27 Nisan 2009 Pazartesi

Türk Kemankeşlerinin Kuvvet ve Çevikliklerine Dair

1937 YILINDA BAŞLATILAN TÜRK OKÇULUĞUNU TEKRAR CANLANDIRMA PROJESİ MALESEF YETMİŞ KÜSÜR YILDIR BAŞARISIZLIKLA SONUÇLANMIŞTIR. ÖZÜNDEN YOKSUN GÜNÜMÜZ OKÇULUĞUDA İSTENİLEN BAŞARIYI SERGİLEYEMEMİŞTİR. FERDİ ÇABA VE KABİLİYETLERİYLE BAŞARILI OLAN SPORCULARIMIZDA DESTEKLENMEYİP, SAHİP ÇIKILMAMIŞTIR. AMA BU GÜN BİRİNCİSİ YAPILAN TÜRK OKÇULUK ÇALIŞTAYIYLA BU CANLANMA NEZİH BİR GURUP' LA TEKRAR BAŞLAMIŞTIR. BEN DE BU GÜNÜN ANISINA SÜLEYMAN KANİ İRTEM' İN 1939 YILINDA KALEME ALDIĞI TÜRK KEMANKEŞLERİ KİTABINDAN KÜÇÜK BİR ALINTIYI SİZE SUNMAK İSTEDİM.
-

- Ok, yay ve kılıç üniversiteye girdi
-

Makbul İbrahim Paşa Atmeydanındaki sarayını ikmal edince Kanuni Sultan Süleymanı davetle bir ziyafet vermişti.
Tozkoparan İskender bu ziyafet eğlenceleri arasında beş demir kalkanı birbiri içine yerleştirdi, at üstünde havale ettiği bir gönder ile hepsini deldi.
Bu kalkanlar 1000 (1579) tarihlerine kadar Yeniçeri talimhanesinde asılmış dururdu; görenler Tozkoparana hayır dualar ederlerdi.
Tozkoparan yayı iki ayağına bırakıp asla kımıldamayarak sol eli ile kabzayı yapışır, sağ eliyle tuncunu sıyırır, öyle kurardı.
Kalkan oyununu görerek memnun kalmış olan Kanuni pehlivanı huzuruna celbetti; böyle yay kuruşunu da seyrettikten sonra
- Bir sığır denlu kuvvetin var!
Diye takdirde bulunarak 30 akçalık ulufesini eliyle çıkardı.

Kemankeşlerin muvaffakiyet için idmanı hiç bırakmamaları kat’iyyen lazım olduğunu ispat edecek hal ve misaller çoktur.
Tozkoparan gibi en namdar bir atıcının Şücağ ile müsabakasında muvaffak olmak için yıllarca uğraştığını itiraf etmesi bu noktanın ehemmiyetini büsbütün tebarüz ettirir.
Böyle iken Tozkoparan lodos menzilinde Şücuağı geçememiştir.O tecrübesinde muvaffakiyetsizliğe uğradıkça:
- Ah ! Bu Bursalı Şücuağın lodos menzili ! Ben de bunu bir tabilsem !
- Diye göz yaşı dökerdi ! Tozkoparan bu tahassür ile dünyadan gitmiş,Şücağın lodos menzili Kanuni zamanında Miralem Boşnak Ahmed ağanın zuhuruna kadar atılmamıştır.
Ahmed ağa Kanuninin daha şehzadeliğinde has kulları arasında fevkalade kuvvetiyle şöhret bulmuştu. Odun yükiyle bir eşeği elma gibi taşırdı; yüklü bir devenin altına girer, hayvanın ayaklarını yeren keserdi; Rodos fethinde Sultan Süleymanla Anadoluya giden orduda iken bir kantar çeker demir top yuvarlağını dirseğini bir yere dayamadan avucunun ortasında kaldırmıştı;Rodos muhasarasında kaleden atılan birer kantarlık taşları böyle kaldırırdı.Bir defa padişahın huzurunda iki koyunu iki elinin birer parmağına geçirmiş, bir kasap yüzünceye kadar ikisini de öyle muallak tutmuştu. N e kadar yüksek at olsa ayağını üzengiye basmadan binerdi. Görenler takdirden kendilerini alamazlardı. Sultan Süleyman da tahsin ile beraber:
- Nihayet kendini helak edeceksin !
Diyerek ata böyle binmekten men etmişti.
( Sayfa ; 66-67) DEVAM EDECEK …

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder