3 Ocak 2006 Salı

Sömestr

Yıllar geçtikçe daha zalim bir öğretmen mi oluyorum ne? Bu yıl her zamankinden daha çok öğrenciyi bırakıyorum sınıfta. Giderek, çocukların deyimiyle, gıcık coğrafyacı kimliğine bürünüyorum. Sanırım tatilde iyice dinlenmem gerekiyor. Birkaç sinirimi daha aldırırım artık. Kendimi kaplıcalara atarım.
Öyle ya da böyle üç haftalık bir ara veriyoruz herşeye. Belki de kendimizi yenilemek için. Kendi adıma kış tatillerinin biraz daha uzun olmasını isterdim. Şöyle kırk gün falan iyi olurdu. Yaz tatilini biraz kırparlarsa kolaylıkla olur bu iş. Kış aile olarak daha yakın olunan bir dönem. En çokta çocukların ihtiyacı var buna.
Bazı sınıflara veda ettim bugün. Helalleştik, kavilleştik. Tam notları teslim edeceğim, birdenbire empatik bir adama dönüştüm. Karne gününü canlandırdım gözümün önünde. Dayanamam ben bu tırtılların gözyaşına, dudaklarını sarkıtmalarına. Abartmıyorum bir kalemde 30-40 öğrencinin notlarını yükselttim. Sonra geçtim notların karşısına. "Cebinden mi veriyorsun ulan, bu yıl olmazsa çalışır elbet seneye" diye söylendim. İnanın son andaki o düzeltmeleri yapmasaydım. Bir tatil boyu uyuyamazdım.
Demek ki daha ölmemişim, demek ki hala, bir şekilde insanım.
Hatırlatma: Sömestr çabuk biter. Siz iyisimi, Yatabildiğiniz kadar yatın. Gidebildiğiniz kadar sinemaya gidin. Çatlayana kadar top oynayın. Gezebileceğiniz kadar gezin. Konuşabileceğiniz kadar konuşun hatta üşenmeyin uykunuzda bile konuşun. Miskinlik edebileceğiniz kadar miskinlik edin. Ve şu iğrenç tilki hikayesini unutmayın. Tilkinin biri kürkçü dükkanından.....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder