14 Kasım 2005 Pazartesi

Yeni Müfredat ve Coğrafya

Ne olacak şu coğrafya öğretmenlerinin hali. Yeni müfredat çıktı çıkalı adamlara bir hal oldu. Ne yapacaklarını bilemiyorlar. Bazıları hariç ama onlarda işin kolayını bulmuşlar. Yeni müfredatı uygulamıyorlar. Eski tas, eski coğrafya. Uygulayanlar ise çoktan sınıfta kalmak üzere. Buna kendimi mutlaka dâhil etmeliyim. Oysa ne de iyi başlamıştım her şeye. Ürün dosyaları, haritalar, asetat setleri. Ne oldu derseniz. Hiç birini uygulayamadım. Uygulamamamın temel nedeni yeterli alet edevata sahip olamamam. Ya da bunları uygulayacak ortamı oluşturamamam. Belki de henüz böyle bir değişime hazır değildim. Şimdilerde ne yapıyorum dersiniz. Saçmalıyorum. Biraz eski müfredat biraz yeni müfredat. Gerisini varın siz düşünün gayrı.

Bakın bir araştırma yaptım. Yeni müfredatla ilgili eleştirileri bir araya topladım.
1. Geçmiş yıllarda çekilen zaman sıkıntısı bu müfredatta da yaşanıyor:
Ders hala iki saat işleniyor. Ele alınan konular hala yoğun. Özellikle 9. sınıf konuları matematiksel zekayı ön plana çıkardığından. Konuları daha ayrıntısına işlemek ve özellikle üzerinde zaman harcamak gerekiyor. Gerçi yeni müfredatta eski 9. sınıf konuları iki yıla yayılmış ama bu da yetmiyor.
2. Kitabı olmayan dahası ders kitabı, öğretmen kitabı ve çalışma kitabı olmayan bir ders nasıl anlatılabilir:
Sanırım büyük çoğunluk eski kitaplarla işi götürüyor. Başka da şansı yok hani. MEB’in kitap komisyonu daha ocak ayında toplanacakmış. Hemen hazırlayıp bize alın kitabınız derlerse durum kötü. Üzerinde iyi bir çalışma yapmak gerekiyor ki nereden baksan bu çalışma 2 yıl sürer. Şunu da yapabilirler her zaman ki gibi yabancı kökenli bir kitabı Türkçeleştirebilirler.
3.Eğitim fakültelerinin yeni müfredata göre henüz öğretmen yetiştirmemesi:
Eğitim fakülteleri coğrafya öğretmenlerini bilim adamı gibi yetiştiriyor. Bu temelde iyi bir yaklaşım ama iş okulda uygulamaya geldiğinde zorluklar beliriyor. Dersi anlatırken bu ağdalı bilimsel yaklaşımdan kurtulamıyoruz. Düşünün kartoğrafya dersinde neler öğreniyoruz. Oysa müfredatta sadece iki hafta süre ayırmamız salık veriliyor.
4.Müfredat konularını lise eğitim seviyesine göre düzenlenmemiş olması.
Bu cümleyi okuyan gittikçe dersin zorlaştırıldığı hissine kapılabilir. Hayır, tam tersi. Bazen ilkokul seviyesi bir gruba hitap ettiğimi düşünüyorum. Belki de yapılması gereken tamda budur.
5.Uygulanacak müfredatın araç ve gereçlerini bulmakta ki sıkıntılar:
Haritalar sınırlı, memlekette derle ilgili hazır asetatların bulunamayışı. Tepegöz kullanımı, taşıması düşünüldüğünde oldukça zahmetli. Projeksiyon cihazını bir yılda kaç kez kullanabilirsiniz. Az kaldı unutuyordum. Bir yılda kaç kez arazi çalışması yapabilirsiniz ki.
6.Okul idarelerinin coğrafya eğitimine bakışı:
Özellikle meslek liselerinde kültür dersi gibi bir yargının bulunması çok garip bir davranış. Ha şu coğrafya dersimi alt tarafı ÖSS’de 18 soruluk bir genel kültür uğraşısı.
7.Coğrafya dersinin sosyal bilimler içerisinde mi yoksa fen bilimleri arasında mı yer alması gerektiği sorununun çözülememesi:
Gerçekten de siz hangisini tutuyorsunuz. Şu devekuşu hikâyesini biliyor olmalısınız. Ne kuş ne deve olayı yani.
8.Sosyal bilimler laboratuarı gibi bir yapılanmamanın olmaması:
Sosyal bilimler lisesinde bir uygulamasını gördüm. Sanki birisi silah zoruyla bir oda kurdurmuş gibi geldi. Yöneticilerimiz fen bilim kökenli oldukça bu alanda bir gelişme olabileceğini tahmin etmiyorum. Bir tepegözle bahar gelir sanıyorlar.
9.Yeni müfredatı danışacak bir muhatabın bulunmaması.
Alo coğrafya hattı mı kursak yoksa. Şaka bir yana kime neyi nereden nasıl soracağız. Bekleyelim bakalım belki süreçte müfettiş arkadaşlar kendilerini yetiştirirlerde bize yardımcı olurlar.
10.Tepeden inmeciliğe karşı gelişen öğretmen direnci:
Kendisinin bir parçası olmadığı bir sisteme aidiyet bildirmeme durumu. Bugüne kadar öğretmene ne soruldu ki bu sorulsun. Davranış biraz politik gelebilir. Varsın gelsin. Ne yapalım durum aynen böyle. Hiç değilse birisi çıkıp Türk öğretmeni yeteneklidir, mutlaka uygulayacaktır diye gaza getirseydi bizi.
11. Öğrencilerin ders çalışma alışkanlıklarının değiştirilememesi:
En çok araştırma ödevi verildiğinde rastlanıyor. Bugüne kadar kendi başına bir şey yapmamış çocuk ne yapacağını şaşırıyor. Dolayısıyla kalitesiz ürünlerle dönüyor çalışmalar. Bir de ders sırasında öğrenci merkezli yaklaşımda bulunduğumuz da dersi işlemeden önce öğrencinin nasıl davranacağını öğretmek gerekiyor.
12.Derste kullanılması gereken malzemelerin çokluğu:
Nerdeyse her derste öğrenciye fotokopi dağıtmak gerekiyor. Atlas aldırmak. Ürün dosyası oluşturmak…giderek öğrenci ve okul için maddi bir külfete dönüşüyor çalışmalar. Tahmin edersiniz ki bir yere kadar devam ediyor.
13.Öğrenciye ait sınıf sisteminden derse ait sınıf sistemine geçilemeyiş:
Her şekli o sınıfın tahtası senin bu sınıfın tahtası benim çizmek, tepegözü taşırken kas yapmak, elinde bir duvar haritasıyla deli gibi oradan oraya dolaşmak… daha ne anlatayım ben.
14.Öğrencilerin dersle ilgili kaynaklara ulaşmasındaki sıkıntı.
İnternette coğrafi bilgi aramak usandırıcı iş. Ansiklopediler bir sıkıntı sormayın. En iyisi benim gibi yapın araziye salın. “Git şuradaki birbirlerinden farklı olduğunu düşündüğün ağaçların fotoğraflarını çek gel” gibisinden.
15.Eğiticilerin yetiştiği sistemle uygulaması gereken sistem arasındaki çelişki:
Bütün hayatını ezberleme üzerine adamış bir insan düşünün ve aynı adam bütün bir ömrü boyunca ÖSS sınavına odaklanmış olsun sonrada bilimsel eğitim alacağım sevdasıyla üniversite de fotokopi okumaktan iman tahtası gevresin. Sonra da siz ondan çoklu zeka kuramını uygulatmaya çalışın. Eğer öğretmen size tekeme tokat saldırmıyorsa. Üşendiğindendir.
16.Coğrafya dersine karşı gelişmiş olumsuz toplumsal davranışlar:
Geçenlerde malum bir sitede coğrafya ile ilgili entryleri okurken dehşete düştüm. Okullarda en nefret edilen kişilikler biz olsa gereğiz. Ne çektirmişiz adamlara be.

Yarın yazılı yapacağım. Neye göre yapayım dersiniz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder