30 Kasım 2008 Pazar

29 KASIM 2004

"Anne"liğim 4 yaşında.
29 Kasım 2004.....
Yeniden doğduğum gün....
İyi ki hayattayım, iyi ki nefes alıyorum dedirtiren gün....
Oğlumu dünyaya getirdiğim gün....
Hayatı bambaşka görmemi sağlayan, hayata daha sıkı sarılmamı sağlayan gün...
İyi ki doğdun oğlum, iyi ki varsın, iyi ki doğurmuşum seni.
Sen yaşama sevimcimsin, sen hayata daha sıkı bağlanmamı sağlayan şeysin.
Hayatın iyiliklerle, güzelliklerle dolu olsun inşallah.
Şansın bahtın hep açık olsun. Yüzün hep gülsün.
Sevinçlerin, mutlulukların bol, üzüntülerin, hayal kırıklıkların az olsun inşallah.
SENİ ÇOK SEVİYORUM.

29 Kasım 2008 Cumartesi

Windows Vista Eğitimi (Türkçe)


Türkçe hazırlanmış Windows Vista eğitim seti.


Boyut: 133 MB


Part 1
Part 2

Windows Vista Eğitimi (Türkçe)


Türkçe hazırlanmış Windows Vista eğitim seti.


Boyut: 133 MB


Part 1
Part 2

27 Kasım 2008 Perşembe

KAHVE

Her kahve aynı tadı taşımaz...
Nerede içiyorsan, kiminle içiyorsan ona gore degişir...

Sahilde oturduğun rüzgarlı bir sonbahar günü, en sevdiğin dostun ağlarken içtigin kahvenin tadı kederlidir... Kahve telvesine yüreginin acısı karışır.

Bir pazar öğle sonrası annenin "hadi bir kahve yap da içelim" dediği kahve huzurludur... Köpükler annenin göz bebeklerine yansır... Dudağının kıyısında kalan küçük bir gülümsemedir...

Bir gece vakti zil zurna sarhoş birinin içtiği kahve düşülen kuyudan çıkma cabasıdır... Koyu kıvamlı kahverengi bir ipe tutunur çıkarsın ... çıktığın an uyuyakalırsın... ferahlıktır!!!

Dostlarla içilen kahve neşedir... Kahkahalar köpüklerin üzerinde yüzer...

Tek başına gece vakti balkonda içtiğin kahve yalnızlıktır...Acıdır tadı... Ama garip de bir keyfi, lezzeti vardır...

Baban için yaptığın kahve sevgi doludur... çay bardağında, az şekerli...Kahve gibi görünmez sana... Ama sıcaktır dumanı tüter ve kokusu büyülüdür...

Beklemediğin bir anda sana uzatılan kahve baskadır... Isıtır insanın içini...

Yorgun olduğunda içtigin kahve hafifletir seni... Kendine getirir, unutturur günün ağırlığını...

Kahve aynı kahvedir belki... köpüğüyle, rengiyle, dumanıyla aynı kahvedir ama icilen kahveler ruhunun süzgecinden geçer ve tadlari degişir... Her kahve aynı değildir bu yüzden...

26 Kasım 2008 Çarşamba

HUZUR

Yıllar önce okuduğum ve etkilerini uzun süre yaşadığım bir roman daha sizlere. Bence Türk edebiyatının en iyi aşk romanlarından biridir. Aşk romanı dışında doğu ile batının sentezini, felsefesini çok iyi yapabilen bir roman. Postmodernist romanın başlangıcı da sayılmaktadır “Huzur”. Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk da Ahmet Hamdi Tanpınar’dan çok fazla etkilendiğini her fırsatta dile getirmektedir. Ünlü eleştirmen Berna Moran bu kitap için, “Huzursuzluğun romanı Huzur” demişti. Çok doğru ve güzel bir eleştiri bence. Ruh halinizin çok iyi olması gerekiyor bu kitaba başlamadan önce.

Kitabın konusuna gelince; Mümtaz ve Suat’ın Nuran’a olan aşklarıdır ana tema. Mümtaz ve Nuran’ın duyguları karşılıklıdır ve evlilik hazırlıkları yapmaktadırlar. Suat ise bu durum karşısında içine kapanır ve tek kurtuluşun intihar olduğunu düşünerek intihar eder. Mümtaz ise en sevdiği arkadaşının intiharı karşısında yıkılır ve hayatı kararır. Bu karamsar duyguları yaşarken bir an Suat’ın hayalini görür Mümtaz ve düşer. Ölüp ölmediğini yazar burada bize bırakıyor.

Klasik Türk müziği hakkında da oldukça geniş bilgi mevcuttur romanda. Ben gerçekten çok şey öğrendim bu bilgilerden. Eğer bir de bu müziği seviyorsanız, alacağınız tat bir başka olacaktır. Bir de kitaptaki bir başka tat ise eski İstanbul sokakları. Sahaflar. Beyazıt Meydanı. Kır kahvehaneleri. İstanbul’u sevenler ve özleyen için harika betimlemelerle dolu. Dili oldukça ağır, cümleleri uzun ve öyle kolay okunabilen bir kitap değil. Betimlemeleri ise, çok fazla ve çok uzun ama hepsi yerli yerinde kullanılmış. Sizi sıkmadan ilerleyebiliyor.

İlk baskısı 1949 yılında yapılan bu romanı ben çok sevdim, okurken çok büyük keyif almıştım. Canım kocamın tavsiyesi üzerine okumuştum. Yani, kitabın değeri gözümde bir başka güzel ve özel. Edebiyatı, psikolojiyi, felsefeyi ve okumayı sevenlere kesinlikle tavsiye diyorum.

Kitabın Arkasındaki Not

Tanpınar, kültürümüzü bir "iç âlem medeniyeti"nin tezahürü olarak görür. Bu medeniyeti, belirli bir ahlâkı taşıyan "mânevi vazifelerine inanmış, muayyen bir ruh nizamından geçmiş, nefislerini terbiye etmiş" insanlar meydana getirmiştir. Huzur'un kahramanlarından Mümtaz, roman boyunca kendisini "huzur"a kavuşturacak bir "iç nizam"ı aramaktadır. Eserde hastalık, ölüm, tabiat, kozmik unsurlar, medeniyet, sosyal meseleler, çeşitli ruh halleri ve estetik fikirler iç içe verilir. Ancak bütün bunların üzerinde romana hâkim olan Mümtaz'la Nuran'ın aşklarıdır. İstanbul, bu aşkın yaşandığı çevre olmaktan çıkarak, âdeta bir roman kahramanı gibi ele alınır. Huzur için, belli bir dünya görüşüne, bir hayat nizamına kavuşamamış Cumhuriyet aydınlarının "huzursuzlukları"nı dile getiriyor denebilir.

25 Kasım 2008 Salı

SESSİZ GEMİ

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.

Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.

Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.

YAHYA KEMAL BEYATLI

24 Kasım 2008 Pazartesi

KASIM

İşte çınar yaprakları yerde sonbahar
Hasret yağıyor hasret yağıyor gökten
Onbir yıl oldu ayrıldık Atatürk'ten
Öksüzlükler içinde vatan ağlar
Can'ü yürekten

İşte güz bahçeleri tutuşmuş perişan
Gene yüz sürmeğe geldik mabedine
Az gelir Eyüp sabrı milletine
Yat ışıklar içinde şeref-şan
Layıksın Tanrının rahmetine

İşte çınar yaprakları yerde sonbahar
Öksüzlükler içinde vatan ağlar

HALİM YAĞCIOĞLU

23 Kasım 2008 Pazar

Okçulukta Gazoz Çıkartması


22-23 Kasım 2008 tarihlerinde Isparta' da yapılan Gençler Büyükler Salon Okçuluk Türkiye Şampiyonası' nda İstanbul bölgesi göz doldurdu. Bu yarışmada Metin Gazoz ve öğrencileri toplam yedi (7) Türkiye okçuluk derecesi elde etti.
- Salonun ilk yarışması olmasına rağmen görüldü ki; büyük erkekler recurve yay sporcuları genelde biraz daha güzel puanlar elde ettti. Sermet Gedik genç erkekler recurve yay dalında 573 gibi güzel bir puan attı ama diğer kategoriler de puanlar çok iyi değildi. İnşaallah Salon Okçuluk Dünya Şampiyonası' na kadar sporcularımız hazır olur da güzel başarılar elde ederler.
- Bu yarışma, biz okçuluk antrenörleriyle sürekli diolog halinde olmak isteyen bir teknik direktör gördüm; sayın Kim Jeong-Ho. İnanın Kore' li hoca tüm bilgisini bizlerle paylaşmaya hazır, inşaallah 2009 yılında yapılan programlarla, bu bilgisini tüm bölge antrenörlerine aktarma fırsatını bulur.
- Isparta' daki bu yarışmada organizasyon güzel oldu, uğraşlarından dolayı Isparta Okçuluk İl temsilcimiz ve Okçuluk Antrenörümüz sayın Yalçın Bey ve ekibine çok teşekkür ediyoruz.

- Okçuluk Federasyonu YÖNETİM KURULU İLETİŞİM BİLGİLERİ ... >>> ( Asıl Kaynak : Okçuluk Federasyonu Sitesi) - Federasyonun sitesinde açık olarak yöneticilerin iletişim bilgileri var. İdari ve çözüm mercileri de onlar, ilgilenen arkadaşların bilgisine.
- Devam Edecek ...

** - Büyük- Genç Salon Okçuluk Türkiye Şampiyonası 22 - 23 Kasım 2008 tarihlerinde Isparta’da yapıldı, yarışmanın tüm sonuçlaerı aşağıdadır :
- Katılan Bölgeler ve Sporcu Sayıları ... >>>
- Hedef Numaralarınızı Öğrenin ... >>>
- Yarışmanın Bireysel Sıralama Sonuçları ... >>>
- Yarışmanın Bireysel Madalya Listesi ... >>>
- Yarışmanın Takım Sıralama Sonuçları ...>>>
- Yarışmanın Takım Madalya Listesi ... >>>

- 04-08 Mart 2009 tarihinde Rzeszow (POL)' da yapılacak olan Salon Dünya Okçuluk Şampiyonası Hazırlık Kampı 13-24 Aralık 2008 tarihleri arasında Kayseri' de yapılacaktır.
- Eski Kamp Listesi ... >>> Kaynak: Okç. Fedrs.Sit-(25.11.2008)
- Yeni Kamp Listesi ... >>> (Kaynak : Okç. Fedrs. Sit.-28.11.2008)
- Yeni Milli Takım Antrenörleri ... >>> ( Kaynak : Okç.Fedr. Sit.- 04.12.2008)



Yorumlarınız:
Adsız dedi ki...
Çok vasat geçen bir yarışma sezonun ilk salon müsabakası olması bir tarafa hiç bir bölgenin doğru dürüst hazırlanmadan geldiği belli oldu bu koşullarda Dünya Şampiyonasındanda derece çıkacağını hiç sanmıyorum geçen sezon 3 müsabaka düzenlenmişti ama bu sezon nedense 2 müsabaka yapılıp bunun sonucuna göre takım oluşturulacağı söyleniyor sormak lazım, niye bu sezonda 3 müsabaka yapmıyorsunuz?
25 Kasım, 2008

Adsız dedi ki...
Ya bu kadar rezil bir müsabaka görmedim ne o puanlar öle siz bu puanlarlamı Polonya'da yarışcanız.Deee get işine.......
25 Kasım, 2008

Adsız dedi ki...
Yalçın Bey'i tebrik ediyoruz güzel organizasyon olmuş arkadaşlar takdir ettiler diğer bölgelerdende aynı ilgi ve başarılı organizasyonları bekliyoruz.
25 Kasım, 2008

Adsız dedi ki...
Federasyona bir önerimiz olacak sitelerinde müsabaka sonuçlarını yayınlarken özellikle Eleme Turlarında eşleşen sporcuların hangi turda hangi sporcu ile eşleşip aldığı puanıda belirtecek liste halinde Pdf. formatında yayınlasalar daha makul olacak.
25 Kasım, 2008

Adsız dedi ki...
Herzaman diyoruz ki siz bu işi profesyonelliğe taşıyamadığınız sürece bir yere gelemezsiniz diye ama dinleyen kim? uluslararası müsabakalarda yarışacak sporcuların okul ve iş probleminin daha doğrusu gelecek kaygısının olmaması lazım bunu sağlayamadığınız sürece Türkiye'de Okçuluk'tan başarı beklemeyin alacağınız dereceler tamamen tesadüflere kalacaktır.
25 Kasım, 2008

Adsız dedi ki...
Gazoz şişeden kaçmış tebrik etmek lazım arkadaş hem Öğretmenlik yapıyor sporcu yetiştiriyor hemde sporcu olarak vakit bulup yarışıyor ısparta ona uğurlu geldi anlaşılan. Bakalım Milli Takıma davet edeceklermi?
25 Kasım, 2008

Adsız dedi ki...
Şu sonuçlardan sonra Sayın federasyon yetkilileri acaba nasıl bir önlem almayı düşünüyorlar cidden merak ediyoruz herhalde şu durumla Dünya Şampiyonasında iddalı olduklarını söylemiyeceklerdir herhalde.
28 Kasım, 2008

Adsız dedi ki...
Benim izlenimim bu müsabakanın Dünya Şampiyonasına takım oluşturmak için kriter alınamayacağı çünkü genel olarak tüm kategorilerde ciddi bir performans düşüklüğü yaşanıyor. Genç ve Büyükler Kategorilerindeki sporcuların puan ortalamaları Dünya Şampiyonaları ortalamasının çok altında eğer Federasyon bu hususta ciddi bir önlem alamayacaksa hiç Dünya Şampiyonasına katılıpta boşa masraf etmesin
28 Kasım, 2008

Adsız dedi ki...
Kanaatimce ülkemizde okçuluğun ilerlemeyip sürekli olduğu yerde sayması ciddi ve sorumlu bir yönetim anlayışının idareciler nezdinde bulunmayışındandır.
28 Kasım, 2008
Adsız dedi ki...
Haklısın, yıllardır gördüğüm kadarıyla; okçuluk federasyonu idari kadrosunu idare edenler Türkiye' de okçuluğun gelişmesini istemiyorlar gibi geliyor bana.Ama sebebinide anlamış değilim.
28 Kasım, 2008
Adsız dedi ki...
Kimin umurunda yapmayın arkadaşlar hepsi kendi menfaatinin peşinde siz ne söylerseniz söyleyin boş
28 Kasım, 2008

Adsız dedi ki...
Federasyonun editörünü uyarmak lazım Aralık ayında yapacakları hazırlık kampı Avrupa Şampiyonası değil - Dünya Salon Şampiyonası- biraz ciddiyet lütfen!
28 Kasım, 2008
Adsız dedi ki...
Arkadaşlar Federasyonun açıkladığı kamp listesinden birşey anlayan varmı? tombala çekerekmi liste hazırlanıyo bu kaçıncı liste böyle hayretki hayret!!!!
Adsız dedi ki...
Sn. Federasyon yetkilileri bu dünya şampiyonası kamp listesi kim veya kimler tarafından yapıldı bilemiyoruz ama bu listelerde fazlası ile dikkat çeken tutarsızlıklar mevcut Isparta'da yapılan müsabakaba sonuçları ile bu kamp listesini inceleyen herkes bu tutarsızlığı çok bariz görür benim burada tek tek isim isim belirtmeme gerek olduğunu zannetmiyorum bakın inceleyin sizde görürsünüz ortada şaibeli bir durum var düzeltin bunu yoksa zan altında kalacaksınız.
02 Aralık, 2008

Adsız dedi ki...
Kamp listesini yeni inceledim ve gördüklerime inanamadım sıralamada ilk 8'e kalamamış sporcular dahi kampa çağrılmış bazı branşlarda sıralamada ilk 10'a dahi girmemiş sporcular kendilerinden daha ön sırada bulunan sporcuların önüne geçmişler ve kampa çağrılıyorlar bu nasıl seçme nasıl kamp anlayan varsa çıksın anlatsın.
02 Aralık, 2008

Adsız dedi ki...
gene birileri kendi istekleri doğrultusunda kamp listesi hazırlamış bu listenin bir tek tutarlı tarafı varsa delikanlı gibi çıkıp açıklasınlar biz şu nedenlerle bu şekil bir liste hazırladık diye aklı başında şu listeyi inceleyen herkes ortadaki garipliği fark eder.
02 Aralık, 2008

Adsız dedi ki...
arkadaşlar bu iş normal değil bu kamp listesinde acayip şaibeli bir durum var yetkilileri göreve çağırıyoruz.
02 Aralık, 2008
Adsız dedi ki...
Kimi kime şikayet ediyorsunuz. Bozacının şahidi şıracı ne bekliyordunuzki?
03 Aralık, 2008
Adsız dedi ki...
Milli Takım Antrenörülüğüne getirilme kriterlerinin ne olduğunu bilen varmı bende aday olacağımda
07 Aralık, 2008

Adsız dedi ki...
Milli Takım Antrenör listesi nedensiz şekilde değişivermiş çaktırmadan iyide kalanlar niye kaldı? gidenler niye gitti? madem değişim yapacaktınız eskileri tümden listeden çıkartsaydınız eskiler koltuk sevdasından vazgeçmiyor anlaşılan
07 Aralık, 2008

Adsız dedi ki...
Mİlli Takım Antrenörlerini seçerken sporcularında fikirlerini alsalar iyi ederlerdi ama kafa meselesi.
07 Aralık, 2008

Adsız dedi ki...
Sizlere açık olarak şunu söyleyebilirim Kore'li Hoca ülkemiz şartlarında bu idare ve yönetimle başarılı bir sezon geçirmedi ve geçiremiyecekte umarız yanılırız geldiğinden beri ne değişti hiçbirşey kaç sporcuyla birebir diyalog halinde kaç bölgeyi gezdi buralarda ne yapılıyor gözlemledi bilen varmı? bu adamı ne için getirdiniz Sayın Federasyon yetkilisi beyler otursun Mario gibi Antalya'da Tatil yapsın diyemi?
07 Aralık, 2008

Adsız dedi ki...
Antrenör listeside kamp listesi gibi birkaç kere daha değişir herhalde biz kamp listeleri niye ikide bir değişiyor derken arkadan bide Yeni antrenör listesi çıkıverdi hadi hayırlısı bakalım sırada daha ne var.
07 Aralık, 2008

Adsız dedi ki...
Sporcularda karar kılamadıkları gibi şimdide Antrenörlerde karar kılamıyorlar galiba bana kalsa hepsini azlederim bir işe yaradıklarıda yok zaten. Her sporcu kendi çalıştırıcısı ile kampa müsabakaya gelsin daha mantıklı maliyet yüksek diye mazeret belirtmesinler boşuna çok daha gereksiz işlere dünya para harcamasını biliyorlar.
07 Aralık, 2008
Adsız dedi ki...
Milli Takım'da Antrenörlük yapacak adamın hiçbir bölgeyle hissi ve organik bağının olmaması lazım tüm sporculara eşit mesafede durma sorumluluğunun bilincinde bulunması tarafsızlık adına önemli bir husustur
08 Aralık, 2008
Adsız dedi ki...
Federasyon senelerce ne antrenör nede sporcu yetiştirilmesi için doğru bir politika geliştiremedi hep günü kurtarma mantığı ile hareket etti devşirme sporcu ve antrenörlerden medet umdu bu politikanın sonucunu bugün hep beraber görmekteyiz halen dahada yeni bir açılım yapma gibi bir misyonlarıda yok açıkçası böyle gittiği sürecede okçuluktan birşeyler beklemek hayalden öte geçmeyecek.
08 Aralık, 2008

21 Kasım 2008 Cuma

E-Okul Giriş Sayfası

E-okula veli olarak girmek ve çocuklarınızın notlarını öğrenmek için aşağıdaki linke tıklayınız.

E Okul Veli giriş sayfası :

http://e-okul.meb.gov.tr/IlkOgretim/Veli/IOV00001.aspx

E-Okula öğretmen olarak giriş yapmak için aşağıdaki linke tıklayınız.

E-okul Öğretmen giriş sayfası

http://e-okul.meb.gov.tr/logineOkul.aspx

Etiketler: E-okul giriş sayfası, eokul, e-okul giriş, e-okula girmek, e-okul veli girişi, e-okul öğretmen girişi, e-okul lise giriş, e-okul lise

17 Kasım 2008 Pazartesi

TTNet Vitamin Üye İşlemleri

TTNET'in ilköğretim öğrencileri için hazırladığı hizmeti TTNET Vitamin 4,5,6,7,8. sınıfa kadar olan öğrencilere derslerinde yardımcı olmak için kurulmuş web tabanlı online bir hizmettir.

TTNET Vitamin Paketlerini;

-Türk Telekom Bayileri ve Ofislerinden
-PTT Merkezlerinden
-TTNET Çözüm Ortaklarından
-444 0 375 TTNET Müşteri Hizmetleri’nden başvuru yaparak satın alabilirsiniz.

Ayrıca TTNET Vitamine www.ttnet.com.tr adresinden Adsl başvurusu yaparken de başvurabilirsiniz.

TTNET Vitamin Paketleri --- Aylık --- Yıllık
1 kullanıcı 5 Ytl / Ay 36 Ytl / Yıl
2 kullanıcı 9 Ytl / Ay 63 Ytl / Yıl
3 kullanıcı 13 Ytl / Ay 90 Ytl / Yıl

TTNet Vitamin sitesine buradan ulaşabilirsiniz.

MOR

2004 yılında Orhan Kemal Roman ödülüne sahip bir roman; MOR. İnci Aral’ın bu güzel romanını 5 yıl önce yeni asistan olduğum yıllarda okumuştum. Kitabın kapağı çok ilgimi çektiği için satın almıştım. Kitabı okuduktan sonra iyi bir seçim olduğuna karar verdim. Mor, 24 saat içinde gelişen olayları anlatıyor. Ancak kişilerin geçmişlerine yolculuk ve gelecekleri üzerinde durması zaman dilimini uzatıyor. Evliliği, kadın-erkek ilişkilerini çok güzel bir anlatımla okuyucuya sunmuş. Yeni Yalan Zamanlar serisinin ikinci kitabı. Kitabın konusu, evli olan İlhan kendinden 30 yaş küçük Renginur’a aşık olur ve bir çocukları olur. Bu durum karşısında baldızından çok tepki alır. Ve olaylar böyle akıp devam eder. İnci Aral’ın muhteşem Türkçesiyle akıcı bir roman çıkmış ortaya, cinselliği ön plana almasına rağmen. 2004 yılında Orhan Kemal Roman ödülüne de layık görülmesinin sebebi, zaman kavramını çok iyi değerlendirip 24 saati bir roman şeklinde sunmasıdır. Psikolojik tahlilleriyle, roman kahramanlarının geçmişe ayna tutuşları ve bugünkü muhasebeleri ve bize aktarması çok başarılı bence. Roman dili ve tekniği yönünden herkese kesinlikle tavsiye diyorum.

Kitabın Arkasındaki Not:

Bir bahçıvanın oğlu, eski solcu, yeni işadamı İlhan, gençlik yıllarında sıradan bir evlilik yapmış, ancak ellisini geçtikten sonra kendinden otuz yaş genç bir kapıcı kızına tutularak ondan bir de çocuk sahibi olmuştur. Hayatında yeni bir sayfa açma isteğiyle eşinden boşanma çabası içindedir. O gece sahip olduğu turistik otelde sevgilisi ve akrabalarıyla birlikte oğlunun birinci yaşını kutlayacaklardır. Konuklar arasında İlhan'ın mutsuz kız kardeşi ve profesör erkek kardeşiyle onun karısı da vardır. İlhan'ın birlikte yaşadığı genç kadının, bir odada ölümü bekleyen babası ve birkaç yakını da oteldedirler. Öte yandan İstanbul'daki eş ve yazlıktaki baldız da sahnenin dışında, ama olayın içinde yer alırlar. Mor, İlhan'ın gördüğü tekinsiz bir rüyayla başlar ve yirmi dört saatlik bir sürede geçer; ancak kişilerin geçmişlerine ve geleceğe yönelik düşüncelerine doğru genişleyip yayılarak uzun bir zamanı kapsar. İnci Aral, derin gözlenmiş roman kişileri yoluyla, bireylerin bir noktada kesişen, iç içe geçen hayatlarını ve savrulma süreçlerini; ülkedeki insan, ilişki ve değerlerin çözülme koşulları içerisinde, herkesin kendindin çok şey bulacağı bir biçimde anlatıyor. Mor'un odak noktasında ise erkekler var. İnci Aral, gerilim dolu, gizemli, sürükleyici bir roman atmosferi kuruyor ve erkek dünyasının karmaşık labirentlerinde dolaşarak, onları yan tutmadan, şefkat ve incelikle anlamaya çalışıyor. Sevgiyle nefret; alışkanlıkla yenilik arzusu; değişme isteği ile korkular; içtenlik ve gizlenme gibi karşıtlıklar arasında bocalayan erkeklere yakından bakarken, edilgenlik ve var olma çabası; boşlukla gerçeklik; yaşamakla ölmek uçları arasında gidip gelen kadınları da erkeklerin dünyasındaki yerlerine oturtuyor. İnci Aral okurlarınca iyi bilinen kurgu, yazın ve dil ustalığı ile elbette.

15 Kasım 2008 Cumartesi

Sezonun İlk Salon Okçuluk Yarışması


22-23 Kasım 2007 tarihlerinde Isparta' da yapılacak Türkiye salon okçuluk yarışması bazı sporcularımız açısısından önemli. Kim bu sporcularımız ? Başta Esra Sülün; Esra açık hava Dünya şampiyonasında makaralı yay kategorisinde 1366 gibi çok güzel bir puan attı ve attığı bu puanla ilerisi için ümit verdi. Salon yarışmalarınd da güzel puanlar atacak ama biz bu kızımızı açık hava yarışmaları için hazırlarsak hem gençlerde hem büyüklerde Dünya çapında başarılar elde edebiliriz. Hatta meşhur Dünya Kupası Finalinde bile Esrayı görmek mümkün olabilir. Arkasından Demir Elmaağaçlı, yine makaralı yay kategorisindeki sporcumuz, Dünya gençler ikincisi oldu ama toplam puanda çok verimli olamadı. Ancak Demir eleme turlarında gerçekten demir gibi sinirleriyle tüm rakiplerini eritiyor.Bu sporcumuzu da iyi çalıştırabilirsek, ilerisi için çok önemli kazancımız olacak. Malesef isim olarak başka direk belirtebileceğim çok başarılı sporcumuz yok ama genç arkadaşlarımın çoğunda olan başarı potansiyelini düzenli bir çalışmayla ortaya çıkartmak hiç de zor değil. Çocuklarımızdaki başarıyı somut hale getirmek için inandığımızı onlara göstermek kafi zannedersem.

- Bu yarışmada atılan puanlar tam bir kriter olarak alınmasada yinede bir belirleyici faktör olacaktır kanaatindeyim. İkinci ve üçüncü salon yarışmalarında atılan puanlar daha yüksek olabilir. Bu arada, yapılan kamplarda malzeme ve moral takviyesi olursa umuyorum ki mart ayında Polonya'da yapılacak olan Salon Dünya Şampiyonası' nda daha başarılı bir Türk okçuluğu görebiliriz.

- Ayrıca; '' Youth World Championships Ogden (USA) - 11-19 July 2009 '' yarışması var. Eğer bu yarışmaya katılacaksak planımızı yapıp ona göre hareket etmeliyiz.



- Isparta Yarışmasına Katılan Bölgeler ve Sporcu Sayıları ... >>>
Kaynak : Okçuluk fedrs.

13 Kasım 2008 Perşembe

YAŞAMAK, SEVMEK VE ÖĞRENMEK

Her gün, kendi kendime, tüm yaşam sorunlarımı aynı anda çözmeye çalışmayacağıma ve sizden de bunu yapmanızı beklemeyeceğime söz vereceğim.

Her güne, kendim, siz ve içinde yaşadığım dünyaya ilişkin yeni şeyler öğrenmeye çalışarak başlayacağım. Böylece herşeyi yenidoğmuş gibi duyumsayacağım.

Her güne, birbirimizi daha iyi tanıyabilmemiz için, size üzüntümün yanısıra sevincimi de iletmeyi düşünerek başlayacağım.

Her güne, her ikimizin de yüzlerce farklı biçimde gelişip değiştiğimizi anımsayarak, sizi can kulağıyla dinleyip görüş açınızı öğrenmeye çalışmayı ve kendi görüş açımı sizi en az korkutacak biçimde aktarma yolunu bulmayı kendime anımsatarak başlayacağım.

Her güne, bir insan olduğumu ve ben kusursuz oluncaya deksizin kusursuz olmanızı istemeyeceğimi kendime anımsatarak başlayacağım.

Her güne, dünyamızdaki güzellikleri daha çok fark etmeye çalışarak başlayacağım.

Her güne, ellerimi uzatıp sevecenlikle size dokunmayı kendime anımsatarak başlayacağım. Çünkü sizi duyumsamaktan yoksun kalmak istemiyorum.

Her güne, yeniden seven insan olma sürecine giderek başlayacağım ve sonra neler olacağını izleyeceğim.

LEO BUSCAGLİA

11 Kasım 2008 Salı

KÜÇÜK PRENS

Dünya Çocuk Klasikleri Dizisinden bir roman. Aslında bir çocuk kitabı ama kesinlikle yetişkinlerinde okuması gereken bir roman “Küçük Prens”. Bir çocuğun gözünden büyüklerin dünyasını anlatmaktadır. Hayatınız etkileyecek, değişik bir anlatımı olan güzel bir kitap. Bana tavsiye eden arkadaşım tam 15 kez okumuş bu kitabı. Kendisi zaten Türkçe öğretmenidir. Bence de bu kitabı bir kez okumak kesinlikle yeterli olmaz. Kitapta, Sahra Çölüne düşen bir pilotun Küçük Prens ile karşılaşması ile başlayan diyaloglar yer almaktadır. Bu diyaloglar arasında ise, büyüklerin yanlışları, hataları ile zaman zaman alaya almaktadır. Atatürk’ü bir diktatör olarak tanıtan satırlar yüzünden sansüre uğradı ve Türk okuyucular bu kitabı sansürlü okudu. 2005 yılında ilköğretim öğrencilerine önerilmek üzere hazırlanmış olan 100 Temel Eser arasından çıkarıldı. Çok sevilen ve okunan bu kitabın yazarı, bu kitabı yazdıktan 6 yıl sonra (yani 1949 yılında) “Küçük Prens” isimli uçağıyla kaybolur ve kendisinden bir daha haber alınamamıştır. Sevgi, arkadaşlık, dostluk üzerine çok anlamlı ve büyük mesajlar veren bu kitabı kesinlikle herkese tavsiye ediyorum.

Kitabın Arkasındaki Not:
Dünya edebiyatında, çocuklarla büyüklerin aynı oranda sevdikleri bir avuç kitaptan biri belki de birincisidir Küçük Prens; okuyanın dünyasını şu ya da bu derecede ama kesinlikle değiştiren nadir öykülerden biridir. Yazar, bir gün Büyük Sahra üzerinde uçağı arızalanınca çöle zorunlu iniş yapışını ve burada başka bir gezegenden gelen Küçük Prens'le tanışmasını anlatır. Yazarla küçük uzaylının arasında filizlenen dostluk ikisine de yaşamın önemli gerçekleri konusunda unutulmaz dersler verecektir. Küçük Prens hem bilim kurgu hem masal ama her şeyden önce insan ruhunun doğrularını tatlı bir biçimle okurun belleğine kazıyan benzersiz bir öyküdür.

9 Kasım 2008 Pazar

10 KASIM

"Benim nacizane vücudum, elbet bir gün toprakolacaktır. Ama Türkiye Cumhuriyet'i ilelebet payidar kalacaktır."


MUSTAFA KEMAL ATATÜRK


8 Kasım 2008 Cumartesi

Liseler İçin e okul

İlköğretim öğrencilerinin karne notlarını öğrenebilmeleri amacı ile kurulan e okul sisteminden artık lise öğrencileride faydalanabilecekler. Yeni yayınlanan genelge ile “e-Okul sisteminin ortaöğretim okullarında da uygulanması” hayata geçirildi. İlköğretim ve ortaöğretim öğrencilerinin velileri artık çocuklarının karne notlarını, devamsızlıklarını, dersprogramlarını takip etme imkanı bulacaklar. Kısacası e okul velilerin hayatını kolaylaştır.

Lise öğrencileri e okul karne notlarını öğrenebilmek için Buraya tıklayınız.

İnternetten Karne Notu Öğrenme

2007-2008 eğitim-öğretim yılının ilk yarısı 25.Ocak.2008/Cuma günü sona eriyor. Karne alma zamanı geliyor.. Önceleri karneler öğretmenler tarafından kalem ile doldurulurdu. Daha sonra bilgisayarlar çıktı ve karneler yazıcıda basılmaya başlandı. Şimdi teknoloji ile internet zamanı ve veliler MEB‘in başlattığı e okul Yönetim Bilgi Sistemi ile çocuklarınızın karnesini internetten görebilme imkanına sahip oluyorsunuz.

Elbette bazı öğrencilerin hoşuna gitmeyecek olan bir uygulama çünkü artık karne üzerinde ufak değişiklikler yapma imkansız oldu veliler artık istedikleri yerden çocuklarının notlarını kontrol etme imkanı buldu :D

5 Kasım 2008 Çarşamba

Osmanlı' da Okçuluk Antrenmanları Nasıl Yapılırdı



Resimlerin Kaynağı : Türk Menzil Okçuluğu, Yay ve Okları (Atilla Bir, Mustafa Kaçar, Şinasi Acar)
- YAKINDA ...

4 Kasım 2008 Salı

e okul Birinci dönem karne notları

Okullar yakında yarı yıl tatiline girecek ve birçok öğrenci karne alacak. Eğitim-öğretim yılının 1. dönemi 23 Ocak 2009 Cuma günü sona erecek ve öğrenciler 26 Ocak-6 Şubat 2009 tarihleri arasında tatil yapacak. İkinci yarıyıl 9 Şubatta başlayacak ve 12 Haziranda sona erecek. Karne notlarını merak eden öğrenciler için açılan 2 sistem bulunmakta. Bunlardan birincisi ilköğretim öğrencileri için açılan e okul sistemi, ikincisi ise lise öğrencilerinin notlarını öğrenebilmesi için oluşturulan karnem.net sitesi.

1-) e okul ile karne notunu öğrenmek için Tıklayınız.

2-) karnem.net sitesinden karne notunuzu öğrenmek için Tıklayınız.

2 Kasım 2008 Pazar

YORUMSUZ

- BU TARİHTEN İTİBAREN ÖNÜMÜZDEKİ BİR YIL SÜRE ZARFINDA TÜRKİYE OKÇULUK FEDERASYONU HAKKINDA HİÇ BİR ELEŞTİRİ, ÖNERİ VE YORUMDA BULUNMAYACAĞIM; OKÇULUK HABERLERİNİDE YORUMSUZ OLARAK VERMEYE ÇALIŞACAĞIM.

- DAHA ÖNCE YAZDIĞIM YAZILARIMDA ŞAHISLARA HAKKIM GEÇTİYSE HAKLARINI HELAL ETSİNLER; AMACIM SADECE OKÇULUK SPORUNUN GELİŞMESİ,YAYILMASI VE BAŞARILI OLMASIDIR.

- OKUYUCULARIMI OKÇULUKLA İLGİLİ HER KONUDA BİLGİLENDİRMEYE TABİ Kİ DEVAM EDECEĞİM.

- Önümüzdeki günlerde, Osmanlı Okçuluğundaki En Ünlü Okçuların hayatlarından çok ilginç kesitleri anlatmaya başlayacağız inşaallah. Saygılar.
Not :
- Duyarlı arkadaşların hepsine teşekkür ederim. Allah' ın izniyle kimseden korkumuz yok.
- Tüm tepkileri ve verileri ortaya koyarak bu karara vardım, amacım bu sporun gelişmesine yardımcı olmak, zarar vermek değil.
- En azından belli bir süre yapılan çalışmaları yorumsuz olarak gözlemlemek istedim.
- Okçuluk sporu halkındır ve yakın zamanda da inşaallah, ata sporumuz gerçek sahipleri tarafından benimsenip sahiplenilecektir, bundan kimsenin şüphesi olmasın. İşte o zaman kalıcı ve gerçek başarılar fışkırmaya başlayacaktır. İnşaallah sizlerle birlikte okçuluğu tanıtıp anlatmaya devam edeceğiz, her şartta.
- Arkadaşlar tabi ki yorumlarını yazacak, sizler tabi ki fikirlerinizi anlatacaksınız. Okçuluk sadece federasyon demek değil arkadaşlar, biz ne dersek diyelim bir şey değişmiyor, o halde kendimiz çalışıp, bizim bir şeyler yapmamız lazım. Enerjimizi daha yapıcı konulara ayıralım diye düşünüyorum. Ayrıca federasyon üç kulübün birleşmesiyle oluşur, siz de kurabilirsiniz. Bu konuyu kapatıyorum. Yapıcı çalışmalarda buluşmak üzere.
( İlginiz ve Yorumlarınız İçin Teşekkür Ederim ) :
Adsız dedi ki...
Hayırdır? Rıdvan hocam biyerlerden uyarımı aldınızki gördüğünüz yanlışları eleştirip öneri sunup yorum yapmaktan imtina etme kararı aldınız okçuluğun sorunlarını ve yapılan yanlışları dile getirmekten kaçınacaksanız oldu olacak sitenizide kapatın olsun bitsin, ne siz yorum yapın nede başkaları, bizlerde başka zeminlerde Türk okçuluğu ile ilgili tartışmalarımıza devam edelim artık sitenize yorum yapmama kararı aldığımıda üzülerek belirtmek isterim kusura bakmazsınız sanırım Saygılarımla.
02 Kasım, 2008
Adsız dedi ki...
Kesin malum yerden sıkıştıranlar olmuştur yoksa durduk yere nerden çıksın bu yorum eleştiri yapmama hikayesi hem o 1 senelik süre tahdidi nerden icabetti acaba Sayın Hocam!!!?
03 Kasım, 2008
Adsız dedi ki...
Yuh... artık yani burdanda öneri ve eleştiri yapılması birilerinin zoruna gidiyorsa söyleyecek söz kalmamış demektir.
03 Kasım, 2008
Adsız dedi ki...
Susmayın arkadaşlar sustukça sıra sizede gelecek.
03 Kasım, 2008
Adsız dedi ki...
Sayın Hocamızın kararı kendisini bağlar ama umarım ziyaretçilerede sansür uygulamaz
03 Kasım, 2008
Adsız dedi ki...
Bu işin içinde bir iş var ama yakında kokusu çıkar.
03 Kasım, 2008
Adsız dedi ki...
Bu sayfada Antalya Müsabakası ile ilgili yorumlar vardı hemen nereye kayboldu bunlar sayın editör site sahibi arkadaş bu kadar çabukmu yayından kaldırılıyo bu yazılar ne olup bittiğini açıklasanız bizde anlasak diyoruz.
03 Kasım, 2008
Adsız dedi ki...
Aradığın sayfa yayında birader sen yanlış yere baktın herhalde
03 Kasım, 2008
Adsız dedi ki...
Sayın Hocam bu kararı almanıza ne sebep oldu cidden merak ettik diğer arkadaşların dediklerinde doğruluk payı varmı? yanıtlarsanız memnun oluruz. Kolay gelsin.
Adsız dedi ki...
Sayın Hocam, seni de susturdular ya,demek ki okçuluk buralarda olmazmış,ümidimiz yine başka baharlara kaldı.
08 Kasım, 2008