19 Mart 2005 Cumartesi

Otobüste

Okul yolunda sık sık uyuklarken yakalıyorum kendimi. Büyük bir ihtimal daha otobüse binmeden kendimi ayartıyorum çünkü gideceğim yol ve süre esas alınırsa uyumak elzem geliyor. Hem ne elzem, gördüğüm rüyaları kırk yıl yatsam o koca yatakta canlandıramam ama bir gariplik var ki çoğunu daha otobüsten indiğim anda unutmuş oluyorum. Yüzümde bir tebessümle yakalamasam kendimi bu rüyalarla ilgili yorum yapmamda neredeyse imkânsız olacak. Evet, gülümserken yakalıyorum kendimi. Bu da bir süre keyifli olmamı sağlıyor. Tahmin edersiniz ki bu keyif halini uzun süre yaşayamıyorum ya da kendime yakıştıramıyorum. Son anda otobüsün penceresinde sırıtan, sarı kafalı üstelik çilli çocuk – bu benim kâbusumdur – uyurken ağzımın açık kalmış olma ihtimali üzerine tedirginliğimi çoğaltıyor. Olasılıkla gözlerim kapanmış, başım önüme düşmüştür. Daha kötüsü ağzım burnum bir birine karışmış ve ben her defasında irkilip başımı kaldırıp tekrar uyuklamaya koyulmuşumdur. Görülüyor ki insan boynunun belası yoksa başının mı demeliydim. Her neyse. Bu ayrımda benim aklımda kalan o sırıtkan çocuğu yakalayıp yakalayamayacağım. Ulan Bir elime geçersen. Derim hep hiçbir zamanda geçmez. Hem bende çok sevmez miyim böyle bir anda, hayatta bir daha karşılaşma ihtimalim olmayan birine nanik yapıp kaçmayı. Sonra pişman olurum demeyi dilerdim ama olmam. Bundan bir çeşit zevk dahi alırım hatta abartır aklıma geldikçe gülerim. Ama bu durumum dahi o çocuğu yakaladığım takdirde yapacaklarımı yumuşatacağını sanmayın. ‘Vay haline’ derim. Şimdi düşünüyorum da bir dahaki seferde böyle bir durumda kalırsam hemen otobüsün peşine takılıp intikam almalıyım.Otobüsteki uyku, gün içinde daha zinde olmamı sağlar ancak nedense uyandıktan sonra bir müddet aptallaşırım - bu hep olur ama – ne söylediğimi bilemem, ne tarafa yürüyeceğimi kestiremem.Benim otobüste okuma yaptığımda bilinir. Bugünlerde giydiğim paltonun cebi çok küçük olduğundan büyük kitapları yanımda taşıyamıyorum – çok taşırım ya - bu nedenle evdeki ince, boyut olarak küçük kitapları takibe aldım. Bu kitaplar inanılmaz boktan oluyorlar. Oysa okurluk serüvenimin en kötü anları boşa yapılmış okumalardır. Her gün iki saat yolculuk yaptığım dikkate alınır ve bu kitaplarla bir şekilde çarpılırsa - nasıl yapacağımı bende bilmiyorum - ne kadar zor anlar yaşadığımı anlamış olursunuz. Kesinlikle otobüste kitap okumayı tavsiye etmem. Yapabiliyorsanız başka uğraşları salık veririm. Bir kere titreyen yazıları takip etmek midenizin dengeli yapısını kısa sürede bozacaktır. Yanınızdaki ne kadar ilgisiz bir insanda olsa, bir süre sonra elinizdeki kitaba tanık olur ve o andan itibaren etraftaki en farklı nesne olan kitap, hayatta hiç kitap okumamış olduğunu düşündüğüm bu adamda kısa sürede ilgi uyandırır. Adama da yazık, iyisi okumayın. Zaten bende bu ince, küçük kesim kitabı uzun süre okuyamam. Çokta entelektüel nedenlerden değil bu durum. Ne yazık ki gözlerim kapanır, uyku bastırır ve ben o elzem rüyayla baş başa kalırım.Benim otobüste okuma yaptığım bilinir. Ama nasıl bir okuma yaptığımı siz daha iyi biliyorsunuz artık. Şimdi koro halinde benim hep uyukladığımı söylüyor olmalısınız. Ancak her gün farklı ruh halleriyle binerim otobüse. Bazı günler bir centilmen, kalkar yer veririm bayanlara ve yaşlılara. Bazı günler aksi, sıkışan kalabalığa ya da daha bulamazsam kapıyı kapatmayı unutan sürücüye daha da bulamazsam il trafik müdürlüğüne, İETT’ye çatarım. Bazı günler bomboş bakarım olup bitene. Bazen dikkat kesilirim olup bitene. Hangi halde olursam olayım kesinlikle hoşlanmam; omzuma dokunup uzatır mısın diyen elden. Bu el genelde iki parmağı arasına sıkıştırılmış parayla girer gözümün menziline, oralı olmamam arkamdakini bir süreliğine kızdırsa da başka bir uzatıcı bulur kendine. Bu ellerden bazıları utangaçtır daha önündekinin omzuna dokunduğu anda anlarım bunu, ezilerek ağzından bey’fendi sözcükleri dökülür; elindeki parayı uzatırken temas etmemek için özel bir çaba gösterir. Bazılarının kendinden emin eleri vardır. ‘Şunu uzatsana’ ama ben bildiğiniz üzere ilgili olmayınca bozulur. İnerken kaçamak bir bakışla herifin suratına bakarım. Yaşasın kötülük!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder