18 Aralık 2008 Perşembe

KARANLIKTAKİ ADAM


Canım arkadaşım sevgili Evoironi tavsiye etmişti bu yazarı. İlk okuduğum "Ay Sarayı" kitabını ondan ödünç almıştım. “Benim yazarlarım” olma yolunda ilerleyen bir yazar oldu Paul Auster canım arkadaşım sayaseinde. Okuduğum ikinci kitabıyla beni büyüledi. Kısa, akıcı ve çok güzel bir yapıt bence. Kitabın kahramanı Pulitzer ödüllü emekli bir eski kitap eleştirmeni 72 yaşındaki August Brill'dir. Brill’in uykusuz kaldığı bir gecede kafasında kurduğu hikâyenin kahramanı ise savaş mağduru Owen Brick’tir. Brill’in torunu ile kurduğu ilişki imrenilecek düzeyde. Özellikle torun-dedenin paylaşmış olduğu çeşitli filmler hakkındaki görüşler. Çoğu edebiyatçılardan olumsuz eleştiri almasına rağmen ben çok beğendim. Sizi hayal kırıklığına uğratmayan bir kitap da denebilir. Bir solukta okuduğum bu kitabı herkese kesinlikle tavsiye ediyorum.
Kitabın Arkasındaki Not:
Uçsuz bucaksız Amerika kırsalının bir beyaz gecesinde daha, dünyayı kafamın içinde döndürerek yeni bir uykusuzluk nöbetiyle boğuşurken karanlıkta tek başınayım...72 yaşındaki eski kitap eleştirmeni August Brill, geçirdiği bir araba kazasından sonra kızı ve torunuyla birlikte oturmaktadır. Uykusuz bir gecede, anımsamak istemediği düşünceler ve olayları, karısının ölümünü, torununun erkek arkadaşının Irak'ta vahşice öldürülüşünü kafasından kovmak için, kendi kendine öyküler anlatır. ABD'nin Irak'la değil de, kendi kendisiyle savaşta olduğu bir öykü kurar. Bu hayalî ABD'de, ülke kanlı bir iç savaşa sürüklenmiştir. Gece ilerledikçe, Brill'in öyküsü gittikçe yoğunlaşacak, unutmak istedikleri bir bir geri gelecektir... Amerikan edebiyatının son döneminin en saygın birkaç yazarından biri olan Paul Auster, tüm dünyayla aynı günlerde yayınladığımız yeni romanı Karanlıktaki Adam'da, belki de bugüne kadarki en politik yapıtını sunuyor okurlara.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder