19 Ekim 2005 Çarşamba

Kadın Öğretmen

Erkekseniz harika, kadınsanız ideal meslektesiniz. Yani doğru adrestesiniz! Son yıllarda ülkemizde öğretmenlik mesleği, "devlet"e kapağı atmanın başka yolu kalmadığından dolayı, popüler hale geldi. MEB bu ilgiyi, "öğretmenliğe talep çok, artık herkes öğretmen olmak istiyor" diye algılasa da asıl sorunun görünürde "garanti"li bir iş sahibi olma isteği olduğunu herkes biliyor.
Fakat sorunlar bu "garantili" işe başladığında bitmiyor. Uzun yıllardır ülkemizin "Doğu" dediğimiz bölümü, okulsuzluktan, öğretmensizlikten yakınıyor; Bakanlık da eksikliği doldurabilmek için aldığı kadroların büyük bölümünü buralara atıyor. Ekonomi ve MEB bürokrasisinden kaynaklanan sorunları bir kenara bıraktığınızda atanıp gittiğiniz yerlerdeki cinsiyet ayrımcılıkları ya da kadın olmanızdan dolayı karşılaşabileceğiniz sebebi sizin dışınızda ama gelip yine sizi bulan sorunlar, oradan her ne şekilde olursa olsun bir an önce kaçıp gitme çareleri aramanıza neden oluyor. Öyle ki, hiç bilmediğiniz, sadece gazete ve televizyon haberlerinden aşina olduğunuz yerlere bir şekilde de olsa gitmek ve çalışmak isteği sizi göreve başlatıyor. Zaten her şey de bundan sonra başlıyor. Burada kültürel ve yöresel farklılıklardan kaynaklanan bir "yabancı" olma durumu kaçınılmaz olarak yaşansa da, asıl problem kadın olmanızdan kaynaklanıyor. Zihinsel bir bölge olarak Doğu'ya öğretmen/herhangi bir memur olarak atandığınızda gittiğiniz yerde "mahallenin namusu" oluyorsunuz. Önce giyiminize kuşamınıza ufak ufak müdahaleler görülüyor.
Kadın öğretmen
Sonra Roma'daysanız Romalılar gibi davranıyorsunuz, etek boyları, gömlek kolları yeniden ayarlanıyor. Tabii bu da yetmiyor, oturup kalkmanıza, yürümenize dikkat etmek, evinize çevre erkeklerin uygun gördüğü saatlerde girmek, geç saatlerde yatmamak, asla ışığı açık unutmamak, tatil günlerinde dahi evden çıkmamak, bir erkekle göz göze gelmemeye özen göstermek, makyaj ne demek üzerinize dikkat çekici hiçbir aksesuar takmamak vb.'leri gibi alışkanlıklar(?) ediniyor, hatta ne demekse, sınırlarını başkalarının çizdiği (bu başkaları hep erkekler) "öğretmene yakışır" şekilde davranıyorsunuz. Bunun yanında birçok kadın öğretmen, hâl çaresi olarak sonradan büyük ihtimalle boşanacakları, çevrelerindeki mevcut erkek öğretmenlerle evlenmek zorunda kalıyor. Çoğu kez de bu erkekler, büyük şehirlere çakılı mesleklerde çalışan ve kadınları tayin derdinden ebediyen kurtaracak erkekler oluyor. Pek çok kadın evli olmamasına rağmen "evliyim" ya da "nişanlıyım" deyip yüzük takıyor, olmayan kocanın anılarını anlatıyor. Bazen kadınların anne-babaları gelip yanlarında yıllarca kalıyor. Hatta beyaz teninden dolayı erkek ayrımcılığının türettiği kavramlardan olan "nataşa" zannedilmeye kadar varan en aşağılık tekliflerle bile karşılaşılıyor. Bu nedenle yaşamının bir aşamasını "örtünerek" geçiren kadınlar bile var. Diğer yandan kadın öğretmenler bölgede bulunan imam, jandarma, köy korucuları hatta öğrencilerin bile sözlü veya fiziksel tacizlerine uğruyor, sürekli baskı görüyor. Bu gibi olaylardan rahatsızlıklarını iletecekleri güvenilir kurumlar da yok, "kurumlar" yerini aşiret düzenine bırakmış ve kadınlar çoğu zaman da bu kurumlardakilerden de aynı ahlâksız muameleleri görebiliyorlar. Olmadı nasihat dinleyip, "torpil bulun gidin" ya da "istifa edin" tercihinde (bu nasıl bir tercihtir ki, sadece kadın olmanızdan dolayı size sunuluyor) bırakılıyorlar.
Eğitim projeleri
Öğretmen olup atananların kendilerince iyi bir yerde mesleklerini yapmaları, rahat geçebilecek bir zorunlu görev düşlemelerinden doğal ne olabilir? Ama bu şartlarda kendinizi geliştirme imkânlarını bırakın, kişisel alışkanlıklarınızı ve motivasyonunuzu bile tümden kaybedebiliyorsunuz. Öte yandan, bu sıralarda birçok eğitim projeleri uygulanıyor. Bunlardan kimisi kız öğrencilerin eğitimi, bazıları üniversiteyi kazanmış yoksul ailelerin çocukları için, kimisi de istediğiniz bölgeden bir çocuk seçtirip onun ihtiyaçlarını karşılamanız üzere yapılmış çalışmalar. Elbette desteklenmeli ama daha önemli bir sorun, bu çalışmaların sorunu kökten çözmediği gerçeği. Hâlâ Doğu'daki öğretmen ihtiyacı karşılanamıyor ve bunların karşılanamamasının önemli bir sebebi de buraya gelen öğretmenlere, özellikle kadınlara karşı birtakım insanların cinsiyetçi tutumları. Sonuç olarak, bunun üzerine birileri de kalkıp paşalar gibi görev yapan kadın öğretmenlerden, "ikna" olup Romalı olanlardan, emekliliğini orada verenlerden, yani istisnalardan bahsedecek ama bütün bunlar kadınların burunlarında sallanan mecburiyet kılıcını ve uğramaya devam ettikleri sözlü ve fiziksel tacizlerin gerçekliğini silmeye yetmeyecek. Tıpkı bu ekonomik, kültürel ve zorba şartlar sürdüğü müddettce maalesef Doğu'nun yine öğretmensiz kalacak olması gerçeği gibi!...
ÖZGE KARADAĞLI: Dokuz Eylül Üni. Radikal2'deki yazısından aynen aktarılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder