27 Aralık 2009 Pazar

Adventureland: Yaz tatilimi nasıl geçirdim

Yönetmen: Greg Mottola
Yazar: Greg Mottola
Oyuncular: Jesse Eisenberg, Kristen Stewart, Ryan Reynolds
Tür: Komedi|Dram|Romantik
Yapım yılı: 2009
Süre: 107 dk.
Ülke: ABD
Dil: İngilizce
IMDB Puanı: 7.3/10
Çavlan'ın Puanı: 7/10

1987 yılındayız, James isimli üniversiteden yeni mezun olmuş bakir bir gencimiz var. Jesse Eisenberg'ın canlandırdığı bu taze mezunumuz kendine şık bir Avrupa gezisi planlamış yaz için, anne babası finanse edecek bu geziyi mezuniyet hediyesi olarak. Yaz bitince de, başka bir şehirde, Columbia Üniversitesi'nde gazetecilik yüksek lisansı yapacak. Ailesinden alacağı parayla ev kirası vb. gibi masrafları karşılamayı planlamış olan James, babasının rütbesinin düşürüldüğünü, ailesinin değil onun gelecek seneki masraflarını, önceden söz verdiği mezuniyet hediyesini bile karşılayamayacağını öğrendiğinde elbette yıkılıyor... ve yüksek lisans için para biriktirebilmek için yaz boyunca kıytırık bir işe girmeye karar veriyor. Bu kıytırık iş de filme adını veren Adventureland isimli bir lunaparkta tezgahtarlık (mı denir artık) oluyor. Tabii kahramanımız hayatı boyunca unutamayacağı bir yaz geçireceğinin farkında değildir çünkü orada birbirinden ilginç insanlarla tanışacak, bekaretini kaybedecek, kalbini kırdıracak, arkadaşlığın, şunun ve de bunun değerini öğrenecektir.

Bu filmle ilgili karışık hisler içindeyim. Hoşuma gitti, ama gıcık da etti. O yüzden girişi ve gelişmesi olan ağır buğur bir inceleme yazısı yazmak yerine, sevdiklerim ve sevmediklerim diye iki başlık altında madde madde inceleyeyim diyorum Adventureland'in artı ve eksilerini. Yazı tamamlanınca iki başlığın altındakileri en azından uzunluk olarak karşılaştırıp filme hangi notu vereceğime de karar verebilirim belki. Buyur iyi hoş şeylerden başlayalım sevgili sinema sever:



Sevdiklerim
  • Muhteşem soundtrack'i: Lou Reed, The Cure, Velvet Underground, Hüsker Dü ve The Replacements. Bir de bilinçli ve gülünç bir şekilde tekrar tekrar kullanılan "Rock Me Amadeus" var :)
  • Margarita Levieva isimli Rus hatun. Tamam karakteri (Lisa P.) gereği makyajı, kıyafetleri, bakışları falan biraz iticiydi ama en azından böyle bir güzelliğin farkına varmamızı sağladı Adventureland.
  • Bakirlik meselesinin diğer geek komedilerinde olduğu gibi abartılmamış olması.
  • 80'lerin sonunda geçmesine rağmen alıştığımız dönem filmlerinden farklı olarak o döneme ait ironik göndermelerde bulunmaması (araya serpiştirilen son teknolojiyle ilgili diyaloglar gibi).
  • James'in anne babasını oynayan Wendie Malick ve Jack Gilpin. Zaten şahane karakter oyuncularıdır bu ikisi, burada da harikalar.
  • Kabullenmek biraz zor geliyor ama, Kristin Stewart'ın oyunculuğu. Bu hatunu bir Panic Room'da, bir de Speak diye bir filmde izlemiştim. İlki yıllar önceydi, nitekim Stewart o zamanlar çocuktu. İkinci filmde de fena değildi diye anımsıyorum ama o da yıllar önceydi, belki 14 yaşındaydı Speak'te oynarken. Bunların dışında sadece Twilight'taki Bella Swan rolünde gördüm Stewart'ı ve bu blogdaki yazılardan birinde de kendime hakim olamayıp uzun uzun anlattığım gibi, nefret ettim. Bir salise dahi yerlerinde durmayan kaşları, hiç kapanmayan ağzı, sürekli kırpıştırdığı kirpikleri, her sahnede somurtması, garip sesler çıkartarak kekelemesi ve bunu büyük ihtimal o an çok "büyük, etkileyici" bir oyunculuk sergilediğine inanarak yapması inanılmaz rahatsız etmişti bendenizi. Bu nedenle bu filmdeki oyunculuğunun hiç mi hiç fena olmaması beni çok şaşırttı. Üstelik hali vakti, giydikleri, saçı başı, bakışları, davranışları -kısaca canlandırdığı karakter diyelim- çok sevimliydi —hatta seksiydi. Gerçi sonlara doğru James'e yakalandığı sahnede, Twilight'taki korkunç hastane sahnesindekine benzeyen bir kekelemeler, kırpıştırmalar falan gözümden kaçmadı, ama birkaç saniye sürdü, görmezden geliyorum :) Kristin Stewart filmin başrolünü Eisenberg'den çalıyor ve Adventureland'i sevilir kılıyor.
  • James (Jesse Eisenberg) ve Em'in (Kristin Stewart) ilişkisinde cinsiyete dayalı rollerin ters-yüz edilmiş olması: Em üniversiteden ne istediğini bilmeyen, üvey annesine (ve genel olarak hayata) olan kızgınlığını yakışıklı -ama zavallı- evli bir adamla yatarak çıkaran, kendisine gerçek anlamda değer veren, iyi kalpli biriyle tanıştığı zaman korkup panik olan taraf. James ise bekaretini kaybetmenin derdine düşmeyen -çünkü asıl derdin sevdiği kişiyle birlikte olmak olduğuna inanan-, utangaç, tatlı, güvenilir taraf.


Sevmediklerim
  • Pembe dizilere yakışır bir aşk üçgeniyle filmin asıl potansiyelinin ziyan edilmiş olduğu gerçeği. Em/James/Mike arasındaki ilişkiye daha az, Joel gibi (pipo içen, Rus Edebiyatı okumuş gözlüklü yahudi!) karakterlere daha çok yer verilse hiç fena olmazdı.
  • Karakterlerin çoğunun -ne kadar eğlenceli de olsalar- klişe olmaları.
  • Söze dökemediğim bir eksiğinin olması. Herhangi bir amacı olan bir sahne yok gibi görünüyor mesela Adventureland'de, tek bir sahne bile. Mottola başından sonuna dek inanılmaz bir kayıtsızlıkla çekmiş filmi sanki.
  • Başroldeki Eisenberg'in o hıpızlı ağızda yuvarlanan konuşmaların ona (ya da oyunculuğuna) karakter kattığına inanması. Yine de Michael Cera taklidi (o kadar ki filmin başlarında Cera zannettim) başarılı.


Hmm, sevdiklerimin sevmediklerimden hem nicelik hem de niteliksel olarak fazla olduğunu görüyor ve Adventureland'e 10 üzerinden şık bir 7 veriyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder