16 Şubat 2009 Pazartesi

SON ADA

Livaneli’nin okuduğum en kötü kitabı bence. Bir yazıya sığdırmam gereken cümleyi tek ve ilk cümlede belirttim ama gerçekten benim için öyle. “Mutluluk” ve “Leyla’nın Evi”nden sonra “Son Ada” hiç yakışmadı, sanatına ve müziğine hayran olduğum yazara. Hayalimde daha güzel, daha etkileyici, daha yaratıcı bir şeyler vardı. Sanırım fazla beklenti içine girmişim. Bence zorla yazılmış, yazılmış olmak için yazılmış bir kitaptı. Sembolik isimlerle anlatılmış, Livaneli’ye yakışmayacak bir kurgu, çok basit bir dil ve neredeyse hiç betimlemeye yer verilmemiş masal gibi bir şey. Emekli bir bürokratın dinlenmek için bir adaya yerleşmesini, adanın ve ada halkının nasıl dengelerini altüst ettiğini konu olan bir kitap. Beni fazlasıyla hayal kırıklığına uğratan bu kitabı zamanı ve parası bol olanlara tavsiye ederim sadece.

Kitabın Arkasındaki Not:

Livaneli’den alegorik ve sarsıcı bir roman…Darbeci bir başkan, emeklilik yıllarını geçirmek üzere, herkesin her şeyiyle hoşnut olduğu cennet bir adaya yerleşir. Başkan, ruhuna dek işlemiş olan yıkıcılık potansiyelini, geçmiş politik gücünden de yararlanarak kullanmaya kararlıdır. Bu doğrultuda tüm adayı etkileyecek müdahalelere girişir. Önceleri sıradan görünen bu müdahaleler, sonunda düşmanı düşmana kırdırmaya dek varacaktır. Başta martılar olmak üzere, ada halkı dahil tüm canlılar Başkan’ın acımasızlığından payını alacaktır. Bu arada durdurulamaz görünen bu gidişe direnen bazı sesler de vardır…Livaneli Son Ada’da, düşsel bir ülkede yaşanan aslında hepimizin aşina olduğu olayları alegorik bir anlatımla verirken, politik ve kişisel ihtiraslarla topluma ve doğaya müdahalelerin sonuçlarını da gözler önüne seriyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder