2 Ağustos 2006 Çarşamba

Pencere

"binlerce pencere var ama açtırma"

Şaşırıyorum. Nasıl olurda bir pencere, baktığından daha önemli olabilir. İçeriden birşey ifade etmeyen, dışarıya uzanan bir devinimdir oysa pencere. Düşünüyorumda bu tarihi evlerin pencereleri olmasa ya da başka bir şekilde söylenecek olursa bu kadar mübalağa yapılmasa hiç bir önemleri kalmayacak. Sadece güzellikte değil bu duruşta yerini alması gereken. Başkaca anlamları olmalı. Gece pencereden dışarı bakıyoruz. Yaz gecesi, sıcak. Açabileceğimiz kadar açıyoruz hepsini. Pencereden bakmak ne iyi. Gece ne güzel. Ne mi görüyoruz? Neyi görmek istiyorsak onu... Diyelimki bir kuş sürüsü geçiyor tepemizden Ya da bir kamyon yokuşu çıkıyor ağır aksak. Traktörler de olabilir; vagonlar, saman balyalarıyla. Hiç bişey yoksa peyzaj değişmektedir önümüzdeki fonda. Güneşin türlü oyunlarıyla. Ama... değil, hiçbiri değil. Sadece dışarı bakıyoruz pencereden. İçimizdeki bir boşluğa bakar gibi. Elbetteki türküler söylüyoruz. İçinden pencere geçmesi gerekmiyor ama biz yine de özen gösteriyoruz.
Evet şimdi resme bakalım. Sahi siz ne görüyorsunuz pencereden?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder