29 Eylül 2008 Pazartesi

Michael J. Totten


Bu fotoğraflar tanıdık bir yerlerden dediğiniz anda çıkar karşınıza. Gazeteler ne zaman etrafımızdaki ülkelere çevirse başını onun fotoğraflarını kullanır.
Mahallenin işsiz güçsüz abisidir kendileri.

Ortadoğu, Afrika, Kafkasya, Acemistan, Arabistan gezer durur.

Yetmez Afrikalarda alır soluğu. Olmadı Uzak Doğu, Muson Asya’sı.

Fotoğrafçılığın en iyi yanı bu olsa gerek

Son bir yıldır oldukça fazla kullandım çektiği görüntüleri. Telif hakkı falan isterse işim zor. Boşuna mı abi dedik bilsin kıymetimizi.

2007 de Weblog Awards ödülünü kazandı. Oradan beni tanır, takip ederim.

Eski ve kötü bir alışkanlık bu arada bir kuşkulanırım. Kimdir? Nedir? Kimin nesidir bu ecnebi diye. Mahalle kabadayılığım tutar. Çok şükür fazla sürmez bu ama.

Yine de şüphelenmiyor değilim. Nerede savaş orada Michael J. Totten.

Gürcistan’da görüldü en son.

Kim bilir bir daha ki savaş nerede çıkar.

Bir kaç yerde kendisini blog-jounalist diye tanımlamış bizde çok ayıp bişeydir oysa..

Şişli Bilim Merkezi



İstanbul’un tek interaktif Bilim Müzesi olan Şişli Belediyesi Bilim Merkezi’nde öğrenciler; fizik, biyoloji, matematik, beyin, elektrik, uzay, optik ve yanılsamalarla ilgili 100 adet deney birimi ile bu konular hakkında genel bilgi sahibi oluyorlar. Ayrıca; dev mikroskoplar, zeka oyunları, Dünya’da sadece dört adet bulunan uzun balina iskeleti, Akdeniz foku, yeşil deniz kaplumbağası, 20 milyon yıllık ağaç, göktaşı, gökevi ve karadelik ziyaretçilerin en çok ilgi gösterdiği ünitelerden.


Bilim Merkezi, geçtiğimiz sezon olduğu gibi bu sezonda da, tüm dünyada büyük önem verilen ’Yenilenebilir Enerji Kaynakları’´ konusunu aktarmaya devam edecekmiş. BP sponsorluğunda Bilim Merkezi’ne kazandırılan 9 metrelik rüzgâr tribünü ve solar panellerden oluşan Enerji Ağacı bu konunun anlatımında kullanılan önemli bir deney ünitesi.


Bünyesinde 100 adet deneme birimi ile Türkiye’nin ilk birebir ölçekli deprem simülatörünü de barındıran Bilim Merkezi, ziyaretçilerine deprem ile ilgili eğitim de veriyor. Deprem ve Yangın Eğitim birimlerinde Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi eğitmenleri, ziyaretçileri alınabilecek önlemler, hazırlıklar ve deprem anında Yapılması gerekenlerle ilgili bilgilendirmekte ve deprem simülasyon odasında gerçek bir deprem anını yaşayarak öğrenmelerini sağlamakta. Eğitim programı kapsamında deprem anında oluşabilecek yangın ile ilgili olarak da bilgilendirmeler yapılıyor.


Bilim Merkezi, haftanın yedi günü 09.00 18.00 saatleri arası ziyarete açık olup İstanbul’daki tüm okullardan ziyaretçi almakta ve ayda 10.000 öğrenciye hizmet verebilmektedir. Merkez öncü kuruluşların, kurucuların ve gönüllülerin katkıları ile ortaya çıkarılmış.


Tüm bunların yanı sıra Türkiye Bilim Merkezleri Vakfı’nın bünyesinde, proje yarışmaları ve sergiler düzenlenmekte, ayrıca hafta sonu atölyeleri, yaz kış okulları gibi farklı eğitimler de verilmektedir.

Genç kuşaklara bilimi sevdirmeyi hedefleyen Bilim Merkezine ziyaretinizi bekliyor. Toplu Ziyaretler için randevu almak gerekiyor. Ziyaretlerin ücretli olması ise devlet okullarının gezi yapmalarını engelleyen olumsuz bir durum ama yine de bir şeyler yapabileceklerini düşünüyorum. Siz yeter ki ziyaret etme isteği duyun.

aşağıda Adresi veriyorum.


Şişli Belediyesi Bilim Merkezi
Öğretmen Haşim Çeken Caddesi
Fulya/İSTANBUL


Telefon 0212 266 0046
Faks 0212 266 0046/134



26 Eylül 2008 Cuma

Şiddete Karşı Oyun



Avrupa Konseyi internette şiddete karşı oyun geliştirdi.Avrupa Konseyi, 7-10 yaş arası çocukların her türlü şiddetten korunmasına yardımcı olmak amacıyla internette bir oyun sitesi hazırladı. Oyun, "Çocuklar için Çocuklarla Birlikte Bir Avrupa inşa Edelim" programının bir parçası ve ücretsiz.


Oyunun hedefi, çocukların interneti eğlenerek öğrenmeleri ve bilinçli kullanıcılar olmalarını sağlamak. "Wild Web Woods" (Vahşi Web Orman›) isimli oyunda çocukların görevi eğlence, barış ve özgürlük kenti olan "E-kent"e ulaşmak olarak belirlenmiş. Kente ulaşabilmek için “Vahşi Web Orman›”ndan geçmek, buradaki tehlikelere dikkat etmek ve yolda beliren "bilgi, özel yaşam, güvenlik ve farkındalık jetonlarını" toplamak gerekiyor. Oyun, Türkçe, Fransızca, İspanyolca, Fince, Almanca, Portekizce, İtalyanca, Lehçe, Yunanca, Rusça, Macarca, Fince ve Hollandaca olmak üzere 13 dilde oynanabiliyor. Oyuna http://www.wildwebwoods.org/ adresinden ulaşılıyor

24 Eylül 2008 Çarşamba

e okul ayrıntılı bilgi

e okul bildiğiniz gibi online olarak öğrencileri takip edebildiğiniz bir sistem. Bu sistem sayesinde pek çok veli öğrencisinin durumunu evden veya işten rahatlıkla öğrenebiliyor. Ancak henüz herkes e okul vli bilgilendirme sistemi'nin neler sağladığını tam anlamıyla bilmiyor. Bu yüzden Milli Eğitim Bakanlığı hazırladığı toblo ile herşeyi anlatmış durumda.

e-Okul Veli Bilgilendirme Servisi, resmi ve özel ilköğretim okullarında okuyan öğrencisi bulunan veliler için hazırlanmıştır. Sisteme girildiğinde aşağıdaki bilgiler öğrenilebilir:

Duyurular : Okul yöneticileri ya da öğretmenler tarafından size ulaştırmak istenilen duyurular yer almaktadır. Bireysel bazda ya da toplu duyurular,

Ders Programı : Ders programı, ders başlangıç ve bitiş saatleri, derslere giren öğretmen bilgileri haftalık ders programı,

Devamsızlık Bilgileri : Dönem içinde özürlü ve özürsüz devamsızlıklar,

Not Bilgileri : Öğrencinin okulda aldığı sınav, proje ve performans belirlemeye yönelik çalışmalarla ilgili puanlar,

Sınav ve Proje Bilgileri : Öğrencinin hangi dersten ne zaman sınav olacağı ve projesini teslim edeceği tarihler,

Öğrenci T.C. Kimlik No :

İçişleri Bakanlığı, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü tarafından verilen 11 basamaklı numaradır. T.C. Kimlik Numarası bulunamayan öğrenciler için e-Okul sistemine kayıtlarında verilen geçici numara kullanılmaktadır.

Öğrenci Okul No :

Okula kayıt sırasında verilen numaradır.Her öğrencinin mutlaka bir okul numarası bulunmaktadır.Sisteme giriş yapabilmek için bu numaranın bilinmesi gerekir.

Bu bilgilere ulaşmak için Buraya Tıklayınız.

23 Eylül 2008 Salı

2008 Olimpiyatları Okçuluk Yarışması, Erkekler Final Maçı

- Bir gün bizim okçularımızda finalde yarışabileceklermi ?
- ''Millet çıkarken aya biz kaldık yaya'' diye bir söz söylemiştim iki sene öncede bana çok yüklenmişlerdi. Çok çalışmamız lazım, çok; ama şu an olduğu gibi kalburla su taşıyarak değil. Henüz kendi sistemimizi kuramadık, sistemsiz olan her şey kaybetmeye mahkumdur. Okçulukta başarılı olan her ülkenin kendilerine has bir okçuluk sistemi var. Ya bizim ?
- Archery. Ukraine - Korea


Archery. Ukraine - Korea
Yükleyen kalina_ukr
-
Okçuluk Magazin :) Konuşan Fotoğraflar :


-

22 Eylül 2008 Pazartesi

KAVİM

Türkiye'de polisiye roman türünde yazı yazan ilk yazar Ahmet Ümit’tir. Kitabın konusuna gelince; cinayet işlenen yerde kutsal kitaplardan işaretler bırakan bir katili anlatıyor. Dinsel araştırmalara dayanarak çalışılmış, bir Türk yazarından çok güzel ve sürükleyici bir polisiye roman. Harika bir kurguyla, insanı sıkmadan devam eden bu polisiye romanda karakterler çok güzel tasvir edilmiş. Ayrıca bilmeden Hıristiyanlık ve Süryanilik hakkında da bilgilere sahip oluyorsunuz. Keyifle, sıkılmadan okuyacağınızı umduğum bu kitabı herkese tavsiye ediyorum.

Kitabın Arkasındaki Not:

Kabzasında bir haç olan bıçakla öldürülmüş bir adam... Üstelik yanı başında bir Kutsal Kitap açık bırakılmış, satırlardan birinin altı adamın kanıyla çizilmiş ve kitabın kenarına bir azizin adı düşülmüş... Kavim'de olaylar böyle başlıyor işte. Komiser Nevzat, yardımcısı Ali ve Zeynep de olayı çözmek için hemen harekete geçiyorlar. Ahmet Ümit'in beklenen yeni romanında gizemli olaylar çerçevesinde işlenen cinayetleri aydınlatmaya çalışıyor kahramanlarımız. Hıristiyanlık, Süryanîlik, Arap Alevîliği gibi dinî konuların da rol oynadığı, İstanbul'dan Mardin'e uzanan, devletin derinliklerinde kurulmuş yanlış düzene çarpıp geri tepen ilginç bir soruşturma bu. İşlenen cinayetler gizemli ve çarpıcı, ama kahramanlarımızın soruşturma sırasında karşılarına çıkan gerçekler daha da çarpıcı. Çok heyecanlı, gerilimli bir polisiyeyle karşı karşıyayız, orası kesin. Ama bu polisiye bize Türkiye'nin yakın geçmişi ve bugünüyle ilgili de çok şey söylüyor. Yani, Ahmet Ümit yine çok katmanlı ve çok sesli bir romana imza atıyor. Kavim, hem polisiye severleri hem de tüm roman severleri mutlu edeceğe benziyor.

21 Eylül 2008 Pazar

Bilim ve Teknik dergisi Eylül 2008 sayısı

# Geleceğin Arabaları Yarıştı
# Bilim ve Teknoloji Haberleri
# Nerede Ne Var?
# Teknoloji Adımları
# Dünya Güncesi
# 11. Ulusal Gökyüzü Gözlem Şenliği
# Beyaz Uzayda Kavga
# 1 Ağustos 2008 Tam Güneş Tutulması
# Gezegenler Korosu
# Yaşamın Kıyısında Dolaşmak
# Yeni Güneş Enerjisi Teknolojileri
# Dünyanın En Hafif Katısı: Aerojel
# Paralimpik Oyunlar
# Genetiği Değiştirilmiş İnsan
# 2008 Uluslararası Yer Yılı: Yeraltı Suları
# HDR Fotoğraf
# Çölleşme, İç Anadolu ve Türkiye
# Türkiye Doğası
# Yeşil Teknik
# Bilim Tarihinde Bu Ay
# İnsan ve Sağlık
# Gökyüzü
# Yayın Dünyası
# Kendimiz Yapalım
# Zeka Oyunları
# Matematik Kulesi
# İçbükey Yansımalar
linkler:
http://rapidshare.com/files/147121845/Bilim_ve_Teknik_Eyluel_2008_ARUHA.rar.html

Bilim ve Teknik dergisi Eylül 2008 sayısı

# Geleceğin Arabaları Yarıştı
# Bilim ve Teknoloji Haberleri
# Nerede Ne Var?
# Teknoloji Adımları
# Dünya Güncesi
# 11. Ulusal Gökyüzü Gözlem Şenliği
# Beyaz Uzayda Kavga
# 1 Ağustos 2008 Tam Güneş Tutulması
# Gezegenler Korosu
# Yaşamın Kıyısında Dolaşmak
# Yeni Güneş Enerjisi Teknolojileri
# Dünyanın En Hafif Katısı: Aerojel
# Paralimpik Oyunlar
# Genetiği Değiştirilmiş İnsan
# 2008 Uluslararası Yer Yılı: Yeraltı Suları
# HDR Fotoğraf
# Çölleşme, İç Anadolu ve Türkiye
# Türkiye Doğası
# Yeşil Teknik
# Bilim Tarihinde Bu Ay
# İnsan ve Sağlık
# Gökyüzü
# Yayın Dünyası
# Kendimiz Yapalım
# Zeka Oyunları
# Matematik Kulesi
# İçbükey Yansımalar
linkler:
http://rapidshare.com/files/147121845/Bilim_ve_Teknik_Eyluel_2008_ARUHA.rar.html

18 Eylül 2008 Perşembe

KÜÇÜK MUTLULUKLAR

Küçük derelerdir büyük nehirleri oluşturan
Küçük mutluluklar, küçük, küçücük derelerdir
Büyük nehri ararken üzerinden atladığın
Arkana dönüp de bakmadığın
Küçük mutluluklar,
Çıtır çıtır Kızılay simididir, çayın yanında
Aniden karşına çıkan şarkı
Kar yağdığında tatil olan okul
Başarılı bir rejimin birinci günü
sokakta sevebildiğin kedi
Yürüyen güvercinin kafası
Tenekedeki fesleğen
Kurumuş çamaşırlar belki bir kış ikindisi
Geri gelen elektrik
Babanın hikayeleri
Annenin yemeği
Tamir ettiğin bir alet
Yeşil tişörtün yatarken giydiğin
Bir dostun başarısı, neler çektiğini bildiğin
Elini sımsıkı tutan minik el
Dudağında ıslık, yürüdüğün yol
Birden çıkıverdiğin yolculuk
Sana açılan kapılar
Sana kapıyı açanlar
Hoş gelenler
Hoş buldukların
Yanlız kalabilmek dileğiyle
Kavuşabilmek, özlediğinde
.........
.........
Gerisini ve milyonlarca satırı boş bırakıyoruz
Kendi küçük mutluluklarınızı yazmanız
Ve bundan daküçücük bir mutluluk duymanız dileğiyle....

YALÇIN ERGİN

17 Eylül 2008 Çarşamba

BİR GÜN TEK BAŞINA

Vedat Türkali’den muhteşem bir roman. Romanı okuyup da kütüphanemdeki yerini aldıktan sonra uzun süre elime başka bir kitap alamadım. Bende yarattığı etkiyi anlatmak kelimelere sığmaz. Okurken inanılmaz keyif aldım. Yazar, öyle güzel kaleme almış ki bu satırları, her şey yerli yerine oturmuştu, karakterlerin ruhani durumlarını çok iyi değerlendirip yazmış. Güçlü, sağlam karakterleriyle unutulmayacak bir eser. Konusuna gelince, 1960 devrim günleri, neredeyse her gün ayaklanan öğrenciler. Bu öğrencilerden felsefe okuyan Günsel, komünist partisine girmesiyle suçlanan, eski solculardan, öğretmenlikten istifa edip kitapçılık yapan, evli bir kız babası ama mutsuz olan Kenan. Bir akşam meyhanede karşılaşmaları ve aralarında başlayan müthiş bir aşkın öyküsü. Tarih-siyaset-aşk. Bu üç unsuru kapsayan romanın kalın olması sizi sakın korkutmasın, okumuyorsunuz da adeta yaşıyorsunuz. Vedat Türkali’nin okuduğum bu ilk kitabını kesinlikle herkese tavsiye ediyorum.

Kitabın Arkasındaki Not:

27 Mayıs 1960 askeri darbesinden önce Türkiye içten içe kaynıyor. Kenan, yıllar önce gizli komünist partisine girme suçlamasıyla polis sorgusunda çabucak yılgınlığa düşmüş, eski çevresinden tümüyle kopmuştur. Karısı ve çocuğuyla korunaklı bir yaşam sürdürmektedir. Aslında mutsuzdu, içi ile barışık değildir. Bir meyhanede tanıştığı genç Günsel, içinde çürümemek için direnen ne varsa hepsini ateşleyiverir. Aşk, direniş, devrim günleri... Yaşam, Kenan'a kendini bir kez daha sınama olanağı verir... Vedat Türkali'nin ilk romanı 30 yaşında...

16 Eylül 2008 Salı

HERŞEY SENDE GİZLİ

Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;

Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,

Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..

İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...

CAN YÜCEL

SHAKESPEARE'DEN

Başlangıçta bebekti;
Bakıcısının kolları arasında miyavlar gibi ağlar ve kusardı.
Sonra sürekli sızlanan bir okul çocuğu oldu;
El çantası, sabahları parıldayan yüzüyle
ve okula gitmeye isteksiz halleriyle.
Daha sonra aşık oldu;
Söylediği hüzün dolu halk şarkılarıyla
bir fırın gibi kızgın yanık ah eder
ve sevgilisinin kaşlarını çatmasına neden olurdu.
Sonra askere gitti.;
Bir tuhaf yeminler etmiş, sakalı zırh gibi uzamış,
Onur kazanma yolunda kıskanç, kavgada eli çabuk,
Hava kabarcıklarına benzeyen ünü arayıp durdu,
Bir savaş topu namlusunun ucunda olsa bile.
Ve sonra yargıç oldu;
Kocaman yuvarlak karnı semizleşmesi için
kısırlaştırılmış horozlarınki gibiydi;
Kaşları çatık, sakalı resmi biçimde kesik.
Sözleri bir yığın bilgece atasözü
ve çağdaş örneklerle doluydu.
Böylece rolünü oynadı.
Altıncı yaş çağı gelip çatınca
Dar paçalı pantolon ve terlikler giyindi,
Burnunun üzerindeki gözlük, gözlerinin altında keseler vardı artık.
Bir zamanlar dünyaya hükmeden o kocaman erkeklik organı küçüldü,
düğme kadar kaldı.
Erkek sesi yeniden çocuklarınki gibi tizleşti, düdük gibi çıktı.
Son sahne;
Bu tuhaf olaylarla dolu tarihçenin de sonu oldu.
Şimdi geriye kalan yalnızca ikinci çocukluk ve unutulmuşluktu.
Dişsiz, gözsüz, ağzının tadı kaçmış ve herşeyden yoksun bu insan için.

SHAKESPEARE
(Nasıl Hoşunuza Giderse'den)

11 Eylül 2008 Perşembe

Paralimpik Oyunlarında Okçuluk - Çin 2008

Orjinal Kaynak : Photos: Gizerm Girismen of Turkey wins Women's Ind. Recurve - W1/W2 gold

- Gizem GİRİŞMEN -

- OKÇULUKTA ALTIN MADALYA BİZİM : Gizem GİRİŞMEN Paralimpik Oyunları Şampiyonu .

- Gizem Girişmen ayrıca, Oyunlar tarihinde Türkiye adına bayanlarda altın madalya kazanan ilk sporcu olarak tarihe geçmeyi de başardı.

- Gizem GIRISMEN finalde Çin' li FU Hongzhi 91-85 yenerek Şampiyon oldu.

-Sporcumuzu kutluyorum, tüm idarecileri vede okçuluk antrenörümüz Nejat ÜSTÜN 'ü çok çok tebrik ediyorum. Nejat hoca çok çalıştı, çok uğraştı, çok sabreti ve çok ama çok özveride bulundu altın madalyayı bize kazandırdı. Yazın işte bu hocanın ismini spor sahalarına, Türk antrenörleride çok başarılı oluyormuş, işte kanıtı. Bu arada Gizem' in bu günlere gelmesinde çok büyük rol oynayan Hayri Ertan' ın gayret ve emeklerinide unutmamak lazım. Sonuçta; başta Gizem Girişmen olmak üzere bu madalyanın Türk halkına kazandırılmasında emeği geçen herkese teşekkürler.


- Tüm okçuluk karşılaşmalarını aşağıdaki linkten çok kolay takip edebilirsiniz :
.
- COMPETITION INFORMATION ARCHERY ... >>>
.
Xiao Yanhong during the match (Photo credit: Xinhua)

- Çin' de başlayan Paralimpik Oyunlarında Okçuluk yarışmalarının ilk gününde 4 Dünya rekoru kırıldı. Four world records tumble in Archer ... >>>
- Compound yay erkekler kategorisinde; İngiltere' den John Stubbs 691 puanla Dünya rekoru kırdı. Olimpiyat okçuluk alanında yapılan sıralama tur ok atışlarında diğer ingiliz okçu Danielle Brown compound yay bayanlarda 673 puan attı ve O’da vatandaşı gibi Dünya rekoru kırmayı başardı. Kore Cumhuriyetinden Lee Hwa-sook bayanlar ayakta recurve yay kategorisinde 614 puan atarak Dünya rekoru kırdı. Cin’ li Xiao Yanhong bayanlar oturarak recurve yay kategorisinde 611 puanla yeni Dünya rekorunun sahibi oldu.
.
1- Bizim okçularımız ne yaptı; yapılan sıralama turu ok atışları sonucunda bayanlar olimpik yayda Türk sporcu Gizem Girişmen, 590 puanla dördüncü olarak tur atladı. Girişmen, 11 Eylülde Çek Lenka Kuncova ve Kanadalı Lyne Tremblay arasında yapılacak müsabakanın galibiyle karşılaşacak.Bu branşta 503 puanla 14'üncü olan Hanife Öztürk yarın Japon Ayako Saitoh ile mücadele edecek.Bayanlar makaralı yay branşında yarışan Gülbin Su da sıralama turunda 650 puanla üçüncü oldu. Türk sporcu, 11 Eylülde Ann-Christin Nilsson ile yarı finalde karşı karşıya gelecek.Erkekler olimpik yay branşında 600 puanla 14'üncü olan Mustafa Demir ve 595 puanla 16. olan Özgür Özen, yarın eleme karşılaşmalarına katılacak.

2- OKÇULUKTA GÜLBİN SU' DAN PARALİMPİK REKORU;
Pekin'de devam eden 2008 Paralimpik Oyunları'nda okçulukta Türk sporcu Gülbin Su, bayanlar makaralı yay branşında yarı finale yükseldi.
Gülbin Su aynı zamanda çeyrek final müsabakalarında 112 puan toplayarak paralimpik Oyunlar rekorunu kırdı.Gülbin Su, Olimpiyat Okçuluk Alanındaki karşılaşmada İsveçli Ann-Christin Nilsson'u 112-102 yendi. Gülbin Su, 13 Eylül Cumartesi günü, Japon Chieko Kamiya ile karşılaşacak.Okçulukta bayanlar olimpik yay branşında mücadele eden Türk sporcu Gizem Girişmen, Çek rakibi Lenka Kuncova'ya 103-85 üstünlük sağlayarak çeyrek finale yükseldi. Girişmen, yarın Ukraynalı Roksolana Dzoba ile yarışacak.Erkekler olimpik yay branşında mücadele eden Özgü Özen de Ukraynalı Taras Chopyk'i 107-100 yenerek çeyrek finale yükseldi. Özen'in yarınki rakibi Koreli Jung Youn-Joo olacak.

BEBEKLERİN ULUSU YOK

İlk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu
Bebeklerin ulusu yok
Başlarını tutuşları aynı
Bakarken gözlerinde aynı merak
Ağlarken aynı seslerin tonu

Bebekler çiçeği insanlığımızın
Güllerin en hası, en goncası
Sarışın bir ışık parçası kimi
Kimi kapkara üzüm tanesi

Babalar çıkarmayın onları akıldan
Analar koruyun bebeklerinizi
Susturun susturun söyletmeyin
Savaştan yıkımdan söz ederse biri

Bırakalım sevdayla büyüsünler
Serpilip gelişsinler fidan gibi
Senin benim hiç kimsenin değil
Bütün bir yeryüzünündür onlar
Bütün insanlığın gözbebeği

İlk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu
Bebeklerin ulusu yok
Bebekler, çiçeği insanlığımızın
Ve geleceğimizin biricik umudu...

ATAOL BEHRAMOĞLU

10 Eylül 2008 Çarşamba

ÇOCUKLARINIZ SİZİN ÇOCUKLARINIZ DEĞİL

Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Yaşam'ın kendisini özleyişinin
Kız ve erkek evlatlarıdır.
Sizin aracılığınızla dünyaya geldiler ama,
Sizden gelmediler.
Yanınızda olmalarına karşın,
Sizin malınız değil onlar.
Onlara sevginizi verebilir,
Oysa düşüncelerinizi veremezsiniz.
Çünkü kendi düşünceleri var.
Eviniz onların bedenlerine bıranak olabilir,
ama ruhlarının barınağı olamaz.
Çünkü onların ruhları yarının evinde yaşar.
Ve siz bu evlere konuk olamazsınız.
Düşleriniz de bile.
Onlar gibi olmak için büyük çaba harcayabilirsiniz,
ama onların sizin gibi olmasını istemeyin.
Çünkü yaşam ne geriye gider,
Ne de oyalanır dünün olaylarıyla.

KAHİL GİBRAN

Öğretmenlik Dediğin


"İşin bu mudur senin baştan beri?" diye sordu
"Ne midir?"
"Adam öldürmek midir?"
"Baştan beri değil. Uzun bir süre adam öldürdüm, ama hep değil."
"Daha önce ne iş yapardın?"
"Öğretmendim"
"Ne dedin?"
"Bir okulda öğretmendim. İlkokulda. Küçük çocuklara ders verirdim yani"
"Alay mı ediyorsun benimle?"
"Doğruyu söylüyorum, Kabrero"
"Öğretmenlik çok saygıdeğer bir meslek"
"Bende bir süre öyle sandım"
"Benim çok iyi bir öğretmenim vardı da"
"Kadın mıydı, erkek mi?"
"Kadın"
"Çocuklar erkek öğretmenleri daha çok sever çoğunluk"
"Bir kadındı"
"Genç miydi?"
"Ne gençti ne de yaşlı"
"Ne öğretirdi size?"
"Altıncı sınıfdaydık"
"Onu demiyorum; ne gibi beceriler, ne gibi düşünceler aşılamaya çalışırdı?"
"Unuttum şimdi"
"Galiba varlığıyla ilgili bir şey. Bir sürü kitap okumuştu sanıyorum; ama kitaptan öğretmedi bize, kitapları aktarnazdı. Varlığı önemliydi. Onun yanındayken iyi hissederdik kendimizi, önemli bulurduk"
"Bir beceri, bir düşünce anımsamak daha yerinde olurdu" dedi haydut."
"Belki de son öğretmenim olduğu için anıyorum onu. Babam ölmüştü. Bir daha okula gidemedim"

Bir süre sustular yine; Kabrero sordu: 
"Neden ayrıldın öğretmenlikten?"
"Öğretecek bir şey kalmamıştı ! "


Seni İçime Gömdüm - Adnrew Jolly
 Ayrıntı Yayınları
 



Eftal Dodur - Pop & Rock Gitar Metodu (Türkçe)


resmi orjinal boyutta görmek için üzerine tıklayınız...

linkler:
http://rapidshare.com/files/140579313/Eftal_Dodur_-_Pop___Rock_Gitar_Metodu_egoman1453.rar

Silinmiş veya bozuk linkleri yorum yazarak bildiriniz...
Lütfen emeklerimizin devamı için sitede bulunan reklamlara tıklamayı ihmal etmeyiniz..
--TEŞEKKÜRLER--

Eftal Dodur - Pop & Rock Gitar Metodu (Türkçe)


resmi orjinal boyutta görmek için üzerine tıklayınız...

linkler:
http://rapidshare.com/files/140579313/Eftal_Dodur_-_Pop___Rock_Gitar_Metodu_egoman1453.rar

Silinmiş veya bozuk linkleri yorum yazarak bildiriniz...
Lütfen emeklerimizin devamı için sitede bulunan reklamlara tıklamayı ihmal etmeyiniz..
--TEŞEKKÜRLER--

Eftal Dodur - Pop & Rock Gitar Metodu (Türkçe)


resmi orjinal boyutta görmek için üzerine tıklayınız...

linkler:
http://rapidshare.com/files/140579313/Eftal_Dodur_-_Pop___Rock_Gitar_Metodu_egoman1453.rar

Silinmiş veya bozuk linkleri yorum yazarak bildiriniz...
Lütfen emeklerimizin devamı için sitede bulunan reklamlara tıklamayı ihmal etmeyiniz..
--TEŞEKKÜRLER--

Milli Enstrumanımız-Bağlama Metodu Kitabı

Bahattin Turan - Çöğür metodu
"Kısa sap bağlama düzeni"

linkler:
http://rapidshare.com/files/140292846/Bahattin_Turan_Coguer_saz__Metodu.rar

Silinmiş veya bozuk linkleri yorum yazarak bildiriniz...
Lütfen emeklerimizin devamı için sitede bulunan reklamlara tıklamayı ihmal etmeyiniz..
--TEŞEKKÜRLER--

Milli Enstrumanımız-Bağlama Metodu Kitabı

Bahattin Turan - Çöğür metodu
"Kısa sap bağlama düzeni"

linkler:
http://rapidshare.com/files/140292846/Bahattin_Turan_Coguer_saz__Metodu.rar

Silinmiş veya bozuk linkleri yorum yazarak bildiriniz...
Lütfen emeklerimizin devamı için sitede bulunan reklamlara tıklamayı ihmal etmeyiniz..
--TEŞEKKÜRLER--

9 Eylül 2008 Salı

BENDEN SELAM SÖYLE ANADOLU'YA

Bu kitabı bana eşim daha ilk tanıştığımız günlerde hediye etmişti. O yüzden değeri çok büyüktür benim için. Çok büyük bir heyecanla başladığım bu kitaba, hüzünle devam ettim. 1.Dünya Savaşı öncesinde Anadolu’da yaşayan Rum ve Türklerin kardeşliğini, Ege’nin Yunan işgaliyle yaşadığı savaş ortamını ve savaş sonrasını anlatmıştır yazar bu kitabında. Rum ve Türkler arasında yaşanan tarihsel dramı çok güzel dile getirmiştir. O yıllarda yaşamadığımız için gerçekten şanslıyız.

Yazar Dido Sotiriyu 1986 yılında Türkiye’ye ziyarete gelmiştir. İzmir’in Selçuk ilçesinin Şirince köyünde kitaplarını imzalamıştır. Şirince’nin o zaman ki adı ile “Kırkıca” yazarın doğduğu köydür. Ve bu topraklardan ayrılırken öpmeden ayrılmamıştır.

Tarihsel kitaplardan hoşlanan herkese tavsiye ediyorum.

Kitabın Arkasındaki Not:

'Ve sen Kör Mehmet'in damadı! Hele sen! Niye öyle tiksinerek bakıyorsun yüzüme? Öldürdüm evet seni, ne olmuş! Ve iste ağlıyorum... Sen de öldürdün! Kardeşler, dostlar, hemşehriler... Koskoca bir kuşak, durup dururken katletti kendi kendini !... Anayurduma selam söyle benden Kör Mehmet'in damadı! Benden Selam Söyle Anadolu'ya!.. Toprağını kanla suladık diye bize garezlenmesin... Ve kardeşi kırdıran cellatların Allah bin belasını versin!..


'1982 yılında Abdi İpekçi Türk-Yunan Dostluk Ödülü'nü alan bu kitap, kökleri Türkiye'de olan, Kurtuluş Savası'ndan sonra Türkiye'den göç etmek zorunda kalan ünlü Yunanlı yazar Dido Sotiriyu'nun en önemli etkileyici kitabi. Türkiye'nin kültür mozayiğinde çok önemli bir yer tutan Yunanlı azınlıkların, Kurtuluş Savaşı öncesindeki ve savaş sırasındaki yaşamlarından gerçekçi kesitler sunan Dido Sotiriyu, kendisini söyle tanıtıyor: 'Babam sabun yapımcısıydı. Çocukluk yıllarımda ailemle birlikte, doğduğum il olan Aydın'da yaşadım. 1922'de Anadolu'dan ayrılarak Yunanistan'a, amcamların yanına gitmek zorunda kaldım. Ailem daha sonra göçtü oraya. İlk çocukluk yıllarının anıları belleğimden silinmiyordu. Babamın arkadaşı Talat Beyler, sokakta oynadığım Rum ve Türk çocukları bugün bile aklımda. Yaşadığım günlerin, duyduğum gerçek olayların o kadar etkisi ve büyüsü altında kalmıştım ki, bu konuyu ele alan bir kitap yazma isteği içimde çiğ gibi büyüyordu. 1962 yılında, Benden Selam Söyle Anadolu'ya adli kitabım yayınlandı. Bence ilk kez gerçekleri ortaya koyan bu kitapta geçenler tümüyle tarafsız bir gözle yazıldı.'

8 Eylül 2008 Pazartesi

Sporda Başarının Ölçüsü Madalyadır


-Her alanda başarılı olmanın ölçütleri farklı farklıdır. Sporda başarının ölçüsü de madalyadır. Madalyanın açılımı nedir, bir düşünelim. Madalya demek özelliklede olimpiyat madalyası demek; o ülkede çok iyi bir spor sistemi var demek, spora maddi destek var demek, kaliteli spor idari yönetimi ve denetimi var demek, kaliteli teknik adam var demek, sporcu sayısı çok demek, en nihayetinde olimpiyat madalyası alan ülke o branşta sporcu yetiştirmesini biliyor demektir.
- Madalya; yapılan bilinçli çalışmaların, emeğin, alın terinin ve başarının simgesidir. Madalya alan başarılı, alamayan başarısızdır bunun başka açıklaması olamaz. Madalya almak şansmıdır, hayır değildir. Bakın, Çin Olimpiyatlarda madalya sıralamasında birinci oldu, bu şansmıydı ? Bu; yıllar süren amaçlı, bilinçli, bilimsel ve planlı çalışmanın bir sonucuydu. Ve aldıkları madalyalar bunun göstergesi oldu.
- Sergey Bubka kimdir diye sorduğumuzda, herkes diyecektir ki '' Dünya' nın bir numaralı sırıkla yüksek atlama sporcudur, efsane bir isimdir 6 kez Dünya şampiyonu olmuş ve olimpiyat şampiyonluk madalyası olan rekortmen bir atlettir'', ama Bubka şu an (IOC) Uluslararası Olimpiyat Komitesi üyesidir ama bunu çok çok az kimse bilir. Hatırda kalan ve akla gelen O bir madalyalı şampiyondur.
- Madalya aynı zamanda ne demek; ülkenin tanıtımı demek, başta türizm olmak üzere bir çok sektörün gelişmesi demek, maddi kaynak demek.
- Okçulukta en çok uluslararası madalya alan ülke Kore değil mi, tüm Dünya bunu biliyor.Okçuluk denince akla Kore geliyor. Kore'nin okçuluk antrenörleri Dünya' nın bir çok ülkesinde görev yapıyor. Kore' de okçulara değer veriliyor, çünkü sporcu kolay yetişmiyor; sistem gerekli, bilimsel platformda çalışmak gerekli. İşte madalya demek; o sporda bilimsel olarak sistemli çalışmalar yapılıyor demek, karakucak çalışarak başarı gelmez, güncel olmak lazım, gelişmeleri takip edip bilinçli çalışıp gelişmeleri geçmek lazım.
-Okçulukta ve sporun her dalında madalya alıp, İstiklal Marşımızı dinletmek lazım; bunun için de silkelenip kendimize gelmemiz lazım, ferdi çıkarları bir tarafa atıp ülkenin menfaati içn çalışmak lazım...
- Daha önceki blog yazımda belirttiğim üzere Atatürk'ümüzün sporla ilgili çok güzel talimatları var, biz bunlara uysak zaten sporda çok başarılı oluruz : '' -Her çeşit spor etkinliklerini, Türk gençliğinin millî eğitiminin ana unsurlarından saymak gerekir. Bu işte hükümetin, şimdiye kadar olduğundan daha çok ciddî ve dikkatli davranması, Türk gençliğini spor bakımından da millî heyecan içinde özenle yetiştirmesi önemli tutulmalıdır.1937 (Atatürk'ün S.D.I, s. 387) -Başarılı olmak için her türlü yardımdan çok bütün milletçe sporun niteliği, değeri anlaşılmak ve ona kalpten sevgi göstermek, onu vatanî görev saymak gerekir. 1926 (Atatürk'ün S.D.1I, s. 245) ''

6 Eylül 2008 Cumartesi

Sporumuzun Okçu Bilim Adamları

- Okçuluk çalışmalarının bilimsel platformda yapılmasını her fırsatta vurguladım. Ama bizim çaklışmalarımız hala karakucak olarak devam ediyor. Milli okçularımız artık üniversitelerde söz sahibi olmaya başladı, hatta uluslararası platformda ödül bile alıyorlar.
- Üniversitelerimizde bir çok milli okçumuz görev yapıyor. Hayri Ertan ve Hakan Kolayiş milli okçularımızdan olup aynı zamanda çok güzel çalışmaları olan iki spor bilim adamı.
- Biri okçuluk sporunun fiziksel aktivasyonu üzerinde çalışmalarını sürdürürken, diğeri mentalite ve spor psikolojisi üzerinde çalışmalarını yoğunlaştırmış. Başlangıç olarak, bu iki arkadaşımızın bilimsel çalışmalarından, okçuluk sporu adına yararlanabilmeyi çok arzu ederim. Okçuluk sporunda başarılı olmak istiyorsak, federasyonumuzun ( 25 ekim 2008 tarihindeki kongreden sonra ), okçuluk çalışmalarını bilimsel platforma taşıması şarttır.

- Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr.Hayri Ertan Avrupa Spor Hekimleri Kongresi’nde “Genç Araştırmacı” ödülünün sahibi oldu.
- Bu yıl 10–14 Ekimtarihleri arasında beşincisi düzenlenen kongre, Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’da yapıldı.Yard. Doç. Dr. Ertan, dört kişilikbir araştırma grubuyla hazırladığı “Olimpik Okçulukta Atış SırasındaKassal Aktivasyondaki Farklılaşmalar” konulu araştırmasıyla bu ödülüalan ilk Türk bilim adamı oldu. Alman SporÜniversitesi’ndeniki veHacettepeÜniversitesi Tıp Fakültesi’nden de bir kişinin yer aldığı grup ile araştırmasını yürüten Hayri Ertan “Genç Araştırmacı’ ödülüne sahip olduğumiçin mutluluk duyuyorum. Ayrıca, hekim unvanım bulunmadan bu ödülekavuşmak ise benimiçin ayrı bir gurur kaynağı oldu.” dedi.Okçuluk Milli Takımı’nda oyunculuk ve antrenörlükde yapmış olan Ertançalışmasını şöyle anlattı: “Araştırmamızı Alman ve Türk Okçuluk MilliTakımları’nda bulunan üst düzey oyuncular ile yaptık. Çalışmanın birkısmını Almanya’da bir kısmını ise Türkiye’de yürüttük. Çalışmamızdaüst düzey sporcularda atış sırasında ön kol kaslarındaki kassal aktivasyonlarıaraştırdık.” Anadolu Üniversitesi kadrosuna 2007–2008 öğretim yılında katılanYrd.Doç.Dr. Hayri Ertan kazanmış olduğu ödül için Anadolu Üniversitesiadına da çok mutlu olduğunu belirterek, “Çok önemli bir çalışmaya imzaattık. Üst düzeyde bir araştırmaydı. Ödülü üniversitemiz ve yüksekokulumuzadına kazanılmış büyük bir başarı olarak görüyorum” dedi.

- Hayri Ertan' ın okçuluk üzerine bir çalışması : Okçuluk Biomekanigi ... >>>

4 Eylül 2008 Perşembe

Orhan Kemal (Baba evi)


Orhan Kemal , Baba evi

Kurtuluş Savaşı'na gönüllü olarak katılmış olan hukukçu baba, savaştan sonra iktidarla çatışınca, kalabalık ailesiyle birlikte Beyrut'a kaçmak zorunda kalmıştır. Orada ufak bir lokanta açar ve iki oğluyla birlikte çalışmaya başlar. Ancak işler kötü gider ve aile geçinemez hale gelir; üstelik baba ağır bir hastalığa yakalanmıştır. Aile çocukların kazandığı üç-beş kuruşla hayatını sürdürmeye çalışırken, babasının baskısından bunalan -aslında çok genç yaştaki- büyük oğul işten atılır, bir türlü yeni iş bulamaz, ailenin yükünü tek başına taşıyan kardeşiyle çatışmaya başlar. Sonunda babasını razı ederek yurda -Adana'ya- geri döner. Hala yoksuldur ama baskıdan kurtulmuş, yaşama sevincini yakalamıştır; arkadaş edinir, futbolda başarı kazanır ve hayatına kızlar girer... Tıkanmış yaşamlarında bireysel çıkış arayan küçük insanları anlatan "Küçük Adam'ın Romanı" dizisinin birinci kitabı olan 'Baba Evi', Orhan Kemal'in yokluk içinde, aile baskısıyla geçen çocukluğunun, ilkgençliğinin öyküsü.

İNDİR(4shared)

İNDİR(Rapidshare)


Orhan Kemal (Baba evi)


Orhan Kemal , Baba evi

Kurtuluş Savaşı'na gönüllü olarak katılmış olan hukukçu baba, savaştan sonra iktidarla çatışınca, kalabalık ailesiyle birlikte Beyrut'a kaçmak zorunda kalmıştır. Orada ufak bir lokanta açar ve iki oğluyla birlikte çalışmaya başlar. Ancak işler kötü gider ve aile geçinemez hale gelir; üstelik baba ağır bir hastalığa yakalanmıştır. Aile çocukların kazandığı üç-beş kuruşla hayatını sürdürmeye çalışırken, babasının baskısından bunalan -aslında çok genç yaştaki- büyük oğul işten atılır, bir türlü yeni iş bulamaz, ailenin yükünü tek başına taşıyan kardeşiyle çatışmaya başlar. Sonunda babasını razı ederek yurda -Adana'ya- geri döner. Hala yoksuldur ama baskıdan kurtulmuş, yaşama sevincini yakalamıştır; arkadaş edinir, futbolda başarı kazanır ve hayatına kızlar girer... Tıkanmış yaşamlarında bireysel çıkış arayan küçük insanları anlatan "Küçük Adam'ın Romanı" dizisinin birinci kitabı olan 'Baba Evi', Orhan Kemal'in yokluk içinde, aile baskısıyla geçen çocukluğunun, ilkgençliğinin öyküsü.

İNDİR(4shared)

İNDİR(Rapidshare)


Kaderimin Efendisi (Şebnem İşigüzel)

Bu defa küçük şeyleri anlatmanın derdinde Şebnem İşigüzel. Küçük gibi görünse de hepimizin boyunu aşan, hayatı burnumuzdan getiren şeyleri. Bize kaderimizin efendisi olmadığımızı ve olamayacağımızı hatırlatan küçük şeyleri…


Acı zariflikler de bu küçük şeyler arasında değil midir? Hem zariflikler hep tatlı olmaz ya… Zarifçe dayatılanlar, zarifçe sevilmek istemeler, kapıları kapatmalar, kendine gömülmeler, kaderine boyun eğmeler, başkaları tarafından tuzla buz edilip “zarif ve küçük” parçalara ayrılmalar. Kader, Tanrı ve hayat karşısında uslu uslu, sakin sakin ezilmeler…

Yazar yüksek dozda, ağır, yakıcı bir ilacı, eli hafif bir hemşire gibi okurun damarına akıtma niyetinde bu defa. Görünürde sıkı bir iğne yemiş gibi hissettirmeden, ama bir kez damarlarda dolaşmaya başladığında baş döndüren, biraz da sızlatıp acıtan öyküler bunlar. Kader ile insan arasında kalan öyküler…

Şebnem İşigüzel, büyük ilgi gören ilk öykü kitabı Hanene Ay Doğacak’tan sekiz, Eski Dostum Kertenkele’den beş yıl sonra, Yazının ağır ağır kendi hayatını rehin istediğini hissettiren yepyeni öyküleriyle okurun karşısına çıkıyor…

Şebnem İşigüzel
Sarmaşık
Tarama: bilinmiyor
Düzelti: Taslak
Dil: Türkçe
Biçem: PDF
Boyut: 305 KB



İNDİR (Rapidshare)


İNDİR (4shared)



1 Eylül 2008 Pazartesi

ÇOCUKSUN SEN


Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen
Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu
Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen
Kum taneleri var ya onlardan birindeyim
Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor
Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte

Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum


Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun
Sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı
Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
Birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum
Kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup
Ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için
Bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar
Ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa
Bir daha doğmamak için doğmak diyorsun
Ölümlülerin işi bir de mutlu olanların
Onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar
Bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa

Çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan


Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit
Ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse
Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
Bir kaza olsa adı aşk oluyor artık
Aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık
Seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada
Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak
Yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin
Sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen
Hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun
Adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada
Esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum.

Çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil


AHMET TELLİ