik formasyon hakkı verilmesidir. Yazıda, bu kararın gerekçeleri ile eğitime olan olası yansımaları irdelenecektir. Yasalar öğretmenliğin meslek olduğunu söylüyor ama... 1973'de çıkarılan 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanununda, “Öğretmenlik, devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir” denilmektedir. İhtisas ayrı bir eğitimi gerektirdiğinden, öteki meslekler gibi, öğretmenlik mesleğinin de ayrı okullarının olması tartışma götürmemektedir. Bu nedenle, eczacılar nasıl eczacılık fakültesinden, ziraat mühendisleri ziraat fakültelerinden yetişiyorsa, öğretmen yetiştirme işi de ayrı fakültelerde olmalıdır. Cumhuriyet'in kuruluşundan itibaren, öğretmen yetiştiren okulların ihtiyaca cevap vermemesi nedeniyle, başta fen edebiyat fakülteleri olmak üzere bazı fakülte öğrencilerine formasyon eğitimi yoluyla öğretmenlik hakkı verildiği bilinmektedir. Eğitim fakültelerinin kapasite olarak güçlenmesi ve yeniden yapılandırılmasıyla, farklı kurumlardan öğretmen yetiştirme politikasından vazgeçilerek öğretmen yetiştirme, 1998'den itibaren bütünüyle eğitim fakültelerinde toplanmıştır. Kuruluşunun ilk 15 yılında, üniversiteler tarafından ikinci planda değerlendirilmeleri nedeniyle, gerek altyapı gerekse kadro açısından büyük sorunlar yaşayan eğitim fakülteleri, 1998'de başlatılan ve 2005-2007 döneminde devam eden iyileştirme süreci ile belirli bir düzeye yükseltilmiştir. Öğretmen eğitimi, formasyon eğitimine indirgeniyor... Öğretmen yetiştirmede yaşanan bu sürece ve öğretmenliğin meslek olduğu gerçeğine rağmen YÖK Genel Kurulunun, 27 Ağustos 2009 tarihli toplantısında, fen-edebiyat fakültelerinde okuyan öğrencilere, lisans eğitimleri sırasında pedagojik formasyon yapma hakkı verilmiştir. Şimdilik pilot olarak bazı fakültelere tanınan bu hakkın zamanla genelleştirilmesi kaçınılmazdır. Bu kararla, fen edebiyat ve bir anlamda ilahiyat fakülteleri, öğretmen yetiştirmede eğitim fakültelerine alternatif fakülteler haline dönüştürülmüş, beş yılda kazanılan branş öğretmenliği, 24 kredilik formasyon eğitimine indirgenmiştir. Formasyon eğitimi alanlar öğretmen olabilecek mi?.. Fen edebiyat fakültelerine gelen öğrenci niteliğinde son 10 yılda büyük sorun yaşandığı bilinmektedir. Bu fakültelerde okuyan öğrencilere öğretmenlik formasyon hakkı verilmesi, bu sorunu aşmaya yöneliktir. Alınan kararla bu amaca kısmen ulaşılacağı muhakkaktır. Ancak fen edebiyat çıkışlıların öğretmen olma şanslarının olup olmadığı, uzun vadede kararın umulan yararı sağlayıp sağlamayacağı sorgulanmalıdır. 2003-2009 döneminde kadrolu olarak atanan öğretmen sayısı 156.552 olup bunun yalnız 14.370'i orta öğretim öğretmenliği alanlarıdır. Yıllara göre atanan branş öğretmeni sayıları ve 2009 KPSS sonuçları incelendiğinde, başvuran her 100 adayın yalnız 5'inin atanma şansı olduğu görülür. Tüm bu veriler, fen edebiyat fakültelerine formasyon hakkı verilmesinin, havuç politikasıyla, nitelikli öğrenci kazandırmaya yönelik olduğunu ifade etmektedir. Gerekçeler inandırıcı mı? Öğretmen yetiştirmede fen edebiyat fakültelerinin rolü konusundaki tartışma yalnız bugünün konusu değildir. Öğretmen yetiştirmenin üniversite bünyesine alınması ve 1998 yapılanması, öğretmen yetiştirmeyi bütünüyle eğitim fakültelerine vermiş, bu durum fen edebiyat fakültelerine olan öğrenci tercihini olumsuz etkilemiştir. Fen edebiyat fakültelerinin bu durumu göz ardı edilemeyeceğine göre soruna mutlaka bir çözüm bulunmalıdır. Ancak çözüm gerçekçi olmalı, bir fakültedeki iyileştirilme çabaları, başka bir fakültenin gözden çıkarılmasına yol açmamalıdır. Fen edebiyat fakültelerini iyileştirmeyi hedefleyen bugünkü YÖK Yönetimi, ilköğretime öğretmen yetiştirme alanını eğitim fakültelerine, liselere öğretmen yetiştirme alanını da fen edebiyat fakültelerine bırakan bir yapılanmayı savunmaktadır. Fen edebiyat fakültesi mensuplarının da desteklediği bu görüşün iki gerekçesi bulunmaktadır: (1) Kadrolarının ve fiziki altyapılarının daha iyi olması nedeniyle fen edebiyat fakültelerinde verilen alan eğitiminin daha güçlü olduğu inancı, (2) Fen edebiyat fakültelerine giren öğrenci niteliğinin öğretmenlik hakkı verilerek iyileştirileceği varsayımı. İlk gerekçe öne sürülürken, bünyesinde ortaöğretim öğretmenliği programı olan 17 eğitim fakültesi öğrencisinin, alan derslerini aynı üniversite bünyesindeki fen edebiyat fakültesinde okudukları göz ardı edilmektedir. Dolayısıyla bu gerekçe dayanaksızdır. İkinci gerekçenin umulan amacı sağlamayacağı yukarıda verilen sayılarla ifade edildiğinden burada tekrarlanmayacaktır. Ortaöğretime öğretmen yetiştirmenin eğitim fakültelerinden alınarak fen edebiyat fakültelerine verilmesi, beklentileri karşılamayacağı gibi, eğitim fakültelerini 1980 öncesindeki eğitim enstitülerine ve 1980'li yılların eğitim yüksekokullarına dönüştürecektir. Böyle bir yapılanma, resim-müzik öğretmenliğinin güzel sanatlar fakültelerine, yabancı dil öğretmenliğinin yabancı diller yüksek okullarına aktarılmasının da yolunu açacaktır. Bu olası sonuç, öğretmen yetiştirme politikasının çökmesi anlamına gelmektedir. Türk milli eğitimi için onarılmaz yaralar açacak böyle bir sonucu kimsenin arzu edeceği düşünülemez. Öğretmen yetiştirmeyi, eğitim fakülteleri bünyesi dışına taşırmamak kaydıyla, fen edebiyat fakültelerinin öğretmen eğitimindeki rolleri arttırılabilir. Bunun birden fazla yolu bulunmaktadır. Ancak, yukarıda verilen rakamlardan görülebileceği gibi öğretmenlik mesleği, gerçekte fen edebiyat mezunlarının istihdamında en son düşünülecek çözüm olarak değerlendirilmelidir. Formasyon eğitimi kararının olası yansımaları Ortaöğretime öğretmen yetiştirmenin formasyon eğitimine indirgenmesi fen edebiyat fakültelerine uzun vadede bir katkı sağlamayacağı gibi, şu olumsuzlukları beraberinde getirecektir. * Son 10 yılda nitelikli öğrenciye ulaşmada bazı gözde fakülteleri geride bırakan eğitim fakülteleri, öğrenci açısından çekiciliğini yitireceklerdir. * Eğitim Fakültelerinde, 'eğitim bilimci' ve 'alan eğitimcisi' uzmanlık alanlarında öğretim üyesi eksikliği bulunduğundan, fen edebiyat fakültelerinde, anılan derslerin alan dışı öğretim elemanları tarafından verilmesini zorunlu kılacaktır. Dolayısıyla formasyon dersleriyle öğretmen diploması verilecek adaylar, öğretmen eğitiminin üç önemli bileşeninden biri olan 'öğretmenlik meslek bilgisi ve öğretmenlik uygulaması' yönünden gerekli donanımı kazanamayacaklardır. * Formasyon eğitimi yoluyla binlerce kişiye öğretmenlik diploması verilmesi, sosyal bir probleme dönüşen işsiz öğretmen sayısının katlanarak artmasına neden olacaktır. * Kuruluş amaçları, temel bilimlerde araştırmacı ve uzman yetiştirmek olan fen edebiyat fakülteleri, bu kararla eğitim fakültelerine alternatif fakültelere dönüşerek asıl işlevlerinden uzaklaşacaklardır. * Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmen yeterlilikleri konusunda kapsamlı bir çalışmayı sonuçlandırmış ve öğretmen eğitiminde niteliği arttırmak üzere 'Anadolu Öğretmen Lisesi' projesini geliştirerek sürdürmektedir. Eğitim fakültesi dışında öğretmen eğitimi kararı, Milli Eğitim Bakanlığı'nın her iki projesini anlamsızlaştıracaktır. Eğitim fakültelerinin yazgısı, öteki öğretmen yetiştirme modellerine benzetilmemelidir. Türkiye, eğitim alanında periyodik olarak yapılan TIMSS, PISA, PIRLS gibi uluslararası değerlendirmelerde hep son sıralarda yer almaktadır. Karşı karşıya gelinen bu sonucun birden fazla nedeni olmakla birlikte, eğitimin omurgasını oluşturan öğretmen faktörü, bu nedenler arasında en belirleyici olanıdır. Eğitimde yaşanan olumsuzluğu aşmak için en ekonomik önlem, eğitime nitelikli öğretmen kazandırmaktır. Türkiye, 1974'den sonraki süreçte bu alanda kötü bir deneyim yaşamış, bunun Türk eğitim sistemine etkileri son 30 yılda fazlasıyla görülmüş ve halen görülmektedir. Öğretmenliğin bir ihtisas mesleği olduğu gerçeği bir yana bırakılarak lisans düzeyindeki öğretmen eğitiminin formasyon eğitimine indirgenmesi, geçmişte yapılan yanlışların tekrarlanması anlamındadır. Bu yanlıştaki ısrar, öğretmen eğitiminde son 25 yılda elde edilen kazanımları yok edeceği gibi bu politikanın olumsuz yansımaları, üniversite öncesi eğitimde de kendini hissettirecektir. Fen edebiyat fakülteleri, öğrenci tercihi bakımından içinde bulunduğu durumdan mutlaka kurtarılmalıdır. Ancak bu fakültelere daha nitelikli öğrenci kazandırmak adına, son öğretmen yetiştirme modelimiz olan eğitim fakültelerinin yazgısı, hoyratça yok edilen öteki öğretmen yetiştirme modellerine benzetilmemelidir.

Program : Acronis Snap Deploy v3.0.3183 for Servers


    Acronis Snap Deploy organizasyonlara yeni gelen makinalara işletim sistemlerini kolay ve hızlı bir şekilde dağıtım olanağı sunan bir çözümdür. Acronis’in sahip olduğu güçlü disk imajlama çözümünü kullanan Acronis Snap Deploy, uygulamaları ve işletim sistemini içeren standard bir disk imajı oluşturur. Daha sonra oluşturulan bu imaj aynı anda birden fazla makinaya dağıtılarak, birçok kişisel bilgisayar ve sunucuda aynı anda işletim sistemi ve uygulama kurulumları gerçekleştirilir ve böylece tüm dağıtım işleminin süresi oldukça kısalmış olur. Acronis Snap Deploy dağıtım öncesi, ağ ayarları, etki alanı/çalışma grubu ayarları, bilgisayar isimleri, kullanıcı isimleri ve güvenlik tanımlayıcı (SID) gibi sistem ayarlarını kolayca yapılandırır. Ayrıca dağıtım sonrası da, uzaktan uygulama çalıştırma, dosya ve klasörleri yönetme gibi sistem bakımlarını yapmanıza olanak sağlar.
    Bu konsole aracılığı ile,

  1. Aynı anda birden fazla bilgisayara işletim sistemi kurabilirsiniz,

  2. Software konfigürasyonu yaratabilir, silebilir, değiştirebilirsiniz,

  3. Mevcut sistemleri klonlayıp imajları kaydedebilirsiniz,

  4. Dağıtım öncesi imajların kullanılabilirliğini kontrol edebilirsiniz,

  5. Bootable media yaratabilirsiniz,

  6. Acronis PXE Server’ı konfigüre edebilirsiniz,

  7. Dağıtımı yapılmış sistemler üzerinde klasör ve dosya yaratabilir, değiştirebilirsiniz,

  8. Dağıtımı yapılmış sistemler üzerinde uygulamaları çalıştıran görevler yaratabilirsiniz,

  9. Deployment işleminin sonucunu izleyebilirsiniz.

7 Ocak 2010 Perşembe

2009 yılının en çok satan kitapları


Veriler internetten kitap satışı yapan yerlerden alınmıştır.

www.kitapyurdu.com

1- Aşk - Elif Şafak - Doğan Kitap

2- Açlık Oyunları - Suzanne Collins - Pegasus Yayıncılık

3- Katre- i Matem - Prof. Dr. İskender Pala - Kapı Yayınları

4- Limon Ağacı - Sandy Tolan - Pegasus Yayıncılık

5- Kayıp Gül - Serdar Özkan - Timaş Yayınları

6- Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk (Özel Basım) - İskender Pala - Kapı Yayınları

7- Ateşi Yakalamak - Suzanne Collins - Pegasus Yayıncılık

8- Şifalı Bitkiler - Ahmet Maranki,Elmas Maranki - Mozaik Yayınları

9- Olasılıksız - Adam Fawer - April Yayıncılık

10- La / Sonsuzluk Hecesi - Nazan Bekiroğlu - Timaş Yayınları

www.ilknokta.com

1- Aşk - Elif Şafak - Doğan Kitap

2- Şifalı Bitkiler - Ahmet Maranki,Elmas Maranki - Mozaik Yayınları

3- Makalat - Şems-i Tebrizi - Ataç Yayınları

4- Cumhuriyet - Turgut Özakman - Bilgi Yayınevi

5- Kuantum ve Kur'an - R. Şanal - Ladybirds

6- Çivisi Çıkmış Dünya - Amin Maalouf - Yapı Kredi Yayınları

7- Şafak Vakti - Stephenie Meyer - Epsilon Yayınevi

8- Kayıp Sembol - Dan Brown - Altın Kitaplar

9- Umut - Ayşe Kulin - Everest Yayınları

10- Yalancı Tanıklar Kahvesi - Vedat Türkali - Turkuvaz Kitaplığı

www.idefix.com

1- Aşk - Elif Şafak - Doğan Kitap

2- Otostopçunun Galaksi Rehberi Beşibiryerde Ciltli - Douglas Adams - Kabalcı Yayınevi

3- Bütün Hikayeleri (Toplu Cilt) - Edgar Allan Poe - İthaki Yayınları

4- İllallah! / Ajanda 2010 - Kolektif - Metis Yayıncılık

5- Çivisi Çıkmış Dünya - Amin Maalouf - Yapı Kredi Yayınları

6- Yabancı - Albert Camus - Can Yayınları

7- Puslu Kıtalar Atlası - İhsan Oktay Anar - İletişim Yayınları

8- Cumhuriyet - Turgut Özakman - Bilgi Yayınevi

9- Bab-ı Esrar - Ahmet Ümit - Doğan Kitap

10- Türkan - Ayşe Kulin - Everest Yayınları

Avatar: James Cameron'un dönüşü

Yönetmen: James Cameron
Yazar: James Cameron
Oyuncular: Sam Worthington, Zoe Saldana, Sigourney Weaver
Tür: Aksiyon|Macera|Bilim Kurgu
Yapım yılı: 2009
Süre: 162 dk.
Ülke: ABD|İngiltere
Dil: İngilizce
IMDB Puanı: 8.7/10
Umut'un Puanı: 8.5/10
Çavlan'ın Puanı: 8.6/10

Avatar'ın fragmanını izlediğimde aklımda şöyle bir izlenim oluşmuştu:

- Döverim ben bunu ama...
- Allahını seveyim otur yerine!

Şirinlerin radyasyon yemiş hali gibi gözüken garip mavi yaratıklar, fragmanın ilk yarısında nedeni belirsiz bir şekilde yeşilliklerin içinde mutlu şekilde sağa sola koşuyor, yine onlar gibi garip yaratıklara biniyor, tavus kuşlarının kur yapmasına benzer şekilde birbirlerine bağırıyor, kendi başına spor dalı olabilecek garip aktivitelerde bulunuyorlardı. Bu kısmıyla daha çok hippilerin gereksizliğine ve uyuşturucunun zararlarına dair alternatif bir belgesel tanıtımı olma yolunda giderken, fragmanın diğer yarısında bu mavi şeylerin sinirlendiğini görüyorduk. Bu değişimin nedeni, olay örgüsü gibi şeyler önemsizdi çünkü verilmedik istenen temelde "dünyanın en spastik ve düşünülmedik yaratıklarını tasarladık" mesajıydı. Ondan sonra ikinci bir Van Helsing vakası olarak tarihe geçeceğini düşündüğüm bu filmi unuttum gitti. (Eğer aksiyon olduğu sürece her türlü şeyi izlerim diyorsanız, Van Helsing'i izledikten sonra uzun bir süre aksiyondan uzak kalmak isteyebilirsiniz, çünkü muhtemelen hayatınızın geri kalanında beyninizde oluşan kalıcı hasardan dolayı günde 5 kez sara atağı geçiriyor olacaksınız ve herhangi hareketli bir şeye tahammülünüz kalmayacak. Hatta filmi iki kere falan izlerseniz Issız Adam'dan bile hoşlanacak seviyeye gelebilirsiniz.)



Bir süre sonra, Avatar'ın başarısı, yapım süreci, 3D olması vs. hakkında söylenen (ve umrumda olmayan) şeyler herkes arasında yayılmaya başladı, ben de bu sırada hiç ilgilenmediğim bu filmin yönetmen ve yazarının James Cameron olduğunu duydum. Tabii ki James Cameron'un bunamış olduğuna kanaat getirdim. Karanlık ve gerçekçi dünyaları/karakterleri seven Cameron'un, Terminator 2 ve Aliens'tan (ki ikisini de çok severim) uzun süre sonra gelen ilk bilim kurgu filminde görmeyi beklediğim en son şey, aniden "Bu bir sevgi hikayesi!" diye bağırarak birbirlerini parmaklamaya başlamalarından korktuğum mavi ve cinsiyeti belirsiz yaratıklardı. Her şeye rağmen, yönetmeni öğrendikten sonra bu filmi görmem gerekiyordu.

İlginçtir, her ne kadar klişelerle ve bir sürü mavi yaratıkla dolu olsa da, Avatar gayet sağlam olmuş. James bunamamış yani, deli bir film çekmiş. Esasında bu film, popüler olan şeylerin neden popüler olduğuna dair çok iyi fikir veriyor; klişelerin çoğu, seyircilerin farkında olmadan taşıdığı pek çok beklentiyi o kadar iyi karşılıyor ki, film boyunca bunlar üzerine düşünmek yerine tamamen perdeye takılıp kalıyorsunuz. Hikayenin kağıt üstünde ne kadar sıradan veya gerçek dışı olduğu sizi ilgilendirmiyor, çünkü anlatım dehşet bir kabiliyetle şekillendirilmiş. İşin ilginci, sizi o deneyimden koparacak bir abartı replik geldiğinde, sizin düşüncenizi filmdeki karakterlerden biri ifade ediyor ve sizi geri filmin içine çekiyor. Avatar'ın her an tansiyonu ayarlayabilme becerisi ve detaylara gösterdiği önem, bu filmin sadece uçan kaçan mavi yaratıklar ve gözünde 5 kiloluk gözlükle ekrana bakmak için can atan birkaç fanatikten daha etkili olmuş başarısında bence. (Yeri gelmişken, Van Helsing'den tiksindiğimi söylemiş miydim?)





Filmin konusunu bilmeyen kalmamıştır ama özet geçeyim, bir tane yürüyemeyen eski askerimiz var, bu eleman kendi isteğiyle abisinin içinde öldüğü çok tehlikeli bir gezegen olan Pandora'ya geliyor kiralık asker olarak. Amacı da abisinin yerini almak, şöyle ki; abisinin yönettiği avatarı (insan DNA'sı ve Pandora yerlisi DNA'sının kombinasyonundan türetilmiş olan ve uzaktan zihninizle içine girip yönetebildiğiniz vücut) bizimki ikiz olduğundan dolayı kullanabilecektir, bu da orada mineral çıkarıp parayı vurmaya endekslenmiş şirket için mali masrafları kısmak için güzel bir fırsattır (Zira her avatar, DNA yapısından dolayı sadece bir kişiye özeldir ve başkası tarafından yönetilemez).



Avatar'ın başında askerimizin bacaklarının yokluğu vurgulanarak, çılgın bir maceraya atladığı vurgulanıyor, gerek etrafındaki insanların ona tepkisiyle, gerek karakterimize dair iç seslerle. Komutanı buraya gelmeden önce bir sürü zorlu görev yaptığını, fakat suratındaki yara izinin buradaki ilk gününde meydana geldiğini söyleyerek, kendisine "zor işlere giriştin oğlum, ama pek de bir cesursun, breh breh!" yapıyor. (Gerçi aynı komutanın sonradan Pandora'nın okla mızrakla gelen yerlilerine hayvan gibi teknolojik imkanlarla saldırırken, karşı tarafla taşak geçtiğini de görüyoruz, "e yani bu muydu tehlikeli Pandora" diye merak etmekten alıkoyamıyoruz kendimizi) Komutanımız, şirketin kazıp almak istediği minerallerin üzerinde evleri olan yerlilerin arasına sızıp bilgi getirmesi karşılığında, bacaklarını geri kazandıracak bir ameliyatı karşılayacağını söylüyor askerimize. O da avatarıyla atılıyor bu maceraya. Genel olarak filmin bir bölümü askerimizin avatarına girmesinin sağlandığı bilimsel ünite ve ekip etrafında geçiyor, diğer bölümü ise avatarın içindeyken yerliler arasında yaşadığı zamanı anlatıyor. Tabii bu bölümler arasında sürekli gidip geliyoruz ve askerimizin zamanla değişen duygularına gün sonunda kaydettiği özel günlük videosuyla da tanık oluyoruz. Fark ettiğiniz ya da etmediğiniz üzere, her James Cameron filminde olduğu gibi bunda da teknolojik anlamda gelişmiş imkanlara sahip olan, yapısı gereği ticari düşünceyi merkeze koyan bir şirket, askerler, şirkete bağlı ama nispeten farklı agendalara ya da görüşlere sahip bilimadamları var.




Araç tasarımları, yine James Cameron'un yönettiği Aliens'a (Alien 2) aldı götürdü beni.

Filmin fragmanını izlediğimde aklıma gelen şeylerden biri de, "ahh yine LOTR benzeri bir fantezi dünyası" düşüncesi olmuştu. Açıkcası LOTR'la ilgili bir sorunum yok fakat halihazırda bir LOTR var zaten (3 kitap ve 3 ayrı film olmak üzere) ve içerik olarak çok farklı bir şey olmadığı takdirde, farklı bir lisanda konuşuyormuş gibi yapan garip aktörler, ejderha veya onlara benzeyen garip yaratıkların orada burada uçuşması, epik müzikler eşliğinde bilgisayar yardımıyla oluşturulmuş kalabalık orduların hiç umrumda olmayan destansı savaşlara girişmeleri falan beni pek de cezbetmiyor. Evet, bravo Tolkien'e, oturup baştan bir dil yaratarak geek'liğin tanımını yapmış ama aynı şeyi (hele ki anlamadığım bir dil esprisini) ikinci, üçüncü, beşinci, onsekizinci bir filmde tekrar izlemek filme ilgimi artıran bir şey değil. Fantezi türünden daha fantastik şeyler beklemek de doğal olsa gerek.

Gel gelelim, Avatar söz konusu olunca, James Cameron'un dokunuşu filmi fanteziden alıp bilim kurguya daha yakın kılmış, gayet de güzel olmuş. Yani fragman için düşündüğüm şeylerin bir kısmı doğru da olsa (garip dilde konuşan varlıklar, ejderhamsı uçan şeyler), bunların daha önce onlarca kez tüketilmiş olduğuna takılmıyorsunuz izlerken. Bir tarafta gezegenin bir köşesine yerleşmiş olan insan birliği var, askeri bir üs kurmuşlar ve açıklanamaz fantastik öğeler görmüyoruz. İndikleri bu dünyada, yerlilerin son derece ilkel bilimsel imkanlara rağmen, gezegenin kendine has özelliklerinden farklı şekillerde yararlandıklarını keşfetmişler ve normal bir filmde olsa "fantastik" denilip geçilebilecek her şeyin bilimsel açıklamasını bulmaya çalışıyorlar. Bu da insanı biraz daha o evrene bağlıyor. Birdenbire beyazlar içinde bir büyücü çıkıp kafasına göre olup biteni değiştiremiyor. (Gerçi film tamamen bilim kurgu da diyemem, özellikle filmin sonu nasıl olduğu tam açıklanmayan fantastik bir olaya bağlanarak bitiyor, sanırım temponun ve hikayenin gerektirdiği bu diye düşünülmüş) Ayrıca, bilim ekibinin başında Sigourney Weaver var. Bu bile tek başına filmi görmek için yeterli. Savaş sahnelerindeki koreografiler de James Cameron tadı taşıyor yine, karanlık bir havası bir tadı var her şeyin (3D gözlüğü kastetmiyorum tabii ki, hehe), abartı olan yerde "ohaaa iyice abarttılar" dedirtmeden, o anın büyüsünü bozmadan, insanı her saniye tetikte ve heyecan içinde tutarak izlettiriyor film kendini. Her karakterin başına her an her şey gelebilir diye düşünmeye başlıyorsunuz kısa süre sonra. Açıkcası James Cameron'un tarzını özlemişim, aralarda alien falan çıkmasını bile dilediğim oldu, o derece çocuklaştım evet.

Bu arada yaratıkların animasyonunda ilginç motion capturing teknikleri kullanılmış ki, sırf buna dair sahne arkası görüntüleri yayınlamışlar o süreci anlatan. Böyle şeylerin Türk izleyicisi için pek önemi yoktur, ota boka "klişe" demeyi bilen çoğu kişi, orada bir tane "efekt" düğmesi olduğunu, gerekli bütçe olduğu ve bu düğme yeterince çevrildiği takdirde filmin giderek daha güzel gözüktüğünü sanıp, bu konuyu fazlasıyla küçümserler. Oysa ki, gerçekçi olarak modellenmiş karakterlerle izleyicinin (en azından benim) ilk defa bu derece yüksek seviyede empati kurabilmesinin altında inanılmaz bir çaba/yaratıcılık/planlama kombinasyonu yatıyor.



"Hangi 3D sistemde izlemeli" konusuna dair yazacak bir şeyim yok açıkcası. Çavlan'la imax olmayan bir sistemde izledik ama perdenin 3D'ye uygun olmamasından dolayı olsa gerek, görüntü karanlıktı gözlüklerle izlendiğinde. Adamakıllı bir yerde bir daha izlemek isterim ama bu filmi. (Ankara'da neresi güzel gösteriyor, bileniniz varsa önerilerini beklerim) Kısacası şu sistemde bu şekilde izleyin kısmı şu an beni aşıyor.

Özetle, aksiyon/fantezi/bilim kurgu gibi türlere özel bir gareziniz yoksa ve James Cameron'un önceki filmlerinde gördükleriniz hoşunuza gittiyse (en azından Titanic dışındakileri), gidin görün. Lakin çok twistli bir senaryo bekliyorsanız, film izlemekten bulmaca çözerken aldığınız hazzı bekliyorsanız, Issız Adam favori filminizse ya da teletubbies'i şirinlerden daha çok seviyorsanız bu filmi görmemeyi tercih edebilirsiniz.


Son bir not olarak, Avatar'dan alınmış bu görüntüde Michelle Rodriguez'in arkasında bir
facehugger (Aliens filmindeki küçük yaratıklardan) mı var, bana mı öyle geliyor?