2 Temmuz 2006 Pazar

TÜSİAD ve EĞİTİM

Şu TÜSİAD yine birşeyler karıştırıyor. Eğitim ve Sürdürülebilir Gelişme diye bir rapor hazırlatmışlar. Elemanlarda üşenmemiş ortaya öyle bir çalışma koymuş ki, şaşılacak ayrıntıda. İstatistiklere boğmuşlar güzelim raporu. Şimdi diyecekler ki bir raporda istatistik biliminden yararlanmalı. Haklılar da. Oradaki istatistikler eğitim çalışmalarında çok güzel kaynak olacak. Hem şu bizim devlet istatistik enstitüsünün (şimdilerde adı değişmiş olmalı) yapamadıklarını da yapmışlar. Tüm dünya verileriyle bir güzel karşılaştırmışlar. Şu aşağıdaki linki tıklayrak dosyayı rahatlıkla okuyabilirsiniz.
Ben dasece sonuç bölümünü okuduğumu itiraf etmeliyim. Hep böyle yaparım zaten. Sonuç bölümünde koskoca raporun suya sabuna dokunmadan sonlandırılması bende fena halde hayalkırıklığına yol açtı. Aslında kendimi buna hazırlamalıydım. Ne yapayım ki o kadar istatistikten sonra insan birşeyler bekliyor. Rapor her zamn ki bildik şeyleri söylemekten ileri gitmiyor yine. Zaten raporlar hep böyle değil midir? Beklerdim ki o patronlar kulübü bir iki kelam etsin eğitim ile ilgili. Nerede???
Yine de haksızlık etmemek lazım. Örneğin;
Okullaşma oranının düşüklüğüne dikkat çekmişler.
Okul öncesi eğitimin önemi vurgulanmış.
Eğitim kademelerinin bir bütün olarak ele alınması gerekliliği tespitine gidilmiş.
Daha ne olsun yani. Raporun en can alıcı yanı ise İş gücü verimliliğiyle, çalışan nüfusun eğitimi arasındaki bağın önemi olmuş. Önemlidir tabii. Hatta bu iş patronlarımıza göre öğretmenlerimize bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir. Çünkü çalışanları takım çalışmasına, kalite yönetimine entegre etmek deveye hendek atlatmak gibi bir şeydir. Oysa bizim okullarımızda ise bu istenilenlerin hiç biri yapılamıyor. O halde yapılmalı deniliyor raporda.
Bu kadarla kalsa rapor. İnsan okudukça açılıyor. Bir bölümüde yapılan şu tespit çok ilgimi çekti. Ülkemizde orta öğretimde görev yapan öğretmenler, ilköğretimdekilerden daha az maaş alıyormuş. Oysa bu durum tüm dünyada tersi bir seyir izliyormuş. Yazının devamında öğretmen maaşlarının iyileştirilmesi gerekliliği söylenmiş-tir. Umarım.
Sonra rapor hazırlayanlar, kusur aramaya başlamışlar. Bu iş o kadar kolaymış ki başlamış uzmanlarımız sıralamaya. En dokunaklı yeride fırsat eşitliği ilkesine olan göndermeler. Gerçi fırsat eşitliği ilkesini yetirince özümsememiş olacaklar ki. Bölgesel eşitsizlikle karıştırmışlar. Yurdumuzun doğusunda okur-yazarlık oranı........... gibi uzun uzadıya cümleler. Resmen kaşımışlar bir şeyleri. Yine de kız çocuklarının eğitimdeki oranı bölümünde toparlamış sayılırlar.
Şahsen en beğendiğim bölüm, eğitimde nitelik boyutu olarak adlandırılan bölüm oldu. Raporun girişindeki cümleyi aynen yazıyorum.
"Eğitim sisteminin en temel amaçlarından birisi düşünme, algılama ve problem çözme yeteneği gelişmiş bireyler yetiştirmektir. Yeniliklere açık, yaratıcı, değişen koşullara uyum sağlayabilen, takım çalışmasına yatkın, çağdaş değerleri benimsemiş bireyler yetiştirmek eğitim sistemlerinin en temel başarı göstergeleri haline gelmiştir."
Okullarda yapılan çalışmaları düşünüyorum da. Raporun öne çıkardığı sorunun ne derece önemli olduğu bütün çıplaklığıyla ortaya çıkıyor.
Bizim okullarımızda çocuklar düşünmez. Düşünen başına iş alır. Neme lazım.
Algılama yetenekleri sınırlıdır. Öğretmenin ona öngördüğü kadarını algılarlar.
Problem çözmek çocuklarımız için bir usançtır. Daha okul öncesinden başlayarak problemleri başkaları tarafından çözülür. Ne gerek vardır.
Bizim çocuklarımız yeniliklere açık değildir. Büyük bir bölümü muhafazakardır. Zaten okulun bir amacı muhafazkar insanlar yetiştirmektedir. Bunun için herşey feda edilebilir.
Bir başka konu ise Yaratıcılık; tövbe, haa şaa ne mümkün.
Bizim öğrencilerimiz çağdaş değerlerden tamamen uzaktır. Çünkü tüm camia olarak çağdaşlık deyince okullara bilgisayar almayı düşünürüz.
Takım çalışması mı? Doğrudur çocuklarımız çeteleşmektedir.
Elbetteki bu kadar aksi geri bilidrimin sonunda. Bizimde başarılı olduğumuz, raporunda bizde beklentisi dahilindeki bir şeyler mutlaka vardır. O da değişen koşullara uyum sağlayabilen bireyler yetiştirmektir. Mesela ilköğretim bitene kadar çocuklarımız en az 3 öğretmen değiştirmektedir.
Sonuç olarak rapor hayırlı olsun. Nur topu gibi bir raporumuz daha oldu. Arşivlerin karanlığında yitirilecek. Unutulacak. Asla uygulanamayacak.
Siz yine de bir kez olsun okumayı deneyin. Şifa niyetine.
Çok sevdiğim bir söz vardır. Aramızda kalsın. "Bizi kurtaracak olan kendi kollarımızdır"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder