Şu köşebaşında karşınıza ne çıkacağını ne biliyorsunuz, biliyorum genellikle köşe başlarından açlık, acı ve ölüm çıkıyor karşınıza ama kimbilir, belki eski bir dosta, belki güzel bir kadına, belki okunmuş kitaplar satan bir sahafada rastlayabilirsiniz, bir piano sesi duyabilirsiniz yada bir rumeli türküsü açık bir pencereden, bir söğüt ağacı görebilirsiniz çocukken kabuğundan düdük yaptığınız, dans adımlarıyla yürüyen bir çift bacak geçiverir önünüzden, bir oğlan bir ıslık çalabilir, hatta siz bile çalabilirsiniz.
Ne sevinci, ne hayatı, ne eğlencesi para yok ki diyorsanız eğer ve eğlenmek için paranın gerekliliğine bu kadar inanıyorsanız, emin olun paranız olduğunda da eğlenemezsiniz, para eğlenmeyi çeşitlendirir sadece ama eğlenceyi yaratamaz, öpüşmek parayla değil, şarkı mırıldanmak parayla değil, acaba o şimdi ne yapıyor diye düşünmek parayla değil, tv’de iyi bir film seyretmek parayla değil, sizin için demlenmiş bir bardak çayı, bu benim için yapıldı diye neredeyse gururla alıp bardağı ince belinden sıkıca kavrayıp içmek parayla değil.
Bir bardak semizotunu sevinçle paylaşabilirsiniz ve hiç bir pahalı lokantada bulamayacağınız bir tad alırsınız, eğer bir tabak yemeği paylaştığınız, paylaşmak istediğiniz insansa. Hayat diye bir şey var. Sadece sizin olan, sadece size ait, içinde sadece sizin gördüğünüz çiçekler açan, yalnızca sizin müziklerinizin çaldığı bir bahçe var, sokmayın oraya öyle herkesi, çiçeklerinizi başkalarının çapalamasını beklemeyin, şarkılarınızı başkalarına söyletmeyin, anladık ahmaklıklar oluyor, aptalca kararlar veriliyor, hepinizin hayatından birşeyler çalınıyor, hayallerinizi teker teker buduyorlar, ümitlerinizi öldürüyorlar, çaresiz bırakıyorlar sizi, yenildiniz belki de, yenilginin ağır yaralarını taşıyorsunuz ruhunuzda ama gene de bir hayatınız var sizin, sadece size ait bir bahçeniz, durup soluklanacağınız yaralarınızı yıkayacağınız, çiçeklerini seyredeceğiniz bir bahçe, soğukta bir bira içebilirsiniz ,bir ağacın gölgesinde durabilirsiniz bir an, sabaha karşı uyanıp her ay yeniden doğan hilale bir bakabilirsiniz, çok sevdiğiniz bir kitabı bir daha karıştırabilirsiniz, aşık olabilir yada aşık olmayı düşünebilirsiniz.
Sevdiklerinizi özleyebilir ve bir gün yeniden kavuşabileceğinizi hayal edebilirsiniz, geceleri ağaçların daha değişik koktuğunu fark edebilirsiniz ,yeni bir salata icat edebilirsiniz, sevgilinizi çırılçıplak soyup evde öyle dolaştırabilirsiniz, saçlarınızı her zamankinden daha değişik kestirebilir, evinize bir gün de başka bir yoldan gidebilirsiniz, alışkanlıklarınızı değiştirmek için kendinize karşı bir savaş açabilirsiniz.
Hayat diye birşey var, her zaman size keşfedilecek geniş alanlar bırakan, ne kadar yaşarsanız yaşayın daima bilmediğimiz kuytularına sokulamadığımız bir hayat, sadece size ait bir hayat.
Biliyorum dertler çok, ahmaklıklar yapılıyor, sıkıntılar bitmiyor, günleri birbiri ardına buruşup eskiyor, yorgunsunuz, belki yeniksiniz. Teslim mi olacaksınız peki?
Hayal kurmayacak mısınız, çılgınca sevişmeyecek misiniz, bir daha öpüşmeyecek misiniz, ağaçlara bakmayacak mısınız, denizlere şaşmayacak mısınız, ani ve sebepsiz sevinçlere inanmayacak mısınız, bir tabak semizotunun tahmin edemeyeceğiniz kadar lezzetli olabileceğini hiç düşünmeyecek misiniz, sizin için demlenmiş bir bardak çayı bardağı belinden kavrayıp içmeyecek misiniz? Delirdiniz mi siz? Hayat diye birşey var, evet orada, elinin hemen yanında duruyor.
AHMET ALTAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder