27 Haziran 2005 Pazartesi

Sinek

yaz mevsimini olduran şeyler var. daha başında güneşin tam tepemizde yükselmesi, gün boyunca geniş bir kavis çizerek doğudan batıya yer değiştirmesi akla gelmeli. bunu çoğaltalım; sıcak, ter ve nem, tatile çıkanlar, yıllık iznini bekleyenler, piknik hareketleri, turist denen gezgin kişiler, akşam yürüyüşleri, bomboş tv kanalları, sebze ve meyve sayısının aritmetik artışı, transfer haberleri, dondurma ( gerçi kışın da yiyin diye yırtınıyorlar ama yemezler..) karpuz, hisar konserleri, deniz denen sulu tuzlu kumlu vıcık vıcık şey. gerisini siz getirin..
bende yaza ait daha bireysel şeyler var, örneğin yalnızlıktan geberirim şu sarı mevsim gelince. varsa eğer bütün arkadaşlarım tatile çıkmıştır. öğlen üzeri uyanırım hep. ihtimal çocuklara takılırım basketbol sahasında, çiçek falan yetiştiririm balkonda, oldu olacak bahçeyi sularım.
bu yazda yine aynı sıkıntılarla uğraşırken yakaladım kendimi. ama bir eksiklik vardı bu yaz; bir boşluk, yapmayı unuttuğum bir şey, belki eski bir arkadaş: SİNEK
sahi ne oldu bu hayvanlara!? neredeler? karpuzu bu kadar rahat yememden anlamalıydım bir eksiklik olduğunu. hey dostlar görenler bir haber etsin. huzursuzlanıyorum, belediyeye haber mi versem. benimki de iş olsun yani. hayvanları ilaçlaya ilaçlaya onlar yok etmedi mi. çevre ve doğa gönüllülerine mi gitsem bir koşu ama onlarda tatile çıkmıştır şimdi, akdenizde eylem meylem yapıyordurlar. ben iyisi bir bataklık kenarına gideyim. orada vardır sinekler, sivrisinekler, yusufçuklar. doya doya izler, kaşınırım. belki yarın sabah yüzümde gezinen kara bir sinek tarafından uyandırılırım. burnumun ucunda bir vızzzzzz. günaydınlaşırız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder