30 Haziran 2009 Salı

2009 YILININ İLK YARISINDA OKUDUĞUM KİTAPLAR

Gerçi sizler okuduğum tüm kitapları biliyorsunuz ama ben yine de toplu olarak göstermek istedim. İşte bu yılın ilk yarısında okuğum kitaplarım:


1-Güvercin-Patrick Süskind

2-Ekmekçi Kadın-Montepin

3-Son Ada-Zülfü Livaneli

4-Veronika Ölmek İstiyor-Paulo Coelho

5-Cumartesi-Ian McEwan

6-Kurşun Lezzeti-Selçuk Altun

7-Luisito-Susanna Tamaro

8-Geniş Zamanlar-Ayşe Kulin

9-Oblomov-Ivan Goncharov

10-Büyümenin Türkçe Tarihi-Murathan Mungan

11-Kırk Oda-Murathan Mungan

12-Makber-Cem Mumcu

13-Güneş İmparatorluğu-J.G.Ballard

14-Kuyucaklı Yusuf-sabahattin Ali

15-Can Kırıkları-Karin Karakaşlı

16-Evlerin Işıkları Bir Bir Yanarken-İclal Aydın

17-Benim Küçük Dostlarım-Halide Nusret Zorlutuna

18-Vakıf Kurulurken-Isaac Asimov

19-Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi-Scott F.Fitzgerald

20-Cemile-Cengiz Aytmatov

21-Bir Delinin Güncesi-Aslı Erdoğan

22-Yeni Dünya-Sabahattin Ali

23-Müsait Bir Yerde İnebilir Miyim?-Karin Karakaşlı

24-Teneke Trampet-Günter Grass

25-Sünger Avcısı-Panait Istrati

26-Küçüğe Bir Dondurma-Tuna Kiremitçi

27-Aşk-Elif Şafak

28-Çocukluğun Soğuk Geceleri-Tezer Özlü

29-Dert Yorumcusu-Jhumpa Lahin

30-Kırmızı Pelerinli Kent-Aslı Erdoğan

31-Parfümün Dansı-Tom Robbins

32-Aşk Boyu Yaşam-Celal Hafifbilek

33-Si Minör Ortaköy-Zihni Küçümen

34-Hep Yanımda Kal-Tugay Fişekçi

35-Sur Kenti Hikayeleri-Ali Ayçil

36-Aralık Roman-Gökçen Yılmaztürk

37-Kara Sohbet-Amelie Nothomb

38-Kıran Kırana-Amelie Nothomb

39-Sonsuz Aşk-Ian McEwan

40-Açlığım Biyografisi-Amelie Nothomb

41-Konuşan Kadın-Halil Gökhan

42-Uyuyan Adam-Geoerges Perec

43-Uzak Yıldız-Roberto Bolano

44-Karanlık Masumiyet-Sinan Tamer

45-Küçük Dünya-Emine Işınsu

46-Mucizevi Mandarin-Aslı Erdoğan

47-Sıcak Külleri Kaldı-Oya Baydar

48-Bir Yolculuk Ne Zaman Biter?-Aslı Erdoğan

49-Mösyö-Jean Philippe Toussaint

50-Özel İsimler Sözlüğü-Amelie Nothomb

51-Kabuk Adam-Aslı Erdoğan

52-Kameraya Gülümse-Amelie Nothomb

53-Erguvan Kapısı-Oya Baydar

54-Acımak-Reşat Nuri Güntekin

55-Anneannem-Fethiye Çetin

56-Doğu Yolculuğu-Hermann Hesse

57-Yolpalas Cinayeti-Halide Edib Adıvar

58-Oğullar ve Rencide Ruhlar-Alper Canıgüz
Bol kitaplı günler, keyifli okumalar dilerim :)

YÖK'te 'Yeter Sayı' Krizi...

YÖK üyesi Bülent Serim, yabancı dille öğretim yapılmasına ilişkin Resmi Gazetede yayımlanan yönetmeliğin kanunen yok hükmünde olduğunu söyledi.

YÖK'ün yeni yönetmeliğinde 'toplantı yeter sayısı' krizi çıktı. YÖK üyesi Bülent Serim, yabancı dille öğretim yapılmasına ilişkin Resmi Gazetede yayımlanan yönetmeliğin kanunen yok hükmünde olduğunu söyledi Yüksek Öğretim Kurumu'nda (YÖK) yönetmelik tartışması yaşanıyor. 'Yükseköğretim Kurumları Yabancı Dil Öğretimi ve Yabancı Dille Öğretim Yapılmasında Uyulacak Esaslara İlişkin Yönetmelik' değişikliği, önceki günkü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Ancak, YÖK üyesi Bülent Serim, açıklama yaparak, 'Bu Yönetmelik, toplantı yeter sayısı olmadan alındığı için 'yokluk'la malüldür' dedi. Serim, açıklamasında, YÖK'ün 11 Haziran 2009 günü yapılan toplantısında alınan yönetmelik değişikliği kararı sırasında, içeride sadece 12 YÖK üyesi bulunduğunu, YÖK Kanunu'nda toplantı yeter sayısının 14 olduğunu belirtti. TOPLANTIYI TERK ETTİLER Serim, toplantı sürerken, Prof. Dr. Engin Ataç, Prof. Dr. Mustafa İlhan, Prof. Dr. Fikret Şenses ve kendisinin, 'görülen gerek üzerine' toplantıyı terk ettiğini ifade ederek, 'Toplantının açılışında yetersayı olması, her kararda bu sayının esas alınmasını geçerli kılmaz. Hukuka uygun olan her karar alınırken toplantı yeter sayısının göz önünde bulundurulmasıdır. Nitekim Anayasa Mahkemesi'nin 367 kararı da bu görüşü desteklemektedir' dedi. Yeni yönetmeliğe göre, üniversitelerde dersler, senato kararı ve YÖK onayı alınarak, sadece belirli bir yabancı dille veya Türkçe ve belirli bir yabancı dille karma olarak verilebilecek. Derslerin Türkçe ve belirli bir yabancı dille karma olarak verildiği programlarda zorunlu ve seçmeli derslere ilişkin kredi saatlerinin asgari yüzde 30'luk kısmının bu yabancı dille verilmesi şartı aranacak.

Öğretmen Anneyi Evladı Yaktı...

Öğretmen olan annesini başını taşla ezerek öldürdü.

Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü'nü 2. sınıfta terk eden şizofreni hastası C.İ, emekli öğretmen olan annesini başını taşla ezerek öldürdü. Sonra cesedi evle birlikte ateşe verdi İzmir'in Menderes İlçesi'nde yaşayan 34 yaşındaki C.İ., önceki gece emekli sanat tarihi öğretmeni olan annesi Aysel İ. (62) ile tartışmaya başladı. Tartışmanın büyümesi üzerine evin bahçesine çıkan şirofreni hastası C.İ., elinde büyük bir taş parçasıyla geri dönüp annesine saldırdı. JANDARMA GÖZALTINA ALDI Taşla annesinin başını ezerek öldüren C.İ. cesetle birlikte evi de yaktı. Vatandaşların ihbarıyla olay yerine gelerek yangını söndüren iftfaiye ekipleri, talihsiz kadının cesedini buldu. Olayın ardından soruşturma başlatan jandarma, C.İ'yi gözaltına alıp Menderes İlçe Jandarma Komutanlığı'na götürdü. BABASINA DA SALDIRMIŞ Şizofreni hastası olduğuna dair raporu bulunan C.İ«nin, işlemlerinin ardından Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi'ne sevk edileceği bildirildi. C.İ'nin, aralarında sorun olan emekli öğretmen babası Hüseyin İ'yi de darp ettiği, babanın olay anında evde bulunmadığı öğrenildi. Genç adamın Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü'ndeki eğitimini 2. sınıfta bıraktığı belirtildi.

Dünyadaki En İyi 100 Üniversitenin Farkı...

Harvard, Yale, Cambridge, Oxford, California Institute of Technology, McGill, University of Chicago vb. üniversiteler, yıllardır dünyadaki en iyi 100 üniversite listesinde yer alıyor. Rıfat SARICAOĞLU / VATAN Dünyadaki en iyi 100 üniversitenin farkı Harvard, Yale, Cambridge, Oxford, California Institute of Technology, McGill, University of Chicago vb. üniversiteler, yıllardır dünyadaki en iyi 100 üniversite listesinde yer alıyor. Bunların diğerlerinden farkları nedir? Türkiye'de de merak edildiğini düşünerek bu sorunun cevabı üzerine kendime göre bir araştırma yaptım. Bu farkları direkt en yetkililerin ağzından aşağıda bulacaksınız... *** McGill Universitesi, Rektörü Heather Munroe-Blum. Üniversitelerinin 2000 yılından bu yana uluslararası eğitim camiasındaki en iyi 830 hocayı kendilerine çekmelerini sağlayan araştırma bütçelerinin önemini vurguluyor. Uluslararası işbirlikleri ve network sayesinde de yurt dışından, alanlarında en iyi öğrencileri çektiklerini belirtiyor. University of Chicago, Rektör Robert Zimmer. En önemli farklılıkları, her konuyu sorgulamaları.. - Aydınlık bir gelecek için muhakemenin riayetten üstün olduğunu, tartışmanın doğruyu ve yanlışı bulmada en büyük etken olduğunu, karmaşık problemlerin yoğun olarak ve değişik açılardan analiz edildiğini... - Kendi çevrelerine uygun ve katkıda bulunabilecek en özgün hoca ve öğrencileri seçtiklerini ve bu şekilde topluma sorgulama esasına göre katkıları olduğunu belirtiyor. Australian National University, Rektör Ian Chubb. Üniversitenin itibari öğrenci sayısı, binalarının ihtişamı, ama en çok eğitim kadrosunun kaliteli öğrenime katkısı ve eğitim kadrosunun entelektüel merakı. University College London, Rektör Malcolm Grant. Genel araştırmanın yanında hocalarının ve öğrencilerinin bulundukları topluma katkılarının etkisini vurguluyor. Son yıllarda ise araştırmalarını uluslararası boyuta taşıyıp “küresel” topluma katkılarından ötürü dünyadaki en iyi 10 üniversiteden birisi olduklarını ve üniversitelerin belirli konulara odaklananıp sonuçlar üretmesi gerektiğini belirtiyor. National University of Singapore, Rektör Tan Chorh Chuan. Asya'nın uluslararası nitelikteki üniversitesini oluşturduklarını, entelektüel ortamdan ilham aldıklarını ve altyapıyı öğrencilerinin yeteneklerini keşfetmeleri üzerine oluşturduklarını ama Asya'nın yerel kültürüne ve görüşlerine de sadık kaldıklarını dile getiriyor. University of Kyoto, Rektör Yardımcısı Toshio Yokoyama. Üniversitesini aykırılıktan beslenenen, kitaplardakinin dışında kendi dilini oluşturan bir yer diye tarif ediyor. Politikacı yetiştirmek yerine araştırma yapmanın daha doğru olduğunu belirtiyor, akademik özgürlüğün ve diyaloğun önemini vurguluyor. University of Pennsylvania, Rektör Amy Gutmann. 1 ABD Doları'nın üzerinde resmi ve adı bulunan üniversitenin kurucusu Benjamin Franklin'in takipçisi olarak ilkleri gerçekleştirmeleriyle övünüyor: İlk tıp fakültesi, ilk eğitim hastanesi, ilk işletme okulu (ünlü Wharton Business School) ve ilk bilgisayar. Başarılarının sırrının ise ayrımcı değil eşitlikten yana, yerel ve küresel etkileşime giren, demokrasiye saygılı, bilgiye dayalı ama aynı zamanda pratik uygulamaya yönelik yapıları olduğunu belirtiyor. *** Dikkat edilirse, belli başlı konulara odaklananlar, ilkleri yaratanlar, ülke ve dünyadan en iyi hocaları bünyelerine dahil edip yabancı öğrenci çekebilenler, araştırmaya önem veren, değişik uygulamaları deneyen, özgürlükçü, uluslararası ilişki ve işbirliğine açık olanlar ve her şekilde sorgulamacılığı tercih edenler başarılı olabiliyor. Türkiye'den de herhangi bir okul bu listeye dahil olacaksa devlet yönetimi ile birlikte bunun yolunu açabilecek olan yönetim şekli budur ve üniversite yönetimlerinin yapacakları da bunlardır demek gerekiyor.

29 Haziran 2009 Pazartesi

OĞULLAR VE RENCİDE RUHLAR

Sevgili Zeren sayesinde tanıdığım bir yazar ve kitabı. Tavsiyesi üzerine alıp kütüphaneme koyduğum ve sırasının gelmesini bekleyen bir kitaptı. Ve geçtiğimiz haftasonu bir kaçamak yapıp annemlerin yazlığına giderken yanıma aldığım, şöyle deniz kenarında güneşin altında yüzümde gülücüklerle okuduğum, şimdiye kadar okumadığım bir tür idi "Oğullar ve Rencide Ruhlar". Severim daha önce hiç tanımadığım bir yazarı tanımak, yazdığı kitabı okumak. Bilmediğim bir dünyaya girmek heyecanlandırı beni. Kitap, 5 yaşındaki afacanın gözünden anlatılıyor. Ama ne anlatım, az önce yazdığım gibi yüzünüzde hep bir gülümse ile kitabı bitiriveriyorsunuz. 5 yaşındaki bu bilmiş afacanla yolculuğa çıkmak beni çok memnun etti. Yazarın diğer kitaplarıyla devam edeceğim bu yeni dünyaya girmeye. Zekice yazılmış, tam tatilde okunacak, sizi yormayan bu kitabı ben çok sevdim. Sizlere de tavsiye ederim.
Kitabın Arkasındaki Not:
"Beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürüme başlar. Ben Alper Kamu, birkaç ay önce beş yaşına bastım. Doğum günüm yaklaşırken vaktimin büyük kısmını pencerenin önünde, dışardaki insanları izleyerek geçiriyordum. Hızlanarak, yavaşlayarak, türlü sesler çıkararak ve bir yerlere bakarak yaşayıp gidiyorlardı. Bir gün onlardan biri haline geleceğimi düşünmek beni hasta ediyordu. Ne yazık ki bundan kaçış yoktu. Zaman acımasızdı ve ben hızla yaşıyordum. Hayatımdaki tek iyi şey artık anaokuluna gitmek zorunda olmayışımdı. Zarardan kar. Uzun süre annem ile babama anaokulunun bana göre bir yer olmadığını anlatmaya çalışmıştım aslında. Bütün rasyonel dayanaklarıyla. Hiçbir işe yaramamıştı maalesef. İlla ki uykumda kan ter içinde tepinmek, servis minibüsü kapıya geldiğinde küçük çaplı bir sinir krizi geçirmek gibi yöntemlere başvurmam gerecekti derdimi anlamaları için. Kepazelik. İnsanı kendinden utandırıyorlardı."

Alper Canıgüz, Tatlı Rüyalar'dan bilinen sürükleyici diliyle, 5 yaşındaki bir çocuğun içine düştüğü bir hikayeyi anlatıyor. Yaşının avantajıyla her yere girip çıkan, hem filozof, hem fırlama bir oğlan... Hikayeyi ve "karakteri" çevreleyen semt hayatı ve mahalle atmosferi de, bizzat karakter kazanıyor, anlatıda...Polisiye, fantastik ve mizahi edebiyatın tadlarını ustaca kaynaştıran, olağanüstü özgün, çok iddialı bir kitap.
Kitabın Adı: Oğullar ve Rencide Ruhlar
Yazar: Alper Canıgüz
Yayınevi: İletişim Yayınları
Sayfa Sayısı: 204

Açık Öğretim Kayıtları Sürüyor

Açık öğretim lise ve ilköğretim okullarına kayıtların devam ettiği bildirildi.

Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü yetkilileri, açık öğretim okulu yeni kayıtlarının 10 Temmuz 2009 günü sona ereceğini belirtiler. Yetkililer yeni kayıtların yanı sıra halen okumakta olan açık ilköğretim öğrencilerinin kayıt yenileme çalışmalarının 1-31 Ekim tarihleri arasında yapılacağını belirterek, "Açık öğretim lise sınav sonuçları açıklandı ve sınav sonuçları internetten öğrenebilecekler. Mezun olamayan öğrencilerin 12-30 Ekim tarihleri arasında kayıt yenilemelerini yaptırmaları gerekiyor. Açık öğretim bölümlerine kayıt yaptırmak isteyenlerin bankaya para yatırarak, nüfus cüzdanlarıyla birlikte müdürlüklere başvurmaları gerekiyor" dediler

Okul Kayıtları Bugün Belli Oluyor

Yeni eğitim-öğretim yılı öncesi 1 Haziran'da başlayan kayıt işlemleri tamamlandı.

Yeni eğitim-öğretim yılı öncesi 1 Haziran'da başlayan kayıt işlemleri tamamlandı. Sistem tarafından otomatik yapılan kayıtlara göre ilköğretim 1. sınıf öğrencileri, coğrafi yerleştirme planı çerçevesinde evlerine en yakın okullara gidecek. Veliler form doldurma, okula başvurma, ön kayıt işlemleri yapmadan çocuklarının okullarını Milli Eğitim Bakanlığı'nın internet sitesinden öğrenebilecek. Her yıl kayıt döneminde tartışma konusu olan kayıt ücreti de istenmeyecek. Kayseri Milli Eğitim Müdürü Erdoğan Ayata, "2009-2010 eğitim-öğretim yılı öncesi kayıtlardan kesinlikle ücret alınmayacak. Gönüllü bağışta bulunanların ücretleri dahi kabul edilmeyecek. İhtiyaçlar için okul-aile birlikleri harekete geçmeli." dedi.

27 Haziran 2009 Cumartesi

A - Z Kitaplar serisi Yabancı yazarlar (E)


-E-
E.T.A. Hoffmann - Uğursuz Miras.doc
E.T.A. Hoffmann - Uğursuz Miras.pdf
Edgar Allan Poe - Bir Mumya ile Küçük Bir Hasbıhal.lit
Edgar Allan Poe - Bir Mumya İle Küçük Bir Hasbihal.pdf
Edgar Allan Poe - Bir Mumya ile Küçük Bir Hasbıhal.rtf
Edgar Allan Poe - Bir Mumya ile Küçük Bir Hasbıhal.txt
Edgar Allen Poe - Butun Hikayeleri.pdf
Eduard Mörike - Stuttgart Cücesi.txt
Edward Weisband - İkinci Dünya Savaşında İnönü'nün Dış Politikası.txt
Eleanor H. Porter - Pollyanna.lit
Eleanor H. Porter - Pollyanna.pdf
Eleanor H. Porter - Pollyanna.txt
Emil Petaja - Alfa Cellatları.pdf
Emil Petaja - Alfa Cellatlari.txt
Emile Zola - Angelique'in Hülyası.pdf
Emile Zola - Angelique'in Hülyası.txt
Emile Zola - Apartman 1.pdf
Emile Zola - Apartman 1.txt
Emile Zola - Apartman 2.pdf
Emile Zola - Apartman 2.txt
Emile Zola - Apartman 3.pdf
Emile Zola - Apartman 3.txt
Emile Zola - Apartman.doc
Emile Zola - Apartman.pdf
Emile Zola - Germinal.doc
Emile Zola - Nana.lit
Emile Zola - Nana.rtf
Emile Zola - Nana.txt
Emily Bronte - Uğultulu Tepeler.lit
Erich Fromm - Özgürlükten Kaçış.doc
Erich Von Daniken - Tanrıların Arabaları.doc
Erich Von Daniken - Tohum ve Evren.pdf
Erich Von Danikent - Tanrıların Arabaları.rtf
Ernest Hemingway - Çanlar Kimin İçin Çalıyor.doc
Ernest Hemingway - Günün Tek Işığında Gerçek.doc
Ernest Hemingway - İşgal İstanbul'u.lit
Ernest Hemingway - Silahlara Veda.doc
Ernest Hemingway - Yaşlı Adam Ve Deniz Ve Seçilmiş Hikayeler.doc

linkler: 17525 KB
http://rapidshare.com/files/222065665/Y_E_krm.rar

A - Z Kitaplar serisi Yabancı yazarlar (E)


-E-
E.T.A. Hoffmann - Uğursuz Miras.doc
E.T.A. Hoffmann - Uğursuz Miras.pdf
Edgar Allan Poe - Bir Mumya ile Küçük Bir Hasbıhal.lit
Edgar Allan Poe - Bir Mumya İle Küçük Bir Hasbihal.pdf
Edgar Allan Poe - Bir Mumya ile Küçük Bir Hasbıhal.rtf
Edgar Allan Poe - Bir Mumya ile Küçük Bir Hasbıhal.txt
Edgar Allen Poe - Butun Hikayeleri.pdf
Eduard Mörike - Stuttgart Cücesi.txt
Edward Weisband - İkinci Dünya Savaşında İnönü'nün Dış Politikası.txt
Eleanor H. Porter - Pollyanna.lit
Eleanor H. Porter - Pollyanna.pdf
Eleanor H. Porter - Pollyanna.txt
Emil Petaja - Alfa Cellatları.pdf
Emil Petaja - Alfa Cellatlari.txt
Emile Zola - Angelique'in Hülyası.pdf
Emile Zola - Angelique'in Hülyası.txt
Emile Zola - Apartman 1.pdf
Emile Zola - Apartman 1.txt
Emile Zola - Apartman 2.pdf
Emile Zola - Apartman 2.txt
Emile Zola - Apartman 3.pdf
Emile Zola - Apartman 3.txt
Emile Zola - Apartman.doc
Emile Zola - Apartman.pdf
Emile Zola - Germinal.doc
Emile Zola - Nana.lit
Emile Zola - Nana.rtf
Emile Zola - Nana.txt
Emily Bronte - Uğultulu Tepeler.lit
Erich Fromm - Özgürlükten Kaçış.doc
Erich Von Daniken - Tanrıların Arabaları.doc
Erich Von Daniken - Tohum ve Evren.pdf
Erich Von Danikent - Tanrıların Arabaları.rtf
Ernest Hemingway - Çanlar Kimin İçin Çalıyor.doc
Ernest Hemingway - Günün Tek Işığında Gerçek.doc
Ernest Hemingway - İşgal İstanbul'u.lit
Ernest Hemingway - Silahlara Veda.doc
Ernest Hemingway - Yaşlı Adam Ve Deniz Ve Seçilmiş Hikayeler.doc

linkler: 17525 KB
http://rapidshare.com/files/222065665/Y_E_krm.rar

26 Haziran 2009 Cuma

Dershane Kayıtları Hızlandı

SBS ve ÖSS sınavının ardından, dershanelere kayıtlar hız kazandı.

Küresel ekonomik krizin etkilerinin hissedilmediği belirtilen dershanelerde, gelecek sezon yaklaşık 1 milyon 200 bin öğrencinin kayıt yaptırması beklenirken, öğrenci başına sezonluk ücretler 15 bin TL'ye kadar çıkabiliyor. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, SBS ve ÖSS sınavının ardından, dershanelere kayıtlar hız kazandı. Öğrenciler iyi bir kurumda eğitim almayı planlarken, birçok dershane, düzenlediği kampanyalarla daha fazla öğrenci kaydetmenin telaşını yaşıyor. Bu süreçte asıl zorlananları ise veliler. Çocuğunun en iyi eğitimi almasını isteyen veliler, bütçelerine uygun en iyi dershaneyi seçmeye çalışıyor. Dershane fiyatları 15 bin TL'ye kadar ulaşınca dar ve orta gelirli aileler, daha düşük ücretli eğitim kurumlarını tercih ediyor. Kayıtların hızlandığı bu dönemde dershanelerde öğrenci başına alınan ücretler bin 500 liradan başlıyor. Orta kalitede bir dershane öğrenci başına 3-6 bin TL alırken, 16 kişinin altındaki sınıflarda eğitim veren yerlerde ise ücretler 15 bin TL'ye kadar ulaşabiliyor. Dershanede fiyatlar, verilen eğitimin kalitesine, sınıflardaki öğrenci sayısına, öğretmenlerin tecrübesine ve eğitim gören öğrencilerin üniversitelere yerleşme oranına göre değişiyor. Bazı büyük şehirlerde tek ve ikili eğitim veren dershanelerde ücretler 15 bin TL'nin de oldukça üzerine çıkabiliyor. Özel Dershaneler Birliği Derneği (ÖZDEBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Köprülü, liselerin 4 yıla çıkarılması nedeniyle geçen eğitim döneminde fazla mezun olmadığını belirterek, önümüzdeki dönem mezun sayısının artacağını bildirdi. -DERSHANE FİYATLARI AYNI KALDI- Bu yıl yaklaşık 1 milyon 200 bin öğrencinin dershanelere kayıt yaptırmasını beklediklerini vurgulayan Köprülü, şunları söyledi: ''Mezun sayısındaki artışın dershanelere olumlu yansıması olabilir. Şu ana kadar ekonomik krizin olumsuz yansımalarını görmedik. Yeni kayıt döneminde de ekonomik krizin dershaneleri etkileyeceğini düşünmüyorum. Çocukların geleceği söz konusu olunca kriz falan dinlenmiyor. Aileler, ne kadar sıkıntı içinde de olsa çocuklarının en iyi eğitimi almasına çalışıyor. Ücretlerde bir artış yaşanmadı. Öğrenci başına sezonluk ücretler bin 500 TL'den başlıyor, kaliteye göre artabiliyor.'' Köprülü, velilerin kayıt yaptırırken kaçak bürolara dikkat etmesi gerektiğini belirterek, ''Kayıt yaptıracakları yerleri Milli Eğitim Bakanlığından mutlaka kontrol etsinler. Bakanlıktan izinli olan kurumlara kayıt yaptırsınlar. Aksi halde boşa para harcamanın dışında çocuğun 1 yılı heba edilebilir'' dedi.

52 Öğrenci Tam puan Aldı

İstanbul, İzmir ve Tarsus’taki 14 özel yabancı okula girmek için sınava katılan 18 bin 55 adayın 52’si, 100 soruya da doğru yanıt vererek tam puan aldı

Özel Yabancı Ortaöğretim Okullarına Giriş Sınavı sonuçları dün açıklandı. Sınavda 52 öğrenci, soruların 100'üne de doğru yanıt vererek tam puan aldı. Sınav Yürütme Başkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, İstanbul, İzmir ve Tarsus'taki 14 özel yabancı okula girmek için başvuruda bulunan 18 bin 512 adaydan 18 bin 55'inin 31 Mayıs'ta yapılan Özel Yabancı Okullar Sınavı'na katıldığı hatırlatıldı. Sonuçlar internette Sınav sorularının yüzde 90'ının Türkçe, matematik, fen ve teknoloji, sosyal bilgiler derslerini içerdiği, soruların yüzde 70'inin 8., yüzde 30'unun ise 7. sınıfların öğretim programlarını kapsadığı bilgisine yer verilen açıklamada, sınav sorularının yüzde 10'luk diliminin ise dil öğrenme yeteneğini ölçen sorulardan oluştuğu kaydedildi. 18 bin 512 adaydan 457'sinin çeşitli nedenlerle sınava giremediğinin belirtildiği açıklamada, özel yabancı okullar için başvuran adayların sınav sonuçlarının binlik sisteme göre Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü'nce hesaplandığı açıklandı. Açıklamada, adayların sınav sonuçlarını bakanlığın “www.meb.gov.tr” adresinden kimlik numaralarıyla öğrenebileceği, zira adaylara sınav sonuç belgesinin gönderilmeyeceği belirtildi. Özel okullara girmek isteyen öğrencilerin 26 Haziran-15 Temmuz tarihleri arasında “www.meb.gov.tr” adresinden tercih işlemlerini gerçekleştireceğinin kaydedildiği açıklamada, adayların en fazla 8 tercihte bulunabileceği ifade edildi. Açıklamada şunlara yer verildi: “Asil ve yedek listelerin ilanı 24 Temmuz'da bakanlıkça yapılacaktır. Sınava giren 18 bin 55 öğrenciden 1667 öğrencimiz bir özel okulumuza asil olarak yerleştirilecektir. Özel okullarımıza kayıtlar ise asil liste kayıtları 3, 4 ve 5 Ağustos, yedek liste kayıtları 6 ve 10 Ağustos arasında, ön kayıtlar ise 12 ve 20 Ağustos tarihlerinde yapılacaktır. 2009 Özel Yabancı Ortaöğretim Kurumlarına Giriş Sınavı'nda tüm soruları doğru yapan adaylarımızın sayısı 37'si özel okullardan, 15 ise resmi okullarımızdan olmak üzere 52'dir. Bu öğrencilerimiz net 100 soru yaparak bin puan almışlardır.” İstanbul'dan 29 birinci Açıklamada, birincilerin illere göre dağılımının İstanbul'dan 29, İzmir ve Adana'dan 3'er, Aydın ve Denizli'den 2'şer, Ankara, Balıkesir, Bursa, Konya, Muğla, Samsun, Isparta, Kocaeli, Kırşehir, Kastamonu, Kırıkkale, Diyarbakır ve Afyonkarahisar'dan da birer olduğu ifade edildi. Bir okuldan 7 birinci İstanbul'dan çıkan 29 birincinin 7'si Bilfen Okulları öğrencisi. Bilfen öğrencisi Şafak Erener, Aslı Ceren Çınar, Timuçin Etkin, Bala Sevde Tabak, Şeyma Güneş, Şahap Emre Aydemir ve Ayça Şenol bir toplantıyla basına tanıtıldı. Öğrencilerden Şeyma Güneş, “Dershaneye gitmeden hazırlandım. Düzenli çalışarak bu sonuca ulaştım. Sinemaya da gittim, arkadaşlarımla da görüştüm” dedi. Şafak Erener de “Aileler kendi hırslarını çocuklarına yansıtmasınlar. Bunu bir ekip işi olarak görsünler. Bir de sosyal aktiviteleri kısıtlamasınlar. Ben iki spor dalında lisanslı sporcuyum” diye konuştu

YOLPALAS CİNAYETİ

Handan, Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye, Sinekli Bakkal gibi çok ünlü olan romanları bulunan yazar Halide Edip Adıvar'ın eğlenerek yazdığı "Yolpalas Cinayeti" ni 1936 yılında Paris'te yazmıştır. Babası memur olan Sacide kıt kanaat geçinen bir aile kızıdır. Bir gün babasında gizli sokağa gezmeye gitmiştir ve o sırada Murat isimli zengin bir adamla karşılaşır. Birbirlerine aşık olup evlenirler. Fakat Sacide evlendikten sonra çok değişmiştir, büyüdüğü semti ve çevreyi çok aşağılar. Yolpalas semtinde bir apartmanda yaşayan Sacide ve Murat çiftinin Bülent adındaki sakat çocukları dünyaya gelir. Bülent'e Akkız lakaplı öksüz bir kız bakmaktadır. Bir de kötü kalpli bir şoförleri Mükerrem vardır bu Sallabaş ailesinin. Bir gün bu apartmanda bir cinayet işlenir, Akkız şoför Mükerrem'i öldürür. Yazar Halide Edib Adıvar'ın en az diğer romanları kadar güzel ve akıcı olan bu polisiye romanınından ben çok etkilendim. Çok kısa olan bu romandan sizlerinde etkileneceğinizi düşünüp sizlere de tavsiye ediyorum.
Kitabın Arkasındaki Not:
Halide Edib Adıvar'ın 1936 yılında Paris'te kaleme aldığı bir cinayet romanı, Yolpalas Cinayeti. Bu kısa roman, Adıvar'ın güçlü anlatımını göstermesi bakımından son derece değerli. Kitap, 1900'lerin başında Şişli'de bir konakta işlenen bir cinayetin görüldüğü dava ile başlıyor ve o yılların İstanbul'una dair gözlemler eşliğinde anlatılıyor. Dönemin İstanbul'unu, kentte yaşayan aydınların Türkiye'ye ve Avrupa'ya bakışlarını, yeni yeni bilincine varılan sınıf çatışmalarını gözler önüne seriyor.
Duygusallıkla yaklaştığımız romanlar vardır; Yolpalas Cinayeti benim için onlardan biri. Halide Edib Adıvar'ın en güçlü eserlerinden mi? Sinekli Bakkal kadar ünlü, Kalb Ağrısı kadar ince ve duyarlı, Handan kadar çarpıcı mı? Bunları bilemem. Ama Yolpalas Cinayeti'nin derin etkisi altında kaldığımı, yıllar yılı ondan izdüşümlerle yaşadığımı mutlaka söylemeliyim.
Selim İLERİ
Kitabın Adı: Yolpalas Cinayeti
Yazar: Halide Edib Adıvar
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 79

25 Haziran 2009 Perşembe

Yabancı Okullar Sınavı Sonuçları;

Özel Yabancı Ortaöğretim Okullarına Giriş Sınavı sonuçları açıklandı.

Sınavda 52 öğrenci, soruların 100'üne de doğru cevap vererek tam puan aldı. Sınav Yürütme Başkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, İstanbul, İzmir ve Tarsus'taki 14 özel yabancı okula girmek için başvuruda bulunan 18 bin 512 adaydan, 18 bin 55'inin 31 Mayısta yapılan Özel Yabancı Okullar Sınavı'na katıldığı hatırlatıldı. Sınav sorularının yüzde 90'ının Türkçe, matematik, fen ve teknoloji ve sosyal bilgiler derslerini içerdiği, soruların yüzde 70'inin 8'inci, yüzde 30'unun ise 7. sınıfların öğretim programlarını kapsadığı bilgisine yer verilen açıklamada, sınav sorularının yüzde 10'luk diliminin ise dil öğrenme yeteneğini ölçen sorulardan oluştuğu kaydedildi. 18 bin 512 adaydan 457'sinin çeşitli nedenlerle sınava giremediği belirtilen açıklamada, özel yabancı okullar için başvuran adayların sınav sonuçlarının binlik sisteme göre Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü'nce hesaplandığı, adayların sınav sonuçlarını bakanlığın "www.meb.gov.tr" adresinden kimlik numaralarıyla bugünden itibaren öğrenebileceği, zira adaylara sınav sonuç belgesinin gönderilmeyeceği bildirildi. Özel okullara girmek isteyen öğrencilerin 26 Haziran–15 Temmuz tarihleri arasında "www.meb.gov.tr" adresinden tercih işlemlerini gerçekleştireceği kaydedilen açıklamada, adayların en fazla 8 tercihte bulunabileceği ifade edildi. 52 BİRİNCİDEN 15'İ RESMİ OKULDAN Açıklamada, şunlara yer verildi: "Asil ve yedek listelerin ilanı 24 Temmuzda bakanlıkça yapılacaktır. Sınava giren 18 bin 55 öğrenciden 1667 öğrencimiz bir özel okulumuza asil olarak yerleştirilecektir. Özel okullarımıza kayıtlar ise asil liste kayıtları 3, 4 ve 5 Ağustos, yedek liste kayıtları 6 ve 10 Ağustos arasında, ön kayıtlar ise 12 ve 20 Ağustos tarihlerinde yapılacaktır. 2009 Özel Yabancı Ortaöğretim Kurumlarına Giriş Sınavı'nda tüm soruları doğru yapan adaylarımızın sayısı 37'si özel okullardan, 15 ise resmi okullarımızdan olmak üzere 52'dir. Bu öğrencilerimiz net 100 soru yaparak 1000 puan almışlardır." Açıklamaya göre, İstanbul'dan 29, İzmir ve Adana'dan 3'er, Aydın ve Denizli'den 2'şer, Ankara, Balıkesir, Bursa, Konya, Muğla, Samsun, Isparta, Kocaeli, Kırşehir, Kastamonu, Kırıkkale, Diyarbakır ve Afyonkarahisar'dan da 1'er birinci çıktı.

Haydi Çocuklar Ana Sınıfına!

Milli Eğitim Bakanlığı'nın düşündüğü okulöncesi eğitim, 2013-2014 eğitim öğretim yılında tüm Türkiye'de uygulanacak.

Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB), önümüzdeki dönemde 32 ilde başlatmayı düşündüğü okulöncesi eğitim, 2013-2014 eğitim öğretim yılında tüm Türkiye'de uygulanacak. MEB, okulöncesinde 5 yaş (60-72 ay) grubunun zorunlu eğitime dahil edilmesine ilişkin projesini beş yılda tamamlayacak. Bu çerçevede hazırlanan takvime göre ilk aşamada okulöncesi eğitimde okullaşma oranı yüzde 50'nin üzerinde olan 32 ilde gelecek yıldan itibaren 'zorunlu eğitim' uygulaması başlayacak. Proje 2010-2011 eğitim yılında Mersin, Antalya, Balıkesir, Aydın, Elazığ, Manisa, Niğde, Osmaniye, Sakarya, Kocaeli, Denizli, Afyonkarahisar ve Yozgat'ta uygulanacak. 2011-2012 öğretim döneminde de Iğdır, Erzincan, Tekirdağ, Malatya, Aksaray, Siirt, Tokat, İzmir, Zonguldak, Kayseri, Kastamonu ve Ankara'da hayata geçirilecek. 2012-2013 sezonunda da Hatay, Çorum, Bursa, Bitlis, Sivas, Muş, Bingöl, Konya, Adıyaman, Batman, Ordu, Diyarbakır, Adana, Kahramanmaraş'ta tatbik edilecek. Son olarak da 2013-2014 eğitim-öğretim yılında Şırnak, Kars, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, Mardin, Van, Şanlıurfa, Hakkari ve Ağrı programa dahil edilecek. Bu illerdeki derslik, öğretmen, donatım ve materyal ihtiyacı eğitim-öğretim yılı başlamadan da ayrıca değerlendirilecek. Değerlendirme sonucunda gerekirse bazı iller daha önce, bazıları da daha sonraki eğitim-öğretim dönemlerinde zorunlu eğitim kapsamına alınabilecek. Okulöncesi eğitimin zorunlu olması öğretmen ihtiyacını da artıracağı için bu doğrultuda istihdam sağlanacak. 5 yaş grubunun okullaşma oranı yüzde 51 Milli Eğitim Bakanlığı'nın verilerine göre Türkiye'de bin 136 anaokulu var. İlköğretim okullarının bünyesinde de toplam 39 bin 481 ana sınıfı bulunuyor. Türkiye'de 4-5 yaş (48-72 ay) grubu arasında toplam 761 bin 350 çocuk öğrenim görüyor. Bu yaştakilerin nüfusu 2 milyon 340 bin 43 çocuktan oluşuyor. Nüfus içindeki çocukların ancak yüzde 33'ü okulöncesi eğitimden yararlanıyor. Ana okulundan faydalanan 5 yaş grubu (60-72 ay) çocuk sayısı 591 bin 122 iken çağ nüfusu 1 milyon 162 bin 951 olarak saptandı. 5 yaş grubunun okullaşma oranı da yüzde 51 olarak belirlendi. Bakanlık, gelecek dönem okulöncesinin zorunlu olduğu 32 ili ise söyle sıraladı: Amasya, Nevşehir, Çanakkale, Bilecik, Edirne, Karabük, Ardahan, Gümüşhane, Trabzon, Yalova, Karaman, Tunceli, Kilis, Bolu, Kırıkkale, Bayburt, Burdur, Kırklareli, Muğla, Düzce, Bartın, Artvin, Çankırı, Kütahya, Rize, Isparta, Kırşehir, Giresun, Uşak, Eskişehir, Sinop ve Samsun

Yılın Kaliteli Okulu

2008-2009 eğitim-öğretim yılında yapılan "Yılın Kaliteli Okulu" değerlendirmesinde, Tekirdağ Anadolu Lisesi Türkiye genelinde birinciliği elde etti.

Milli Eğitim Bakanlığının Toplam Kalite Yönetimi sürecinde 2008-2009 eğitim-öğretim yılında yapılan "Yılın Kaliteli Okulu" değerlendirmesinde, Tekirdağ Anadolu Lisesi Türkiye genelinde birinciliği elde etti. İl Milli Eğitim Müdürü Üner Dilek, yaptığı açıklamada, Anadolu lisesinin başarısının gurur kaynağı olduğunu, bu başarının bütün okullara örnek olmasını istediğini söyledi. Dilek, ayrıca Tekirdağ Anadolu Lisesinin "Üniversite ve Meslek Tanıtım Günü" projesiyle Ankara Başkent Öğretmenevi'nde düzenlenen 5. Paylaşım Toplantısı ve Ödül Töreni'nde "Yılın Kaliteli Ekibi" kategorisinde ilk 8'e girerek teşvik ödülü aldığını kaydetti. Tekirdağ Anadolu Lisesinin "Yılın Kaliteli Ekibi" ve "Yılın Kaliteli Okulu" dallarında Türkiye genelinde ilk 8'e giren tek okul olduğu bildirildi.

24 Haziran 2009 Çarşamba

M.E.B'den İki Önemli Haber

Milli Eğitim Bakani Nimet Çubukçu sözleşmeli öğretmenlere yönelik iki önemli karar aldıklarını söyledi.

Türkiye Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun kendilerine bundan sonra artık sözleşmeli öğretmen alınmayacağını, mevcut sözleşmeli öğretmenlerin tamamının kadroya geçirileceğini söylediğini bildirdi. Koncuk ve beraberindeki sendika yöneticileri, Milli Eğitim Bakanı Çubukçu'yu makamında ziyaret ederek, eğitim sistemindeki sorunların, çözüm önerilerinin ve isteklerin dile getirildiği bir rapor sundu. Ziyaretin ardından gazetecilere açıklama yapan Koncuk, Çubukçu'nun bundan böyle sözleşmeli öğretmen alınmayacağını kendilerine ifade ettiğini belirtti. İsmail Koncuk, şunları kaydetti: ''Sayın Bakan, bundan sonraki süreçte sözleşmeli öğretmen ataması yapılmayacağını, bütün öğretmenlerin kadrolu olarak istihdam edileceğini söyledi. Sayın Bakan, sözleşmeli öğretmenlerin hepsinin kadroya geçirileceğini ifade etti. Mevcut durumda 50 bin sözleşmeli öğretmen var. Sözleşmeli öğretmenlerin tamamı zaman içinde kadroya geçirilecek.'' Koncuk, bundan böyle öğretmenlerin kadrolu istihdam edilecek olmasının çok sevindirici olduğunu dile getirdi ve Milli Eğitim Bakanlığının 150 bin öğretmen ihtiyacı bulunduğunu, yaklaşık 220 bin öğretmen adayının da atama beklediğini ve Ağustos ayında en az 50 bin öğretmen atanmasını istediklerini ifade etti.

ÖSS'de Soru Polemiği Devam Ediyor

Son kez yapılan tek aşamalı ÖSS'de hatalı soruların çıkması gençlerin tepkisine neden oldu.

Said GÜRSOY / SABAH
ÖSS'de soru polemiği devam ediyor Son kez yapılan tek aşamalı ÖSS'de hatalı soruların çıkması gençlerin tepkisine neden oldu. Binde bir puanın dahi çok önemli olduğu böyle bir sınavda, gençler zamana karşı yarışıyor. Öğrenci bir soruya takılıp kaldığında, bu doğru yapabileceği birkaç soruya eşit olabilir. Hatalı sorular için en az 5- 10 dakika harcayabilir. Sonuca ulaşamadığında da, zaman ve motivasyon kaybetmiş olur. Bir soruyla yaklaşık 2 bin kişinin önüne geçebilir veya gerisinde kalabilir. Tamam, sorular gizlilik içinde hazırlanıyor. Çok gizlilik içinde yürütülen böyle bir işte, bilimsel denetimde de seyrek de olsa hatalar yaşanabiliyor. Buraya kadar her şey tamam da, bunun cezasını gençler mi çekecek? Hatalı sorular iddiası Son günlerde gençlerden birçok sınav sorusuyla ilgili itirazlar aldım. Hatalı sorulardan dolayı ÖSYM'ye olan güvenlerinin sarsıldığını gördüm. Yine hatalı sorular yüzünden kaybettikleri zamanın yetkililerden sorulmasını istiyorlar. Bana göre son derece haklılar. Zaten gençlerimiz gelecek kaygısını yoğun olarak yaşıyor. Bir de hayatlarını etkileyecek böyle bir sınavda yapılan hatalar veya yanlışlar, onların ülke eğitimine olan güvenlerini azaltıyor. Geçtiğimiz hafta uzmanlar, ÖSS'de hatalı fizik soruları olduğunu ileri sürerek, bu soruların öğrencilerin sınav başarısını olumsuz etkilediğini, soruları ÖSYM'nin incelemesi gerektiğini belirttiler. Konu Meclis'e taşındı MHP Muğla Milletvekili Metin Ergun, ÖSS'deki "Hatalı ve yanlış soru iddiaları" nı TBMM gündemine taşıdı. Ergün, Milli Eğitim Bakanı tarafından cevaplanması istemiyle TBMM Başkanlığı'na sunduğu soru önergesinde, her yıl bazı sorularda yanlışlık yapıldığını kaydetti. Akademisyenlerin oluşturduğu kurul tarafından hazırlanan soruların bilgisayar ortamında otomatik olarak seçildiğini ifade eden Ergün, "Kurulun hazırladığı sorular tekrar gözden geçirilmeden sınav soruları içine dâhil mi ediliyor? Her yıl tekrar eden ve öğrenci başarısını olumsuz etkileyen bu sorunla ilgili bir an evvel gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiği yerde, sistemin işleyişi aynen devam mı ettiriliyor? Bu sorunun çözümüne yönelik, yapılmasını öngördüğünüz bir çalışma var mı? Nasıl bir önlem almayı düşünüyorsunuz?" sorularını yöneltti. Bu sırada ÖSYM bir açıklama yaptı. Açıklamada; bazı soruların müfredat dışından sorulduğu iddiası olduğunu, ancak kesinlikle böyle soru sorulmadığı yer aldı. Hatalı sorularla ilgili de önümüzdeki günlerde kamuoyunun bilgilendirileceği belirtildi. Şayet sorular iptal edilirse, ÖSYM bunların neden, niçin ve nasılını açıklamak zorunda. Kısacası, o beğenmediğimiz dershanelerin deneme sınavlarında böyle hatalar olduğunda, bölüm başkanının gözyaşına bakmadan görevine son verilir. Şayet hatalı soru varsa, YÖK ne yapacak bunu hep birlikte göreceğiz. Ayrıca doğru dürüst bir sınav bile yapamadıkları için, değerli yöneticilerin, gençlerden özür dilemeleri gerekmiyor mu?

Okul Öncesine Zorunlu Eğitim Takvimi

Milli Eğitim Bakanlığı(MEB), gelecek eğitim öğretim yılında 32 ilde planladığı "zorunlu" okul öncesi eğitimi,başlatılacak.

Milli Eğitim Bakanlığı(MEB), gelecek eğitim öğretim yılında 32 ilde başlatılmasını planladığı "zorunlu" okul öncesi eğitimi, 2013-2014 eğitim öğretim yılında tüm Türkiye'de yaygınlaştıracak. MEB'nın, okul öncesinde, 5 yaş (60-72 ay) grubunun zorunlu eğitime dahil edilmesine ilişkin projeyi 5 yılda tamamlamayı planladığı öğrenildi. Bu çerçevede hazırlanan takvime göre, ilk aşamada okul öncesi eğitimde okullaşma oranı yüzde 50'nin üzerinde olan 32 ilde gelecek yıldan itibaren "zorunlu eğitim" uygulaması başlayacak. Yeni eğitim-öğretim yılında Amasya, Nevşehir, Çanakkale, Bilecik, Edirne, Karabük, Ardahan, Gümüşhane, Trabzon, Yalova, Karaman, Tunceli, Kilis, Bolu, Kırıkkale, Bayburt, Burdur, Kırklareli, Muğla, Düzce, Bartın, Artvin, Çankırı, Kütahya, Rize, Isparta, Kırşehir, Giresun, Uşak, Eskişehir, Sinop ve Samsun'da okul öncesi eğitim zorunlu olacak. Projeye, 2010-2011 eğitim öğretim yılında Mersin, Antalya, Balıkesir, Aydın, Elazığ, Manisa, Niğde, Osmaniye, Sakarya, Kocaeli, Denizli, Afyonkarahisar, Yozgat; 2011-2012 eğitim öğretim yılında Iğdır, Erzincan, Tekirdağ, Malatya, Aksaray, Siirt, Tokat, İzmir, Zonguldak, Kayseri, Kastamonu, Ankara; 2012, 2013 eğitim-öğretim yılında Hatay, Çorum, Bursa, Bitlis, Sivas, Muş, Bingöl, Konya, Adıyaman, Batman, Ordu, Diyarbakır, Adana, Kahramanmaraş; 2013-2014 eğitim-öğretim yılında Şırnak, Kars, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, Mardin, Van, Şanlıurfa, Hakkari ve Ağrı dahil edilmesi öngörülüyor. Bu illerdeki derslik, öğretmen, donatım ve materyal ihtiyacı eğitim-öğretim yılı başlamadan değerlendirilecek. Değerlendirme sonucunda gerekirse bazı iller daha önce, bazıları da daha sonraki eğitim-öğretim dönemlerinde zorunlu eğitim kapsamına alınabilecek. Okul öncesi eğitimin zorunlu olması öğretmen ihtiyacını da artacağı için bu doğrultuda istihdam sağlanacak.

DOĞU YOLCULUĞU


1877 yılında Almanya'da dünyaya gelen yazar 1962 yılında İsviçre'de gözlerini bir daha açmamak üzere kapatır. Doğu felsefesine düşkün olan yazarın amacı, insanın özünü bulmasını, içine yaptığı yolculukların ne kadar önemli olduğunu savunur kitaplarında. Kesinlikle savaş karşıtı, herşeyin düzeleceğine inanmayan, bunalımlı, karamsar bir yazardır Hermann Hesse. Bu kişiliğine kitaplara da yansıtmıştır. Kitaplarındaki karakterlerde hayallerine ulaşamayan, istedikleri gerçekleşmeyince genelde ölürler. Mutlu sonla bitmez kitapları. Uzun zamandır okumadığım yazarın kütüphanemde duran "Doğu Yolculuğunu" okudum. Anlatımı, dili çok güzel. Yazar bir toplulukla birlikte doğu yolculuğuna çıkar. Bu yolculuğa katılabilmek için özel bir amacı olması gerekir yolcuların. Yazarın ise amacı güzel Fatıma'yı görmek ve onun sevgisini kazanmaktır. Hesse'nin bu kitabında olduğu gibi doğu düşüncesi ve feksefesi yazar için çok büyük önem taşır. İnsanın yanlışlarını, doğrularını, kuşkularını, pişmalıklarını kısaca bu hayatta yaşadığı tüm duygu selini çok güzel ifade eder. 1946 Nobel Edebiyat Ödülünün de sahibi olan bu kitap gerçekten çok etkileyici. Tavsiye ederim.
Kitabın Arkasındaki Not:
20. yüzyılın ilk yarısına damgasını vuran en önemli Alman yazarlardan olan Hermann Hesse’nin, ilkgençlik yıllarından beri hayranı olduğu Doğu ve Doğu felsefesi, mistisizmi ve hayat görüşü, onun pek çok kitabının temelini oluşturmuştur. Hesse’nin en ünlü yapıtlarından Boncuk Oyunu’nun motiflerinin ilk kez ortaya çıktığı, ona uvertür niteliği taşıyan Doğu Yolculuğu’ndaki H. H. için yolculuk, kendi yaşam yolunun simgesine dönüşür, geçmişe, çocukluk döneminin suçsuzluğuna çekip götürür, insan olma sürecinin aşamalarını tek tek sergileyerek yanlışlara, kuşkulara ve umutsuzluklara sürükler. Üyesi olduğu ve ona yolculuğa katılma şansını veren Cemiyet, inandırıcılığını yitirmeye başlar ve H. yolunu şaşırır, başına gelenlerden dolayı başkalarını suçlar, yabancı, ıssız ve kasvetli bir gerçeklik içinde kendini kay­beder. Doğu Yolculuğu, bir insanın günümüzde içine düşeceği yalnızlığın, kişisel yaşam ve etkinliğini kişisellik üstü bir bütünün, bir düşünün ve bir topluluğun içine yerleştirme zorunluluğunun öyküsü.
Kitabın Adı: Doğu Yolculuğu
Yazar: Hermann Hesse
Çevirmen: Zehra Aksu Yılmazer
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 84

YENİ KİTAPLARIM

Daha evdeki okunmamış kitap stoğunu bitirmeden, dayanamayıp sipariş verdiğim kitaplarım az önce geldi. Heyecanlanmamak mümkün mu bu yeni, göz değmemiş kitaplara dokunmak, sahip olmak, kütüphaneme dizmek. İşte yeni kitaplarımın listesi:

1-Doğmamış Kristof - Carlos Fuentes
2-Gelecekten Anılar - William Morris
3-Yitik Ruhlar Irmağı - Connie Palmen
4-Ailede Bir Ölüm - James Agee
5-Kutsal Bölge - Carlos Fuentes
6-Bakakai - Witold Gombrowicz
7-Ölürken - Jim Crace
8-Fiskadoro - Denis Johnson
9-Beyazdaki Kara - Maggie Gee
10-Güzellik Hırsızları - Pascal Bruckner
11-Ölümcül Çareler - Donna Leon
12-Soylu Çürüme - Donna Leon
13-Elveda Birtanem - Antoine Audouard
14-Tehlikeli İlişkiler - Choderlos De Laclos

23 Haziran 2009 Salı

FEN VE DOĞA NE RENK OLDU 5-6 YAŞ

FEN VE DOĞA ETKİNLİĞİ
ETKİNLİK ADI; NE RENK OLDU?
YAŞ GRUBU:5-6 YAŞ
UYGULAMA:
Çocuklara birer plastik bardak,suluboya ve su verilir.Daha sonra bardağa sarı rengini batırmaları istenir,bardaktaki su sarı olunca bu defa da kırmızıya batırmaları istenir ve sarı ile kırmızının karışımından hangi rengin ortaya çıktığı sorulur;TURUNCU….rengi bulununca aynı şekilde yeşil,mor…renkleri de iki renk karışımından elde edilir,bu deneyle çocuklar ara renkler ile ana renkleri eğlenerek öğrenirler.

FEN VE DOĞA ETKİNLİĞİ BİTKİM VE BEN 4-6 YAŞ

FEN VE DOĞA ETKİNLİĞİ
YAŞ GRUBU:4-6 YAŞ
ETKİNLİK ADI: BİTKİM VE BEN
KAZANILMASI GEREKEN DAVRANIŞLAR:GÖZLEM YAPABİLME,İLK HALİYLE SON HALİ ARASINDAKİ İLİŞKİYİ KURABİLME
MATERYAL;NOHUT,MERCİMEK,FASULYE,PAMUK,PLASTİK KAP VE SU

UYGULAMA:
Çocuklara materyaller dağıtılır ve kabın en altına çok kalın olmayacak kadar pamuk koymaları istenir.Daha sonra her çocuğun kendi istediği malzemeyi pamuğun üzerine düzenli bir şekilde koyması istenir(fasulye,mercimek,nohut) Sonrada malzemelerin üzerine pamuk ince bir şekilde konur,kalın bir tabaka halinde konulursa bitkilerimizin pamuğu delip çıkmakta zorlanacakları belirtilir ve son olarak ta pamukla kaplanan bitkilerin üzerine bir miktar su konulup,pencerenin kenarına konulur.Her çocuğun ismi kabın üzerine yazılır ve çocukların her gün kendi bitkilerine yeterince su vermeleri ve bitkilerdeki değişimi gözlemlemeleri istenir…
Bitkiler uzayınca sınıfça gözlemler değerlendirilir ve il halleriyle son halleri karşılaştırılır…..

FEN VE DOĞA HANGİSİ BATAR HANGİSİ YÜZER 3-4 YAŞ

FEN VE DOĞA ETKİNLİĞİ
ETKİNLİK ADI: HANGİSİ BATAR HANGİSİ YÜZER?
YAŞ GRUBU:3-4 YAŞ
KAZANILMASI BEKLENEN DAVRANIŞLAR:BELLİ DURUMLARLA İLGİLİ NEDEN-SONUÇ İLİŞKİSİ KURABİLME,VERİLEN BİR OLAYIN OLASI SONUÇLARINI SÖYLEME
MATERYAL:PİNPON TOPU,LASTİK TOP,TAHTA KÜP,METAL PARA,SÜNGER,KAĞIT PARÇASI,YARISI SU DOLU ORTA BOY PLASTİK KASE.

UYGULAMA:
Su dolu kase sınıfta çocukların görebileceği bir yere yerleştirilir.Çocuklarla suda nelerin yüzdüğü ve nelerin battığı ile ilgili konuşulur.
Çocukların ellerine suda yüzebilen ve suda batan nesneler verilir ve bunları incelemeleri sağlanır.bunlardan hangilerinin yüzüp hangilerinin batacağını tahmin etmeleri istenir.
Çocukların sırayla gelip ellerindeki nesneleri suya bırakmaları istenir ve tüm çocukların suya bırakılan nesnelerin hangilerinin yüzdüğü hangilerinin battığını görmeleri sağlanır.
Çocukların sınıfta bulunan diğer malzemeleri de suya bırakarak hangilerinin yüzüp hangilerinin batacağını denemeleri istenir.

MIKNATISLI DENEYLER 5-6 YAŞ

FEN VE DOĞA ETKİNLİĞİ
ETKİNLİK ADI:MIKNATISLI DENEYLER
YAŞ GRUBU:5-6 YAŞ
MATERYAL:MIKNATIS,METAL VE NİKEL NESNELER,TAHTA VE PLASTİK NESNELER
KAZANILMASI BEKLENEN DAVRANIŞLAR:VERİLEN NESNE,OLAY YADA VARLIKLARI GRUPLAYABİLME.

UYGULAMA:
Çeşitli yapılardaki malzemeler masa üzerine dizilir ve bu malzemelerin nelerden yapıldığı sorulur.Eğer aynı yapıda farklı malzemeler varsa,çocukların bu nesneleri gruplaması sağlanabilir.Örneğin;tahta kaşık,tahta mandal ve dondurma çubuğu gibi nesneler aynı malzemeden yapıldığı için tahta grubuna,metalden yapılmış malzemeler de metal grubuna konulabilir.
Nesneler gruplandıktan sonra çocuklara mıknatısın ne olduğu ve ne işe yaradığı sorulur.Çocuklar cevapladıktan sonra mıknatıs gösterilir ve mıknatısın çeşitli malzemeleri çeken bir alet olduğu anlatılır.
Çocuklara mıknatısın neleri çekebileceği sorulur ve mıknatısı sırayla malzemelere tutarak hangi malzemeleri çektiği denemeleri istenir.Mıknatısın çektiği malzemelerin özellikleri çocuklara sorularak etkinlik sonlandırılır…

MATEMATİK ETKİNLİĞİ PATLAMIŞ MISIR 5-6 YAŞ

OKUL ÖNCESİ MATEMATİK ETKİNLİĞİ
ANASINIFI MATEMATİK ETKİNLİĞİ


YAŞ GRUBU:5-6 YAŞ
ETKİNLİK ADI ;PATLAMIŞ MISIR
KAZANILMASI GEREKEN DAVRANIŞLAR:VERİLEN OLAYI OLUŞ SIRASINA GÖRE SIRALAMA,GÖZLEM YAPMA.
MATERYAL;MISIR VE MISIR PATLATMA MAKİNESİ,SİYAH FON KARTON VE YAPIŞTIRICI

UYGULAMA:
Çocuklara patlamamış mısırlar,fon kartonları,yapıştırıcılar dağıtılır ve fon kartonunun üstüne patlamamış mısırdan 5 tane yapıştırmaları istenir,mısırın ilk hali ile ilgili sohbet edilir.Daha sonra mısırlar patlatılır ve mısırın ısınmasıyla şeklinin nasıl değiştiği hakkında konuşulur…
Fon kartonunun altına da yukarıdaki patlamamış mısır taneleriyle aynı sayıda patlamış mısır yapıştırmaları istenir,yapılan faaliyet panoda sergilenir

ARKADAŞIN İÇİN KAHVALTI TABAĞI HAZIRLA YAŞ GRUBU 5-6 YAŞ

OKUL ÖNCESİ MATEMATİK ETKİNLİĞİ
ANASINIFI MATEMATİK ETKİNLİĞİ


YAŞ GRUBU:5-6 YAŞ
KAZANILMASI GEREKEN DAVRANIŞLAR:VERİLEN BİR PROBLEM DURUMUNU ÇÖZEBİLME
ETKİNLİK ADI:ARKADAŞIN İÇİN KAHVALTI TABAĞI HAZIRLA
MATERYAL:PEÇETE,TABAK,BİSKÜVİ

UYGULAMA:
Her kahvaltı saatinde bir yada iki çocuk arkadaşları için kahvaltı hazırlamakla görevlendirilebilir,böylelikle çocukların sayma,problem çözme ve basit olarak kesirlerle ilgili becerileri desteklenmiş olur.
Örneğin çocuğa:” arkadaşın için bir peçete ve bir tabağa 4 bisküvi hazırla bakalım,bu senin arkadaşın için yapacağın görevin” Denerek görevini tamamlaması istenir.Aynı şekilde diğer çocuklara da diğer arkadaşları için görev verilir ve böylece çocuklar birbirlerine hem hediye hazırlamış hem de sayı saymayı pekiştirmiş olurlar,sonunda birlikte kahvaltı yaparlar…

matematik etkinliği diğer yarısını bulalım 3-6 yaş

OKUL ÖNCESİ MATEMATİK ETKİNLİĞİ
ANASINIFI MATEMATİK ETKİNLİĞİ

KAZANILMASI GEREKEN DAVRANIŞLAR:VERİLEN NESNELERİ EŞLEŞTİREBİLME

MATERYAL: YARIM ELMA,YARIM ARMUT,YARIM PORTAKAL…….

UYGULAMA:
Çocuklara yarımşar meyveler gösterilir ve diğer yarısını bulup eşleştirmesi istenir,eşleştirenler alkışlanır….eşleştiremeyenlerin tekrar denemeleri ve doğru eşleştirmeyi yapabilmeleri sağlanır…

İ.Ü Hukuk Fakültesi Açılıyor

Malatya İnönü Üniversitesi bünyesinde hukuk fakültesi açılacak.

İnönü Üniversitesi'nde yapılan yazılı açıklamada; son dönemde bilimsel ve kültürel atılımlarıyla akademik dünyada adından sıkça söz ettiren İnönü Üniversitesi'nin, bilimin, sanatın ve kültürün yolunda ilerlemeye devam edeceği kaydedildi. Yoğun çalışmaların ardından hayata geçirilen projelere bir yenisi eklendiğe değinen açıklamada şu ifadelere yer verildi: "23 Haziran 2009 Salı günü, 27267 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi kurulmasına karar verilmiştir. Yapılan akademik ve bilimsel altyapı çalışmalarının sonunda hukuk fakültesinin kurulmasının Bakanlar Kurulu kararı ile kesinleşmesi sevinç yaşattı. İnönü Üniversitesi'nin Türkiye ve dünyanın sayılı üniversitelerinden birisi olma hedefinde önemli merhalelerden biri olan hukuk fakültesinin yakın dönemde açılması için çalışmalar ivedilikle sürdürülüyor."

22 Haziran 2009 Pazartesi

ANNEANNEM

Kitabın adı ve üzerinde resim beni etkiledi ve okumalıyım mutlaka dedim. Gerçekten de iyi ki almışım ve okumuşum. Yazar Fethiye Çetin Hukuk Fakültesi mezunu, aynı zamanda çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayınlanan bir yazar. Anneannesini anlattığı bu "anlatı" kitabında edebi değer kaygısı duymadan kaleme almış ve anneannesinin o müthiş hayatını bizlere aktarmış güzel bir türkçeyle. Ermeni soykırımını yaşamış olan Heranuş'un çocukluğu çok mutlu ve huzurlu geçmiştir. Hayat, acı yüzünü Heranuş daha çok küçük yaşlarda göstermiş kendini ve ailesinden ayrılmak zorunda kalmış. Müslüman bir ailede büyütülen Heranuş, aile büyükleri tarafından ismi Seher olarak değiştirilir. Bu yeni isimle hayata devam ederken ailesinden de hiç haberi yoktur. Aile parçalanmıştır. Yıllar sonra torununa tüm yaşadıklarını bir bir anlatırken, bir ricasını da ekler. Ailemin yarısı Amerikadır, onları bulmasını ister. Torunu Fethiye Çetin'in bu kadar araştırmasına rağmen Seher anneannenin ömrü yetmez, akrabalarini görmeye. Fethiye Çetin bir gün buluşur ailesinin diğer yarısıyla. Kısa, anlaşılabilir ve bir solukta okuyacağınız çok güzel bir kitap. Tavsiye ederim sizlere de.
Kitabın Arkasındaki Not:
O günler gitsin, bir daha geri gelmesin..." Bu coğrafyada yaşayan herkesin şu ya da bu şekilde bildiği ama üzerinde konuşmamayı tercih ettiği saklı yaşamlar. Ermeni ve Hıristiyan iken Türk ve Müslüman olmuş binlerce çocuktan biri: Heranuş ya da diğer adıyla Seher. Torunu Avukat Fethiye Çetin anneannesi hakkındaki gerçeği yıllar sonra öğrendi. Anneannesinin akrabaları Gadaryanlara ise onun ölümünün ardından ulaşabildi. Konuşacak çok şey, sorulacak çok soru vardı. "Yaşamı boyunca akla hayale gelmeyecek zorluklara göğüs germiş, çocuklarının ve yakınlarının karşısına çıkan engellerle baş etmiş bu kadın, gerçek kimliği söz konusu olduğunda neden kendini bu kadar çaresiz hissediyordu? Neden ailesini ve kimliğini savunamıyor, isteklerinin arkasında duramıyordu? Anneannemin her acı hatırayı anlatıp bitirirken tekrarladığı cümlede gizli belki de bu soruların cevabı: O günler gitsin, bir daha geri gelmesin...
Kitabın Adı: Anneannem
Yazar: Fethiye Çetin
Yayınevi: Metis Yayınları
Sayfa Sayısı: 113

ACIMAK

Eşimin ısrarlarıyla öne aldığım bir kitap. Geçtiğimiz Pazar günü yani dün; oğlum sabahtan akşama kadar sokaktaydı. Bende tüm işlerimi erkenden bitirip, başladım “Acımak” adlı romanı okumaya. Akşama kadar oğlum eve girene kadar okudum, bitirdim romanı. Büyük yazardan harika bir roman okumanın keyfini sürdüm tüm gece. Çok duygulandım. Kitabın son sayfasını kapattığımda boğazımda bir şeylerin düğümlendiğini hissettim. Hiçbir insanın bu romanı okuyup da etkilenmeyeceğine inanamıyorum. Zehra öğretmen Anadolunun bir kasabasında mesleğini sürdürmektedir. Bir gün babasının ölüm döşeğinde son kez kızı Zehra’yı görmek istediği haberini alır. Zehra, geçmişinde yaşadıklarından ötürü babasına kızgındır ve kesinlikle babasını görmeye gitmeyeceğini söyler haber gönderen kişiye. Daha sonra dayanamaz ve eşyalarını toplar gider fakat geç kalmıştır. Babası ölmüştür. Ondan geriye sadece bir hatıra defteri kalmıştır. Bu hatıra defterinde geçmişte yaşamış olduğu tüm tatsız olayların gerçeğini öğrenir ve ölmüş olan babasına ağlayarak son kez sarılarak kendisini affetmesini söyler. Zehra tüm bu yaşadıklarından sonra acımayı da öğrenir. Ben çok etkilendim ve gözlerim yaşlandı. Mutlaka okuyun.

Kitabın Arkasındaki Not:
Reşat Nuri Güntekin 1928 yılında yayınlanan bu eserinde; çalışkan başarılı fakat zaaf gösterenlere karşı acımasız olan Zehra Öğretmen ile babası Mürşitin bakış açılarından dramatik yaşam öykülerini anlatıyor.
Yazar, cumhuriyet öncesinde yeni mezun, idealist genç bir mülkiyelinin iş ve sosyal yaşamdaki çatışmalarını ve uyumsuz ilişkilerini anlatırken, dönemin memuriyet yaşamına, köhne yapısına ait önemli ipuçları da veriyor. Şehirden kasabalara sürüklenirken, ardında birer birer ilkelerini de bırakan genç adam hatalı bir evlilikle korkunç bir sona doğru sürükleniyor.
Acı ve sefaletle dolu ortamdan tesadüfle sadece kızı Zehra’yı kurtarabiliyor. Acımak; aile içi ilişkileri ve sorumluluklarını, adeta ders verir gibi gözler önüne seriyor.
Kitabın Adı: Acımak
Yazar: Reşat Nuri Güntekin
Yayınevi: İnkılap Kitabevi
Sayfa Sayısı: 159

ERGUVAN KAPISI

15 günden daha uzun bir zamadır elimde olan ve hiç bitmesin diye yavaş yavaş okuduğum bir roman. Yazarın "Sıcak Külleri Kaldı" romanının devamı niteliğinde olan bir kitap "Erguvan Kapısı". Yazarın ilk okuduğum kitabı kadar etkileyici ve düşündürücü. Hayatınızda farklı bir pencere açtığı kesin. Yazarın anlatım tarzı ve türkçe bilgisi mükemmel. "Sıcak Külleri Kaldı" romanından tanıdığımız Derin, Ülkü ve Arın Murat. Bu romanda ise Theo, Kerem Ali, Turgut Ersin ve yan karakter yer almaktadır. Derin, Paris de bir gece silahli bir saldırıya uğrayıp hayatını kaybeden Arın Murat isimli bir diplomatın kızıdır. Ülkü, Arın Murat'ın gençlik aşkıdır ki bu aşk hiç bir zaman sönmemiştir. Arın Murat ise devletin en üst makamında önemli bir diplomattır. Paris'te ölmeden önce son konuştuğu kişi Ülkü'dür ve karşısındaki kadına yarından itibaren başka bir hayata açılmak istediğini ve bu hayatta sadece Ülkü ve kızı Derin olmasını istemektedir. Fakat bu hayalini gerçekleştiremeden hayata gözlerini kapatır. Bu ölüm olayı Derin ile Ülkü'nün tanışmasına sebep olur. Ülkü Derin'de kendi oğlunun bakışlarını yakalar ve onu kızı gibi görmeye başlar. Ülkü'nün oğlu Umut ise sol bir örgüte ait bir eve polis baskını sırasında hayatını kaybeder. Ülkü'nün acısı büyüktür. İstanbul kökenli bir Rum olan Theo, Bizanstan kalma bir kapı peşindedir. Erguvan Kapısı. Tesadüfen Ülkü'nün evini kiralar ve evin içinde bulduğu fotoğraflar ilgisi çeker ve bir şekilde yollar Ülkü ve Derin'e götürür Theo'yu. Olaylar hiç beklenmedik bir şekilde gelişir ve garip aşklar doğar. Ülkü oğlu yaşındaki Theo ile ilişki kurar, Derin tez çalışması sırasında tanıştığı gecekondulu, sol örgüt üyesi Kerem Ali'ye aşık olur. Benim anlatmamla bu kitap tanıtılmaz. Okunması gerekir kesinlikle. 2004 Cevdet Kudret Edebiyat ödülüne de layık görülün bu muhteşem romanı herkese tavsiye ediyorum.
Kitabın Adı: Erguvan Kapısı
Yazar: Oya Baydar
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 493


ÖSS'yi Kazanamayana Müjde

Sınav kabusundan geçemeyen ve bu yüzden üniversiteli olamayan gençler artık üzülmesin

Açıköğretim'de Uluslararası İlişkiler, Felsefe, Sosyoloji gibi 22 yeni bölüm daha açılıyor. Fakültede kayıt silme ise tarih oluyor... Üniversitelerin örgün bölümlerine yerleşemeyenlerin tercih ettiği Açıköğretim bölümleriyle ilgili Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof Dr. Fevzi Sürmeli'den iki önemli müjde geldi. Sürmeli, yüz binlerce öğrenciyi yakından ilgilendiren yeniliklerle ilgili açıklamalarını Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen Açıköğretim Fakültesi Mezunları toplantısında yaptı. ÖNEMLİ BÖLÜMLER AÇILIYOR Rektör, 7 lisans ve 33 ön lisans programıyla eğitim veren Açıköğretim Fakültesi'nin 2009-2010 öğretim yılında 5'i lisans 17'si ön lisans olmak üzere toplam 22 yeni bölümün açılacağı müjdesini verdi. Lisans bölümlerine ek olarak Uluslararası İlişkiler, Felsefe, Sosyoloji, Türk Dili ve Edebiyatı, Konaklama ve İşletme Yönetimi bölümlerinin de ekleneceğini belirten Sürmeli, ön lisans programlarına da şu bölümlerin ekleneceğini açıkladı: Menkul Kıymetler, İşletme Yönetimi, Spor Yönetimi, Adalet, Fotoğrafçılık ve Kameramanlık, Elektrik Enerji Üretim, Turizm ve Seyahat Hizmetleri, Lojistik, Medya ve İletişim, Radyo ve TV Programcılığı. ARTIK KAYIT SİLME YOK Rektör Sürmeli, bundan böyle öğrencinin kendi isteği dışında kayıt silmenin söz konusu olmayacağı müjdesini de verirken; "2 yıl üst üste kayıt yenilemeyen öğrencilerin kayıtları artık silinmeyecek. İsterseniz 6 yıl sonra kaydınızı yenileyebilirsiniz" dedi. İŞLETMECİLER DAHA BAŞARILI Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fevzi Sürmeli öğrenim sürelerine bakıldığında İktisat Fakültesi'nden mezun olanların %32'sinin 4 yılda, %25'inin 5 yılda okullarını tamamlarken, İşletme Fakültesinden mezun olanların %37'sinin 4 yılda, %26'sının 5 yılda mezun olduğunu bu verilere bakıldığında İşletme öğrencilerinin İktisat öğrencilerinden daha başarılı olduklarını dile getirdi. AVRUPA DİL ÖDÜLÜ Açıköğretim Fakültesi'nin internet üzerinden verdiği Türkçe eğitim hizmetinin de Avrupa Dil Ödülü'ne layık görüldüğünü aktaran Sürmeli, "Belki Avrupa Birliği'ne henüz giremedik ama Avrupa Birliği'ne girmek kadar eğitim- öğretimin ne kadar önemli olduğunu göstermiş olduk. Üniversitemiz şimdiden Avrupalı oldu" şeklinde konuştu.

En Kaliteli Okul Seçildi

Milli Eğitim Bakanlığının Toplam Kalite Yönetimi sürecinde 2008-2009 eğitim-öğretim yılı kaliteli okulu belirlendi.

Milli Eğitim Bakanlığının Toplam Kalite Yönetimi sürecinde 2008-2009 eğitim-öğretim yılında yapılan "Yılın Kaliteli Okulu" değerlendirmesinde, Tekirdağ Anadolu Lisesi Türkiye genelinde birinciliği elde etti. İl Milli Eğitim Müdürü Üner Dilek, yaptığı açıklamada, Anadolu lisesinin başarısının gurur kaynağı olduğunu, bu başarının bütün okullara örnek olmasını istediğini söyledi. Dilek, ayrıca Tekirdağ Anadolu Lisesinin "Üniversite ve Meslek Tanıtım Günü" projesiyle Ankara Başkent Öğretmenevi'nde düzenlenen 5. Paylaşım Toplantısı ve Ödül Töreni'nde "Yılın Kaliteli Ekibi" kategorisinde ilk 8'e girerek teşvik ödülü aldığını kaydetti. Tekirdağ Anadolu Lisesinin "Yılın Kaliteli Ekibi" ve "Yılın Kaliteli Okulu" dallarında Türkiye genelinde ilk 8'e giren tek okul olduğu bildirildi.

Yaz Kur'an Kursu 3 Haftalık Olacak

Bu yıl yaz Kur'an kurslarının ilk dönemi 22 Haziran Pazartesi günü başlayacak ve 3 hafta sürecek. İkinci dönem 13-31 Temmuz, 3. dönem ise 3-21 Ağustos tarihleri arasında yapılacak.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından başlatılan yaz Kur'an kursları pazartesi başlıyor. Kurs 3 hafta sürecek. İkinci dönem 13-31 Temmuz, 3. dönem ise 3-21 Ağustos tarihleri arasında yapılacak. Çocuklarını yaz Kur'an kurslarına göndermek isteyenler, 5. sınıf üstü karne fotokopisi ve dilekçeyle müftülükler, Kur'an kursları ve camilere başvurabilecek. Konuyla ilgili açıklama yapan Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Şevki Aydın, 2005 yılında başlattıkları kur sistemine dayanan yaz Kur'an kursu uygulamasını her geçen yıl geliştirmeye çalıştıklarını, CD, kılavuz ve etkinlik kitapları gibi görsel ve işitsel materyallerle programı desteklemeye çalıştıklarını söyledi. EĞLENEREK DİNİNİ ÖĞRENSİN Kurs öğreticilerini kendi programlarını geliştirmeleri, bilmece, bulmaca gibi çocukların ilgisini çekecek etkinlikleri kullanmaları konusunda teşvik ettiklerini belirten Aydın, öğreticilerinden 'çocukların dini bilgiler üzerinde düşünüp, konuşmalarını, dini bilgiyi kendilerinin keşfetmelerini, bu bilgileri kullanarak yeni bilgiler üretmelerini ve kendi dindarlık davranışlarını belirlemelerini sağlamalarını' istediklerini anlattı. Ezberci bir yaklaşımla belli dini bilgi kalıplarını ezberleterek özellikle açık toplumun dindarını yetiştirmenin mümkün olmadığına dikkati çeken Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Mesela imanın esasları nedir? Çocuk bunu sayıyor, ama sayması, ezberlemesi dini öğrenmesi anlamına gelmez. Bu belki ilk bir giriş olabilir. Çocuk bunu kafasında formatlayabilir. Ama, asıl önemli olan bu imanın esaslarının mahiyetinin ne olduğunu anlamlandırması ve o konularda kendi kararını bizzat vermesi. Başkası onun adına karar verirse o karara kolay kolay sahip çıkmaz. Çocuklar, anlamlandırdığı, kendisine mal ettiği, kendi kararlarını oluşturduğu durumlarda daha sahiplenici bir tavır takınır.' Öğrenci sayısı her yıl artıyor Yaz Kur'an kurslarının çoğunun camilerde verildiğini hatırlatan Aydın, kurs öğreticilerinden çocukların cami cemaatine katılmalarını teşvik etmelerini istediklerini anlattı. Aydın, 2005'ten beri uygulanan eğitim sisteminin çocukların kurslara duyduğu ilgiyi arttırdığını belirterek, kursların 3 dönem halinde yapılmasının da velilerin tatil planlarını kolaylaştırdığını söyledi. 2005'te 1 milyon 303 bin olan öğrenci sayısının, geçen yıl 1 milyon 800 bin olarak gerçekleştiğini bildiren Aydın, yükselişin sürdüğünü kaydetti.

'Kızım Amcan Öpsün'den Kurtulmalılar

Vekiller, çocuklara cinsel tacizin önüne geçmek için, anaokulundan itibaren "iyi dokunma" ile "taciz dokunmaları" konusunda ders konulmasını önerdi.

AK Parti'li Meclis Dilekçe Komisyonu Başkanı Alev Dedegil ile Ankara Milletvekili Aşkın Asan, her geçen gün daha önemli bir sorun haline gelen çocuklara yönelik cinsel tacizi önlemek için strateji planı hazırladı. Önümüzdeki günlerde Meclis Başkanlığı'na yasa teklifi sunacak olan vekiller, Hacettepe Üniversitesi ile de ortak bir çalışma yaptı. Vekiller, anaokulundan itibaren çocukları "iyi dokunma" ile "taciz dokunmaları" konusunda eğitecek ders konulmasını önerdi. Aşkın Asan, "Artık aileler, 'Kızım amcana, abine git seni öpsün' demekten kurtulmalı" dedi.

Eğitim Şart Ama..

Üniversite giriş sınavıyla ilgili olarak tek tartışılan husus kaç sorunun yanlış olduğuydu...

Üniversite giriş sınavıyla ilgili olarak tek tartışılan husus kaç sorunun yanlış olduğuydu.Oysa ilkokuldan itibaren test çözme yönteminde karar kılınmış olunması başlı başına tartışma konusu. Ferda Keskin, eğitim-öğretim sistemimizin çoktan seçmeli sınavlara endekslenmesi ve dershanelerin okulun yerini almasının sonuçlarını görmek için bir üniversite öğrencisinin sınav cevap kağıdına bakmanın yeterli olduğunun söylüyor. FERDA KESKİN Doç. Dr. İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Yaşam boyu eğitim ilkesi, 'Bologna Süreci' adını taşıyan ve Avrupa çapında gerçekleştirilen yüksek öğrenim reformunun en önemli veçhelerinden biri. İnsanların lisans düzeyinde aldıkları öğrenimin dışındaki alanlarda farklı lisansüstü programlarına devam ederek ya da sertifika programı benzeri kısa veya uzun süreli eğitim süreçlerine katılarak kendilerini geliştirmelerini, yeni dereceler almalarını ve çok yönlü bir bilgi birikimi geliştirmelerini hedefliyor. Yaşam boyu test Kuşkusuz bu hedef sadece entelektüel bir kaygı değil, çünkü küreselleşmeyle birlikte profesyonel dünyanın hızla değişen iş tanımlarına ve ortaya çıkan yeni bilgi alanlarına çalışanların uyum sağlayabilmesi gerekiyor. Başka bir deyişle, bilginin statik bir enformasyon birikimi olmadığını bir kez daha hatırlayan Avrupa öğretim mekanizmalarını yenilemenin yollarını arıyor.Bu girişimin ne kadar başarılı olacağı şimdiden bilinemez elbette, ama sanırım biz yaşam boyu eğitimi gerçekleştirmeye uygun bir ortam geliştirdik bile: dershane... İlköğretimden orta öğretime, ardından yüksek öğretime geçişte ve örneğin kamu personeli olabilmek için girilmesi gereken sınavlara hazırlıkta dershanelerin vazgeçilmez bir yeri var. Başlangıçta okul kurumunun bıraktığı boşlukları doldurmak gibi bir işlev taşıyan bu oluşum, giderek bir tür 'gölge' okula dönüştü ve devasa bir endüstri haline gelerek neredeyse okulun yerini aldı. Hatta dershanelerin eğitimdeki baskın rolü o kadar pekişti ki artık kendi vakıf üniversitelerini kuruyorlar. Bunda da şaşıracak bir şey yok. Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK gibi eğitimi belirleyen devlet kurumların bilginin ne olduğu, nasıl aktarılması ve nasıl sınanması gerektiğine dair benimsediği politikalara en iyi cevabı verecek tekniklerin geliştirildiği yerler oldu dershaneler. Bu tekniklerin uygulandığı alan olarak okula dönüşmeleri de girişimcilik ruhu açısından doğal. Öğrenci sayaç mı? Dolayısıyla burada asıl sorulması gereken soru yukarıda sözünü ettiğimiz eğitim politikalarını ilgilendiriyor. Sorunun cevabı ise basit. Bilgiyi art arda sıralanmış bir önermeler bütünü olarak düşünen, öğrenciyi bu bütünü devralmakla yükümlü pasif bir tür 'sayaç' gibi gören, bilginin sınanmasını da aynı bütüne dair soruların altındaki dört beş seçenekten birini doğru cevap olarak tercih etmek şeklinde tanımlayan ve bunu bütün hayata yayan bir eğitim anlayışı ile karşı karşıyayız. Yazmayı bilmiyorlar Durum bu olunca geçtiğimiz günlerde yapılan üniversiteye giriş sınavıyla ilgili en önemli tartışma da her zamanki gibi kaç sorunun yanlış sorulduğuna odaklandı ve gazetelerin birinci sayfasında manşet olarak yer aldı. Uzmanlara bu sorular uzun uzun danışıldı, ama ilk ve orta öğrenimin niteliği, yüksek öğrenimde aktarılan bilgiye yüklenen anlam, bilgi ile değişen dünya koşulları arasındaki ilişki gibi meseleler gündeme bile gelmedi. Oysa sınavı geçip de üniversite ortamına gelen öğrencilerin durumuna bakınca çok ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğumuz ortada. Öncelikle dil sorunu: Bırakalım birçok üniversitenin eğitim dili olarak benimsediği İngilizceyi, Türkçe de bile öğrencilerin metin okuma ve yazma konusunda önemli bir sıkıntısı olduğu, hatta üniversiteye gelene kadar bir çok öğrencinin karşısına ciddi bir metin dahi çıkmadığı açık. Üniversiteye hazırlık sürecinde tüm vaktini test çözme tekniklerini öğrenme ve uygulamaya adamış ve hayatında hiç bir edebiyat metni okumamış öğrencilerle karşılaşmak çoktan şaşırtıcı olmaktan çıktı. Öte yandan bu basit bir dil (imla ve sözdizimi) sorunu da değil, çünkü ortalama bir öğrencinin bir metnin incelenmesi, çözümlenmesi, kavranması ve eleştirilmesi konusunda ciddiye alınabilecek bir fikre sahip olduğunu öne sürmek neredeyse imkansız. Günümüzde okuma kültürünün yerini giderek görsel bir kültüre bıraktığı ve okuma alışkanlığının zaten azaldığı yönünde yapılabilecek bir tespit bu durumu belli ölçüde açıklayabilir, ama sorunu ortadan kaldırmıyor. Oysa yukarıda sözü edilen beceriler gerek akademik gerekse de profesyonel kariyer yapmak isteyen öğrenciler için sahip olunması gereken temel nitelikler. İntihale alıştırılıyorlar Araştırmaya dayalı, ek kaynaklardan yararlanılmasını öngören, analiz ve eleştiri gerektiren yazılı bir ödev veya sözlü bir sunum hazırlanması, yani öğrencinin eğitim sürecine aktif olarak katılması gerektiğinde ise durum daha da vahim hale geliyor. Ödevlerin derste alınan notların bir özetinden ileri gitmemesi, daha da kötüsü başkasına yaptırılması veya bir kaynaktan alınarak ve çoğu zaman internetten indirilerek aynen kopyalanması, yani düpedüz intihal, sıkça karşılaşılan ve birçok durumda disiplin soruşturmasına neden olan sorunlar. İşin acı yanı da ödevini bu yöntemlerle yapan öğrencilerin bir kısmının yaptığını doğal bir şey sanması ve sorulduğunda samimi olarak başka yöntem bilmediğini dile getirmesi. Dolayısıyla üniversiteye gelen öğrenci kitlesinin önemli bir bölümü, analiz ve kavrama yeteneğinin yanısıra yorum, sentez ve ifade kabiliyetinden de yoksun. Bu da orta öğretimde nerede durduğumuzun kanıtlarından biri. Mesele bundan ibaret değil elbette ve daha ürkütücü boyutları da var. Mesela öğrencilerin yazılı sınavlara verdikleri cevaplarda, bir dilekçe yazımında veya öğretim kadrolarıyla yaptıkları e-posta yazışmalarında dahi ciddi dil ve muhakeme hataları yapmaları ve bu konudaki uyarıları anlamakta veya ciddiye almakta güçlük çekmeleri. Basit ama dehşet verici bir başka örnek ise, öğrencilerin her tür iletişim için gitgide SMS dilini benimsemeye başlamış olması. Bir felsefe sınavının cevap kağıtlarını okurken Platon yerine 'Plt' ifadesine rastlamak artık şaşırtıcı değil. Eskiden sınav başlarken 'Cevap kağıdına adınızı ve soyadını yazmayı unutmayın' ya da 'İstediğiniz sorudan başlayabilirsiniz' gibi hatırlatmalar yapılırdı. Şimdi buna bir de 'SMS diliyle yazılmış cevaplar dikkate alınmayacaktır' gibi garip uyarılar eklemek zorunda kalınabiliyor. Öğrenmeyi yeniden öğretmek Hal böyle olunca sınavların okunup değerlendirilmesi süreci de bir kabusa dönüşebiliyor. Öğretim kadroları çoğu zaman cevaplardaki dilsel ve düşünsel tutarlılık sorunlarını görmezden gelip, belli bilgi parçacıklarını hatta anahtar sözcük ve kavramları ayıklamak ve verilecek notu bir bütün olarak cevabın niteliğinden çok bu parçacıkların niceliği üzerinden saptamak durumunda kalıyor. İşte bu noktada dershane kavramı tekrar devreye girip üstüne düşeni yapıyor, çünkü kitle dersi alan öğrencilerin kayda değer bir bölümünün ya bireysel olarak ya da toplu halde özel ders aldıkları; bu durumu değerlendiren bazı kişilerin dershane tarzında eğitim veren gayrı resmi mekanlar kurup buralarda üniversitelerdeki dersleri tekrarlayan dersler açtığı ve bu dersleri alan öğrencilere geçer not alma güvencesi verecek kadar ileri gittikleri biliniyor. Sonuç olarak pek çok öğrenci üniversiteye akademik eğitimin, sağdan soldan bulunmuş veya satın alınmış notların ezberlenmesiyle sınavına girilen, dışardan özel ders alarak geçilebilen ve/veya ödevleri yukarıda tarif edildiği biçimiyle yapılıp teslim edilen derslerden ibaret bir süreç olduğu kanısıyla geliyor ve bu kanıyı sonraki yıllarda kırmak çok zor oluyor. Ne yazık ki bugün artık üniversitelerin önceliklerinden biri, öğrencilere orta öğretimde bilgi diye sunulan şeyi ve onun alımlanma biçimini unutturup 'öğrenmeyi yeniden öğretmek' oldu. Yüksek öğretimin öğrencilerin ezici çoğunluğu tarafından sadece belirli bir alanda diploma almaya yönelik araçsal bir akılla tamamlanması, kendini geliştirme ve bilgi temelinde özgürleşme gibi temel değerlerin bu süreç içinde kendiliğinden iptal olması gibi etik sorunlar bu arada akla bile gelmiyor. Ezberde ısrar ediyoruz Oysa değişen dünyanın üniversite mezunundan beklentisi bir diplomadan ibaret değil. Son yıllarda yapılan araştırmalar üniversite mezunlarının büyük bir çoğunluğunun profesyonel hayata veya akademik kariyere uzmanlaştıkları alanın dışında bir alanda girmek zorunda kaldığını ve başvurular için giderek artan biçimde disiplinlerarası bir bilgi ve beceri donanımı talep edildiğini gösteriyor. Özellikle hizmet sektöründe hızla dönüşüm geçiren iş tanımları iletişim teknolojilerindeki gelişmeyle birleştiğinde yüksek öğrenimden beklenti, belli başlı bir kaç teknik alan dışında, meslek edinmekten çok profesyonel hayata farklı alanlarda dahil olabilmeyi sağlayacak bir formasyona doğru evriliyor. Dolayısıyla üniversite eğitimi de kendi içine kapalı mesleki bir yoğunlaşmadan çok bu eğilimi karşılayacak zenginlikte bir donanım vermek ve bunu yaşam boyu sürdürülebilecek bir şey haline getirmek zorunda. Bu donanım giderek küreselleşen, aynı zamanda derin bir kültürel çeşitlilik arzeden dünyanın gerektirdiği ve verili kuralları takip etmenin ötesine geçip belli becerileri yaratıcı bir biçimde kullanmayı sağlayacak kapasitelerin tutarlı bir biçimde geliştirilmesini gerektiriyor. Doğru algılama ve kavrama, soru sorma, eleştirel akıl yürütme, geçerli yargıda bulunma, kendini ifade etme ve çözüm odaklı tartışma olarak tanımlayabileceğimiz özellikleri geliştirecek ve bunu disiplinlerarası bir bilgilenme sürecinde gerçekleştirecek olan bir eğitime ihtiyaç var. Biz ise liseye ya da üniversiteye girmek, hatta kamu sektöründe iş bulabilmek için bile merkezinde test çözme teknikleri ve ezber olan bir bilgi ve eğitim anlayışında ısrar ediyoruz.

20 Haziran 2009 Cumartesi

YAZ KUPASI, MİNİKLER-YILDIZLAR TÜRKİYE OKÇULUK YARIŞMASI, SAKARYA, 20-21 HAZİRAN 2009

Yarışma Videosu:

Link: Okçuluk Yarışması - Minikler









- 23 İlden toplam 291 sporcunun katıldığı Yaz Kupası (Minik-Yıldız) Okçuluk Yarışması, sona erdi sonuçlar için [»»] (Kaynak : Okç. Fedrs.)





- Özge Nur Ekmen Kocaeli' nden yarışmaya katıldı ; 1998 doğumlu okçumuz, süper minikler compound yay bayanlar kategorisinde 30 m.' den 211 puanla tek mesafe ve 416 puanla da iki mesafe toplam puan rekorlarını kırdı.Eleme tur atışları sonunda Türkiye Şampiyonu oldu. Özge Nur Ekmen (Kocaeli) -->>







































- Okçuluk yarışma alanına spor kıyafeti olan antrenörler ve sadece beyaz kıyafetli sporcuların alınması konusunda çok hassas davranan okçuluk federasyonu yetkilileri ve hakemleri, iki gün boyunca okçuluk yarışma sahasında dolaşan dövmeli bir sporcu yakınına hiç bir şey demeyerek, kendi ilkeleriyle tezat duruma düştüler.

- YARIŞMANIN DEĞERLİNDERMESİ VE YORUMU ... >>>



305 bilgisayar kitabı bir arada

tam tamına 305 bilgisayar içerikli kitaplar. Umarım faydalı olur. Müdavimlerimizden turgay kardeşimizin uploadıdır.

içerik:
10 Derste Frontpage.rar
180 Soruda Windows Problemlerinin zm.rar
3DMAX.rar
adanzyejava.rar
ADSL.rar
algoritma1.rar
algoritma2.rar
AramaMotoruTaktikleri.rar
asm.rar
asmbook.rar
asp-.rar
asp.zip
asp_ful_konu_anlatim.zip
asp_hata_mesajlari.zip
ASP_TURKCE_KAYNAKLAR.rar
asp2.zip
aspbook.rar
ASPDers.zip
ASPDersNotlari.rar
aspogreniyorum.rar
aspye_giris.zip
ASSEMBLER.rar
autocad1.rar
autocad12.rar
AUTOCAD2000.rar
AWARD CMOS Setup Ayarlari.rar
C Dili Kullanarak Bilgisayar Programlama.zip
C_D_L__T_RK_E_KAYNAKLAR.rar
c++.rar
Catia_E_itim_Notlar_.rar
cgigiris.rar
cgiprogramlama.rar
COREL_T_RK_E_KAYNAKLAR.rar
Cracking.rar
delphigiris.rar
delphikod.rar
DREAMWAVERT_RK_E_KAYNAKLAR.rar
ekitap-anonim-asp_book_rnekler-htmls.rar
ekitap-anonim-flash_ders_111-html.rar
ekitap-anonim-pascal_soru_cevap_ve_deyimler-htmls.zip
ekitap-anonim-sql_sorgulama_dili_yerel_sql_ve_dil_takimi-doc.rar
ekitap-anonim-visual_basic_tips_and_tricks-chm.rar
ekitap-burak_dayioglu-linux_sistem_ynetimi-ps.rar
ekitap-h_takci-java_programlama_dili-htmls.rar
ekitap-hakki_cal-kitapcik_html_rehberi-html.rar
ekitap-hakki_ocal-kitapcik_excel2000-doc.rar
ekitap-ibrahim_elibal-dos_komutlari_isletim_sistemleri-txt.rar
EXCEL_T_RK_E_KAYNAKLAR.rar
FTP.rar
Guvenlik Araclari.rar
HACK HAKKINDA BLGLER.rar
HTML_T_RK_E_KAYNAKLAR.rar
ileri_c_notlari.rar
ileriexcel.rar
java.rar
Kim Korkar Hain Bilgisayardan.rar
kim_korkar_unixten.rar
KR_PTOGRAF__T_RK_E_KAYNAKLAR.rar
Linux Isletim Sistemi.rar
MATLAP_T_RK_E_KAYNAKLAR.rar
Offline PHP.rar
PASCAL_T_RK_E_KAYNAKLAR.rar
photoshop.zip
phpekitap.rar
POWERPOINT_T_RK_E_KAYNAKLAR.rar
QU_CKBAS_CK_T_RK_E_KAYNAKLAR.rar
SOL_DWORKS_T_RK_E_KAYNAKLAR.rar
sqlkurulum.rar
Veritabanina_Giris.rar
Windows 98 Tanitimi.rar
Windows XP Teknik Genel Bakis.rar
XML.rar


linkler:
http://www.turboupload.com/kitap-indir.bogspot.com.bilgisayar_kitaplar__305_.rar.html

19 Haziran 2009 Cuma

Doğudaki Okullar Personel Yetersizliği Sebebiyle Korumasız

İlerleyen Teknoloji Okulları Adeta 'Teknoloji Üssü' Haline Getirdi. Birçok Okulda Teknoloji Sınıflarının Yanında, Görsel Eğitim İçin Sinevizyon Sistemleri Kuruldu.
İlerleyen teknoloji okulları adeta 'teknoloji üssü' haline getirdi. Birçok okulda teknoloji sınıflarının yanında, görsel eğitim için sinevizyon sistemleri kuruldu.
Eğitim için yapılan bu yatırımlar ise güvenliğin az olan okullarda hırsızların iştahını kabartıyor. Son dönemde eğitim kurumlarında yaşanan hırsızlık olaylarında artış yaşanmaya başladı.
Karnelerin verilmesinden sonra başlayan 3 aylık yaz tatili döneminde okullarda yaşanan hırsızlık olayları korkutuyor. Doğu Anadolu'nun birçok ilinde okulların korumasız olması, devlet bütçesinde ağır faturalara mal oluyor.
Özellikle yaz tatili döneminde hiçbir güvenlikçinin olmadığı okullar, başta hırsızlar olmak üzere; balici, tinerci ve diğer sokak çocuklarının hedef noktasını oluşturuyor. Bu olumsuz durumu personel eksikliğine bağlayan eğitimciler, her yıl bir çok okulda hırsızlık olayının yanı sıra camların kırıldığını, binalarda değişik tahribatlar meydana geldiğini bildirdi.
Eğitimciler bu sorunların temelinde 'eğitimsizlik'in yattığını ifade ediyor. Okulların en önemli problemlerinden birinin de güvenlik sorunu olduğuna dikkat çeken eğitimciler, bakanlığa güvenlik personeli talebinde bulunduklarını belirtiyor. Hırsızlara karşı birçok okulun pencereleri ise demir parmaklıklarla kapatılmış durumda.
Geçtiğimiz günlerde Ağrı Patnos Atatürk İlköğretim Okulu'nda da hırsızlık olayı meydana geldi. Atatürk İlköğretim Okulu'nun öğretmenler odasının penceresinden içeriye giren kişi veya kişiler bilgisayarın monitörünü çaldı.
Bilgisayarın kasasını da çalmak isteyen hırsızlar kasayı pencerelerin korkuluğundan geçiremeyince vazgeçti. Ayrıca Patnos merkezde bulunan Vali Yusuf Yavaşcan İlköğretim Okulu ile Kerem Şahin İlköğretim Okulu'nun da yine daha önce kimliği belirsiz kişiler tarafından camları kırılırken, geçtiğimiz yıl Patnos İbrahim Karaoğlanoğlu İlköğretim Okulu'ndan ise 10 adet bilgisayar çalınmıştı.
Zaman zaman okullarda hırsızlık olaylarının meydana geldiğini dile getiren Ağrı Milli Eğitim Müdürü Turgut Koçak, il genelinde 681 okul bulunduğunu belirtti.
Kenar mahallelerde bulunan okullara kamera yerleştirildiğini söyleyen Koçak, hırsızlıklara karşı okul müdürleri, emniyet ve jandarmayla birlikte gerekli tedbirleri almaya çalıştıklarını ifade etti.
Iğdır Milli Eğitim Müdürü Selahattin Şimşek ise okullardaki güvenlik probleminin çok önemli bir sorun teşkil ettiğini ifade ederek, Iğdır genelinde faaliyet gösteren 159 okul için Milli Eğitim Bakanlığı'ndan 200 güvenlik personeli talebinde bulunduklarını belirtti.
Büyük okulların güvenliği için bakanlığa kadro talebinde bulunduklarını vurgulayan Kars Milli Eğitim Müdürü Ekrem Ekici de tatil dönemlerinde okul müdürlerinin tedbirlerini daha da sıklaştırdığını kaydetti.
Kars genelinde 461 okulun faaliyette olduğunu açıklayan Ekici, yaklaşık 90 güvenlik kadrosuna ihtiyaç duyduklarının altını çizerek, ilde büyük okullarda kamera sistemi kurulduğunu ifade etti.
Ardahan Milli Eğitim Müdürü Şemsettin Görgülü de Ardahan'ın küçük bir vilayet olmasından dolayı okulların asayişi konusunda ciddi anlamda sıkıntı yaşamadıklarını belirtti. Görgülü, karne tatilinden sonra da yaz okulları açtıklarını bu vesileyle gerekli önlemleri de bu şekilde almaya çalıştıklarını söyledi.
Okullardan zaman zaman hırsızlıklar yaşandığını dile getiren Van Milli Eğitim Müdürü Yahya Yıldız, güvenlik konusunda emniyet ve jandarmadan gerekli yardımları aldıklarını ifade ederek, bazı okullara kamera yerleştirildiğine vurgu yaptı.

İstanbul'dan Mardin'e Sevgi Köprüsü

İstanbul'da Çeşitli Üniversitelerde Okuyan 50 Genç, Birleşmiş Mimarlar Derneği Önderliğinde ve İstanbul'dan Mardin'e Sevgi Köprüsü Kapsamında Mardin'in Midyat İlçesine Geldi. İstanbul'da çeşitli üniversitelerde okuyan 50 genç, Birleşmiş Mimarlar Derneği önderliğinde ve İstanbul'dan Mardin'e Sevgi Köprüsü kapsamında Mardin'in Midyat ilçesine geldi.
Öğrencileri, Kaymakam Mustafa Yılmaz ve Milli Eğitim Müdürü Şehmuz İleri ve okul müdürleri karşıladı.
Üniversiteli gençlerin onuruna kız yurdunda yemek veren Kaymakam Yılmaz, Midyat'ı tanıtıcı açıklamalarda bulundu.
Birleşmiş Mimarlar Derneği ve grup adına açıklama yapan öğrenci Yunus Fırat Aydın Bilge köyündeki katliamın ardından köyü ziyaret ederek taziye dileklerinde bulunduklarını belirtti.
Aydın, "Türkiye için en tehlikeli şey kimine göre bölücülük, kimilerine göre irtica, kimilerine göre terör, kimilerine göre ise işsizlik. Biz İstanbul'un bütün üniversitelerinden bir araya gelen, bu ülkenin geleceği olan gençler, bu ülke için en tehlikeli şeyin saçmalığın, yanlışlığın sıradanlaşması olduğunu düşünüyoruz. Bir tarafta geleneklerine, göreneklerine göre beslenen unsurlar, bir tarafta da gitmesek de, kalmasak da o köyün hala bizim olduğunu söyleyen vatanseverler zihniyetler. Kümelenen insanlar dışlanan unsurlar değişmeyen zihniyetler bunların sıradanlaşması bu ülke için büyük bir tehlikedir." dedi.
İstanbul'dan gelen öğrenciler, geceyi Midyat'ta geçirdikten sonra Mardin'in Kızıltepe, Nusaybin, Savur ve Batman'ın Hasankeyf ilçelerinde tarihi ve turistik bölgeleri dolaşacak.

Kayıt Parası Emlakçılara Ödeniyor!

İlköğretime başlayacak öğrenciler, artık Milli Eğitim Bakanlığı'nca otomatik olarak okullara yerleştirilecek.

Ulusal adres veri tabanındaki bilgiler esas alınarak, her çocuk oturduğu semte en yakın kuruma yazılacak. Veliler okul yöneticileri ile muhatap olmayacağı için 'kayıt parası' ödemekten kurtulacak. Ancak otomatik e-kayıt sistemi, varoş ve elit kesim arasındaki eğitim-öğretim uçurumunu daha da derinleştirecek. Gelir seviyesi düşük bölgelerde oturan aileler, çocuğunu iyi semtlerdeki okullara yazdıramayacak. Özellikle kalabalık ilçelerde ikamet edenler, sınıf mevcudu 60-70'lerdeki kurumlara evladını göndermek zorunda kalacak. Veliler, 29 Haziran'da yapılacak otomatik yerleştirme öncesi telaşa düştü. Çocuğunun geleceğinden endişe duyanlar, semt değiştirmeye başladı. Kayıt parasını şimdi emlakçılara ödüyorlar. Çaresiz kalan bazı velilerse bir adreste 2-5 aile oturuyormuş gibi gösteriyor. Sahte kontratlarla nüfus müdürlüklerine adres değişikliği için başvuruyorlar. Bu durumun en çarpıcı örnekleri İstanbul'un Bakırköy ilçesinde yaşanıyor. Kaymakam Dursun Ali Şahin son bir ay içinde yaklaşık 2 bin ailenin Nüfus Müdürlüğü'nde adres değişikliği yaptığını söylüyor. "Çok sayıda evde en az iki ailenin yaşadığı görülüyor. 3 aile hatta 5 ayrı soyisimden insanın bile kaldığı evler var." bilgisini veriyor. Bazı semtlerde kiraların yüzde 10 ile 20 arasında yükseldiğine dikkat çekerek, "Bazı emlakçılar, 2–3 aylık kira parasını alıyor, daha sonra kontratı iptal ediyorlar." diyor. Şahin, Bakırköy'deki resmi ilköğretimlerde okuyan 27 bin öğrencinin yarısının diğer ilçelerden geldiğini ifade ederek, şunları kaydediyor: "Nüfus artış hızı eksilerde olan bir ilçeyiz. Bazı okullarımız bu yıl 130 öğrenci alabilecekken okul çağına gelen öğrenci sayısı 25–30 civarında. Bu yüzden bakanlıktan Bakırköy'ün otomatik e-kayıt sistemi dışında tutulmasını istedim." İstanbul gibi büyükşehirlerde semtlere göre okulların kalitesi arasında adeta dağlar var. Zamanında nüfus yoğunluğu değil, arsaların mevcudiyetine göre okul yapıldığı için bazı semtlerde sınıf mevcutları 15–20 kişide kalırken bazılarında ise 80 kişiye bile ulaşabiliyor. Bakırköy'de bir dersliğe 30, Kadıköy'de 34 öğrenci düşerken, varoş sayılabilecek Sultanbeyli'de 76, Esenler'de 71 öğrenci düşüyor. Yeni dönemde Esenler gibi bir tane bile okul yapacak arsa bulunmayan ilçelerdeki sınıf mevcutları 100'lere kadar ulaşacak. Bahçelievler Yenibosna'da oturan Abdullah Özcan, haksız uygulamaya isyan eden velilerden. Çocuklarından birinin Ataköy'de okuduğunu anlatarak, şunları söylüyor: "Diğer çocuğum okul çağına geldi. İşyerimden dolayı Yenibosna'da oturuyorum. Ataköy'de ev tutacak gelirim yok. Devlet beni oturduğum bölgeden dolayı cezalandırıyor. Çocuğumu Yenibosna'daki kalitesi düşük okullara göndermek zorunda mıyım? Devlet önce bütün semtlerdeki okulların kalitesini aynı düzeye getirsin."

17 Haziran 2009 Çarşamba

AÜ'de Mezuniyet Karmaşası

Akdeniz Üniversitesi Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksek Okulu'nda mezuniyet karmaşası yaşanıyor..

Akdeniz Üniversitesinde (AÜ) bazı öğrencilere önce tek ders sınavında başarı göstererek mezun olduğunun, bir hafta sonra da sistemden kaynaklanan hatadan dolayı notlarda yanlışlık yapıldığının ve mezun olamadığının bildirildiği iddia edildi. AÜ Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksek Okulu öğrencisi 23 yaşındaki İpek Barış, AA muhabirine yaptığı açıklamada, okulda tek ders sınavlarına giriş hakkı kazandığını ve mezuniyet için sınava girdiğini söyledi. Yıl sonunda iki dersten DC, bir dersten CC, bir dersten de FF notu aldığını belirten Barış, bu sonuçlarla tek ders sınavına girmeye hak kazandığını kaydetti. 8 Haziran Pazartesi günü tek ders sınavına girdiğini belirten Barış, şöyle konuştu: ''Sınav sonuçları aynı gün açıklandı. Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksek Okulu Öğrenci İşlerini telefonla aradığımızda sınavdan geçtiğimiz ve mezun olduğumuz söylendi. 28 Haziranda da okuldan belgemizi alabileceğimiz bildirildi. 8 Haziran aynı zamanda doğum günüm. Okulda tek ders sınavını verince doğum günümü çifte sevinçle kutladım. Ancak bu sevincim bir hafta sürdü. Okulun Öğrenci İşleri'nden öğrenciler tek tek aranarak Akdeniz Üniversitesinin bilgisayar sisteminden kaynaklanan sorun nedeniyle notlarda hatalar oluştuğu ve sınavlarda başarılı bulunmadığımız, dolayısıyla mezun olamadığımız bildirildi. 'Sistemde hata var. Kusura bakmayın. Mezun olamadınız' dediler. Ne yapacağımızı şaşırdık. İş için birkaç şirkete de başvurmuştum. Şimdi ne yapacağımı bilemiyorum. Doğum günümde okuldan mezun olduğum söylendi. Bir hafta sonra da, sınavda başarılı olamadığım bildirildi. Mezuniyet sevincim bir hafta sürdü.'' Kızının okuldan mezun olamadığını öğrenince büyük şaşkınlık yaşadıklarını ifade eden anne Miyase Barış da hatanın cezasını öğrencilerin çektiğini söyledi. Barış, Rektörlük Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı ile Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksek Okulu yönetiminin topu birbirlerine attığını, sorunun çözümü yönünde çaba harcamadığını öne sürdü. Barış, ''Sınavdan bir hafta sonra öğrenciler tek tek aranarak durumlarıyla ilgili bilgi veriliyor ve okuldan mezun olamadıkları söyleniyor. Öğrenciler sınav sonrası memleketlerine döndü, kimileri de yurt dışına çıktı. Bazıları da iş başvurusunda bulundu. Ne olacak bu çocukların durumu?'' diye sordu. -YETKİLİLERİN GÖRÜŞLERİ- AÜ Turizm İşletmeciliği ve Otelciliği Meslek Yüksekokulu Müdürü Akın Aksu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sorunun kendilerinden değil Akdeniz Üniversitesindeki sistemden kaynaklandığını, bu nedenle sorunun muhatabının Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı olduğunu iddia etti. Aksu, hatanın sadece Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksek Okulunu değil başka fakülte ve yüksekokullardan öğrencileri de ilgilendirdiğini kaydetti. AÜ Öğrenci İşleri Daire Başkanı Serhan Yaylacı da iddiaların gerçeği yansıtmadığını, kendilerine herhangi bir şikayet gelmediğini söyledi. Yaylacı, ''Böyle bir sıkıntı olsa bilgim olur. Böyle bir şey yok. Bize şikayet gelmedi. Sorun, Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksek Okulu'nun kendi yaptığı hatadan kaynaklanmış olabilir. Sorunun bizimle ilgisi yok. Bize bugüne kadar şikayet gelmedi'' dedi. Yaylacı, sorunla ilgili gerekli inceleme ve araştırmayı yapacaklarını belirtti. AÜ'deki sorundan en az 200 öğrencinin etkilendiği öne sürüldü.