17 Ağustos 2009 Pazartesi

Kafa Dengi















Biraz aceleye mi geldi yoksa programın ismi. Ben pek beğenmedim.
Sırrı Süreyya Önder, kapanın elinde kalmış anlaşılan. Hemen oturup pervasız kapitalizm hızıyla kotarılmış birşeyler.
Öyle ya bu yeni nesil islamcı cenah biraz derinlik görünce ne edeceğini şaşırdı. Belli ki farklı yöntemler arıyorlar, yaşadıkları bu değişimin acısını hafifletebilmek için. Kısacası derinlik arıyorlar yaşama dair. Buldular mı? Umarım buldular.
Hala isimdeyim. Çokta sindiremedim bunu. Her iki kafa arkadaşımızda bu halden oldukça uzak.
Bunu her iki anlamda da düşünebiliriz.
Birincisi Selahattin Yusuf'un ( bir soyadı var mı acaba nedense eksik kalıyor) Agresif duruşu.
Çok analize gerek yok. Böyle bir adamın bulunduğu ortamda uzun süre hoş bir sohbetin yapılamayacağı kesin.
Kavga çıkarmaya hazır bir duruş onunkisi.
Hani şu bizim çocukların bazılarında gördüğüm, arkasında birinin belli olduğu bir duruş.
Öyle bir duruş ki kısa süre sonra futursuz bir söyleme dönüşüyor. Sözünü sakınmaması kararlılığından değil iyi biliyorum. Keşke tahmin ediyorum diyebilseydim.

Gelelim ikincisine. Sırrı Süreyya Önder de sanıldığı gibi kafa dengi değildir.
Bizim buralarda şöyle bir söz vardır. "Hele o bir de benim eşek yüzümü görsün".
Şimdiler de herşey hoş sohbet. Eğer uzun ömürlü olursa program ne denli haklı çıkacağım anlaşılacak.
Kahin miyim değilim elbet. Devrimci duruşundan mütevellit söyleyebiliyorum bunu.

Seveceğimiz adamı önce bir güzel döveriz gibi oldu bu yazı. Biraz kızgınlığım var elbet bu manzaraya. Çok öfkeleyim ama inanın onlara (Kafa denkleri) değil.
Birden bire Orhan Alkaya'nın şu dizeleri geliyor aklıma.
"Gene yenildik muhip onlar kazandı
başarı tanrısı beton akıllara hükmünü bildirdi"
veya
" muhip onların elinde"

Anlaşılacağı üzere bir Muhip'i daha onların eline vermek üzereyiz. Verdik mi yoksa.
Bu işin miladı Meksika Sınırı adlı programdır. Kendi mecrasında mütevazı bir yapımken bir anda Sırrı Süreyya Önder'in konuk olarak katılımıyla mecrasından biraz taşmışıtı. Bu taşkınlık sözümona yeni burjuvazini iştahasını kabartmış olacak. Şimdilerde bu frekansdayız.

Olsun. Yine de tanıdık bir yüzle karşılaşmış olmak ekranlarda, bu bunaltıcı yaz sıcaklarında -hep öyle derler ya- herşeye değer.
Olsun diyorum, eğer bu parlak yüzlü, yeni yetme, aydınımsı çocuğa biraz katlanacak olursanız, sözümü esirgemiyorum bilge bir adamla keyifli bir kaç saat geçireceksiniz.

Perşembe akşamları yayında program. Durun saatini de vereyim 21:15. Kanal 24'te.
Siz bakmayın bana mutlaka izleyin.

Son programlarında konuk olarak Leman ve Şevval Sam vardı.
Şevval Sam, Sırrı Süreyya'nın bir sırrına vakıf olmuş olsa gerek türkü söylerken, sürekli işmar edip durdu. Uzaklardaki bir hatuna dair. Gönül adamıdır bu, çok fazla üstüne varmaya gelinmez. Zaten bir ızdarap haliyle sunuyor programı, mahçup etmeselerdi bari.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder