6 Ağustos 2008 Çarşamba

CEVDET BEY VE OĞULLARI

Ahmet Hamdi Tanpınar, Oğuz Atay ve Orhan Pamuk. Beni etkileyen 3 kuşak romancılardır. Anlatımları, dilleri, sürükleyiciliği ve en önemlisi de bireye yaptıkları iç yolculuklardan dolayı diğer yazarlardan oldukça farklıdır ve çok güzeldir.

Bu yazarı okuduğumda en az Gogol’dan, Dostoyevski’den, Tolstoy’dan, Balzac’dan, Goethe’den ve daha birçok klasik yazarlardan aldığım zevki ve hazzı duyuyorum. Okuduğum Orhan Pamuk kitaplarından oldukça farklı bir tarzdadır Cevdet Bey ve Oğulları romanı. Cumhuriyetin ilk yıllarında Nişantaşılı tüccar bir ailenin ( sanırım kendi hayatından da esinlenmiş) üç kuşağın yaşadığı değişim rüzgarlarını ve nesiller arasındaki geçişi, bireyler arası uyuşmazlıkları, değişen tüketim zevklerini inanılmaz güzel bir seçicilikle anlatmıştır. Ayrıntılar sizi çok etkileyecektir eminim.


Cevdet Bey ve Oğulları, 22 yaşında yazmaya başladığı 26 yaşında bitirdiği ilk romanıdır Orhan Pamuk’un. İlk romanı 600 sayfa olması, tarih bilgisinin çok geniş olması ve bu romanın bu kadar çok okunması yazarın başarısını bir kez daha kanıtlıyor bence. 1979 Milliyet Roman ödülü ve Yaşar Kemal ödülünü alan bu romanı herkese tavsiye ediyorum. Bu kitabı okuduktan sona diğer Orhan Pamuk kitaplarını da okumak isteyeceksiniz. Sıkılmadan okuyacağınız mükemmel bir kitap. Kalın olması sizi korkutmasın, emin olun ki, 3 günde bitireceksiniz.


Kitabın Arkasındaki Not:

Nişantaşlı bir ailenin üç kuşak boyunca serüvenlerini anlatan bu kitap ev içlerinin renklerini, zamanın akışını, günlük sıradan konuşmaları akılda yer eden kahramanlar aracılığıyla saptarken okura geleneksel romandan alınacak hazları bütünüyle veriyor. Yüzyıl başında İstanbul'da Abdülhamit'in son yıllarında küçük dükkan sahibi, ilk Müslüman tüccarlardan Cevdet Bey'in tutkusu hem işlerini büyütmek, zenginleştirmektir; hem de 'Batılı anlamda' çağdaş, modern bir aile kurmak. Kökü taşraya uzanan kendi geleneksel ailesini bir yana bırakarak bu isteklerini gerçekleştirmeye girişen yalnız ve tüccar Cevdet Bey'in ve oğullarının günümüze uzanan hikayesi bir anlamda Türkiye Cumhuriyeti'nin özel hayatının da hikayesidir. Ev içlerinin, yeni apartman hayatının, Batılılaşan büyük ailelerin, Beyoğlu'na çıkıp alışveriş etmelerin, radyo dinlenen pazar öğleden sonralarının dikkat ve sevgiyle anlatıldığı bu panoramik roman Orhan Pamuk'a hak ettiği ünü getiren olgun bir ilk kitaptır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder