10 Ağustos 2006 Perşembe

Training Day

“Evet, herkes okuldan korkar...” diye başlıyor Catherina Baker o çokça bilinen “Zorunlu Eğitime Hayır” adlı kitabında ve şöyle de sürdürüyor. “Ordudan, hastaneden, mahkemeden de... Çünkü bu kurumlar felaketlerin ve acıların habercisidir. Elbette bu tür olaylar karşısında her insan aynı yürekliliği gösteremez, bütün insanlar aynı ölçüde tehdit altında değildir zaten.”

Okulların açılmasına kısa bir süre kala bakanlık, bu ilk gün sendromunu yenmek için harekete geçmiş. Daha haberi alır almaz, garip, abuk sabuk bir şeylerin yapılmış olabileceği konusunda kuşku bile duymadım. Bir kere daha başlangıçta bu soruna eğilmesi gereken anne babalar değil bakanlıktı. Öğretmenlerden de gelmiyordu bu talep, sivil toplum örgütlerinden de. Aslında bu üzerine vazifelik durumu bakanlık yetkilileri için bir avantajmış gibi görünüyor şu halde. Görünsün bakalım.

Sözüm ona okulların açılamasına bir hafta kalası, yeni kayıt minikleri toplayıp, öğretmenleriyle kaynaştırıp benim naçizane tabirimle tarining day yaptıracaklarmış. Ne güzel ya. Miniklerimizde pek haz alırlar bu işten. Bu uygulamadaki maksat çocukların ilk gün korkularını yenmekmiş. Yensinler bizde bir şey demiyoruz da. Ya bu sefer bu olağanüstü durumdan büsbütün korkarlarsa. Çocuk deyip geçmeyiniz ağalar. Cin gibidir bu veletler. Hemen anlarlar işin içyüzünü. Siz o zaman göreceksiniz yaygarayı. Ayak diremeleri, yerlerde sürünerek ağlamaları. Bilecektirler, sizin 7 yaşında diyip küçümsediğiniz yavrular, bu işte bir çoban aldatan olduğunu. Keşke siz bıraksaydınız da her zaman olduğu gibi. O ilk gün geldiğinde anneleriyle babalarıyla yaşasaydılar bu korkuyu. Zaten yaşayacaklar.

Gelelim şu korku meselesine...
Sahi neden korkar bu çocuklar. Biraz buna eğilelim. Eğitim ağalarımızın yapmadığını yapalım. Sorunu derinlemesine değerlendirelim.

Aynı kitapta şöyle diyor Baker, “İnsanların çoğu, o ilk gün ölesiye korktuklarını, sonra zamanla okula alıştıklarını unuturlar. Unuturlar ama korku bütün bir yaşam boyu sürer, nedenini de bir türlü çıkaramazlar. O gün duyulan acı, artık karanlıklara gömülmüştür, işin en korkunç yanı da bu.”

Çocuk doğduğu andan itibaren bir özgürlükler bütünü içinde yaşarken. Birden bire kontrolün olduğu, her şeyin disipline edildiği, belirli kurallar dahilinde hareket edildiği bir ortamda bulur kendini. Korkmasında ne yapsın. Öte yandan biyolojik bir bağla yaşadığı ailesi yerine kendine hükmeden yabancı bir kişiyle karşı karşıyadır; öğretmen.

Çocuk hiçte alışkın olmadığı yeni davranışlara sürüklenir daha ilk gün. Sıra edilmiştir, (üni)forma giydirilmiştir. Olağan dışı bir duruma hazırlanmaktadır. Henüz evdeyken başlar korku. Mızmızlanacaktır, kahvaltı bile yapılamayacaktır. Evde giderek bir panik havası oluşacaktır. Gariptir çocuk için, her gün işe giden anne – baba özellikle bugün gitmemiştir. Vardır diye düşünecektir çocuk bunda bir çapanoğlu.

Okulun önüne varıldığında asıl o zaman açığa çıkar bütün korkular. Sabahın bu erken saatinde yüzlerce binlerce çocuk toplanmıştır. Okul meydanı bayağı günlerinden birini yaşıyordur oysa. Gelin bir de çocuklara anlatın bu durumu. Artık öznelikten çıkıp, topluluk halinde bir yaşama sürüklenecektirler.

Sonuç olarak Training Day kötüdür. Ne yaparsanız yapın korkacak bu çocuklar. Siz iyisi mi iki kez korkutmayın bu çocukları. Korkudan altına yapan çocuklar görmüş olan beni endişelendirmeyin lütfen. En azından kendinizi kandırın benim gibi. Şöyle deyin;

Alışırlar!!!
Böyle gelmiş böyle giderler!!!
Çocuktur unuturlar!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder