6 Ocak 2006 Cuma

Okula Gidememek

karneleri dağıttıktan sonra okulun birden boşalmasından anlamalıydım. koridora dönüp baktığımda okul bomboştu. bahçeye baktım her zaman ki hır gür, koşuşturma kendini bir anlamsız tenhalığa bırakmış. asıl dağıldığım an, öğretmen odasına girdiğimde başladı. öğretmenler de yoktu. bulunduğum mekanda zaman durmuştu anlaşılan. inip şu kantinde bir çay içeyim diye düşünmedim tabii. elbette kapanmıştı. Çok sonra, nedense dolabımı açtım. yılın son günü hep karışık olur. yazılı kağıtları, not fişleri, kitapları düzenledikten sonra. birazda tadını çıkarmak için - ki hiç bir zaman bu fırsat bulunmaz- yavaş yavaş bahçe kapısına kadar yürüdüm. kapıdaki bekçiyi de görmesem bir felaketin çıktığına kendimi inandıracaktım. iyi ki vardı. selamladım. farkında olmaksızın son bir kez daha dönüp baktım okula. bu kadarla bitseydi herşey. bitmedi tabii. bahçede bir çocuk dolanıyordu tek başına. seslenmedim. etrafa bakarak bir iki tur attıktan sonra kapıya doğru yöneldi. pekte oralı olmamış gibi izledim. yanıma yaklaştı iyice. bir şeyler sormalımıydım.. nedense vazgeçtim. önümden geçerken hafifçe buruk bir gülümsemeyle baktı. birşeyler söylemesini bekledim. hatta son anda dönüp bir soru sormasını. kaldırımda duran pet şişeye falsolu bir tekme salladı. başını beresinin içine iyice gömdü. kalabalıkta gözden kayboldu. bense yol boyunca bunları kurguladım. kurguladım diyorum;
gerçek bizim görmek istediklerimizde başka birşey değildir.
belkide okul bahçesinde dolanan o çocuk benden başka birisi değildir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder