23 Haziran 2008 Pazartesi

ERMİŞ, SÖRFÇÜ VE PATRON


Bu kitabı arkadaşım tavsiye ettiğinde çok önyargılıydım. Çünkü yıllar önce çok satanlar rafında oldukça uzun süre kalan aynı yazarın “Ferrarisini Satan Bilge” adlı kitabının yorumları hiç de iç açıcı değildi benim için. İçimde ister istemez bir önyargı oluştu. Arkadaşım elime bu kitabı tutuşturduğunda yüzüm negatif bir şekil aldı. İçimden dedim ki “kesinlikle okumayacağım bir kitap”. Uzun zaman kütüphanemdeki rafımda durdu ve toz kapladı üzerini. Bir gün karar verdim, bu önyargıyı yıkacağım dedim ve iki kitap okuduktan sonra bu kitabı okuyacağım diye söz verdim kendime. Beğenmezsem bırakabileceğimi de kendime telkin etim hep. Hiç sevmediğim bir şeydir aslında kitabı yarım bırakmak. Belki de o yüzden bu kadar zorlandım başlamak için. Sonunda kitabı okumaya başladım ve benim için çok kısa olan bir sürede bitirdim. Ve böylece önyargımı kırmış oldum. Gerçekten bu zamana kadar okumadığım için vakit kaybetmişim dedim. Hiç de öyle düşündüğüm gibi değilmiş. Bu kitabı okuduktan sonra bu yazarın diğer kitaplarını da okumaya karar verdim.
İnsanı olumlu düşünceye iten, hayatınızda dip yaptığınız zamanlarda yükseklere fırlamak için neler yapmanız gerektiğini anlatan, içinizde ki güneşi keşfetmenizi sağlayan, hayata küstüğünüz bir zamanda sizi hayatla tekrar barıştıran, özgüveninizi yeniden kazanmanızı sağlayan, önerdiği öğütlerle ve felsefi düşüncelerle bu kitabı başucunuzda bulundurmak isteyeceksiniz, okurken içinde yaşayacağınız, akıcı bir kitaptır. Herkese kesinlikle tavsiye ediyorum. Özellikle içiniz karardığında....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder