18 Mart 2007 Pazar

Aşk ve Cinayet Koleksiyonu- Ahmet Savaş

Yıllar önce okuduğum bir kitabı paylaşmak istiyorum şimdi..Ahmet Savaş'ın "Aşk ve Cinayet Koleksiyonu"..Önce yazarın önsöz mahiyetindeki yazısıyla başlayalım:
Bundan yıllar önce, insanların ruhlarını paramparça edecek, onları girdaplara sürükleyecek kitaplar yazmayı düşlerdim...Şimdi farkına varıyorum ki bu çok aptalca...İnsanların bunları bir kitapta bularak şaşkınlığa düşmeleri, ruhlarının karmakarışık olması söz konusu değil... İnsanlar zaten hayatlarında yaşıyorlar, bir zamanlar sadece hayallerimizde görebileceğimiz bütün imkansız olanları...Yaşanmayan yazıldığında, karışacak, paramparça olacak ve girdaplara sürüklenecekti insanların ruhları...
Ve altını çizdiklerim:
"Her insan bir koleksiyoncuydu aslında..
Hayatında en çok neyi sevmişse, neyi değerli ve paha biçilmez bulmuşsa, onun koleksiyonunu yaptı..
Bu sebeptir kimimizin aşklar, kimimizin cinayetler, kimimizin servetler biriktirmesi...Ama bu dünyanın en zengin koleksiyoncuları, bütün canlılardan önce uyanıp, gökyüzünü arşınlayan alaycı kargalardır..."

"Hayatınız size lazım mı?
Ölümden mi yoksa hayattan mı kaçmak istiyorsunuz?
Hangisi daha korkutucu peki? Hayat mı ölüm mü?
Ölüm bir defada geliyor ve gidiyor..Ya hayat kaç defa öldürüyor sizi?..
İyi düşünün, hayatınız size lazım mı?
Hayattan mı yoksa kendinizden mi kaçmak istiyorsunuz? Yaşadıkça eksildiğinizi hissediyor musunuz?
Güneş milyonlarca yıldır eskimeden doğduğu halde, biz uyandığımız her yeni günde neden eskiyoruz, cevabını verebiliyor musunuz?"

ve 18 yaşındaki aşk-ı bekanın kitabı okurken "Bir kedinin kuyruğunu yakalama çabasıydı aşk" yazısının arkasına bir kenara iliştirdiği notla karşılaşıyorum:
"aşkı yakalayamamanın tek nedeni ondan korkmaktı..
korkarak atılan adımları tanırdı aşk ..korktukça kaçardı..
kaçtıkça kovalamak arzusu uyandırırdı.
henüz etrafta göremezsin yakalayanı, yakalayan, yakaladığı gibi uçar gider çünkü !"
Yazarımızın yazdıklarıyla devam edelim..
"Biraz da olmayanın içinde var olanı aramaktır, hayat dediğimiz yolculuğun özü"..

Kitabın içinde "Bir ateistin duasını duymak isterdim" "Martı Balığa aşık oldu" "Amenna" "Hiçkimse olmak isteyen bir adam" gibi çok güzel yazılar var ama hepsini yazmak ne mümkün..
Ama Bir ateistin duasını duymak isterdim yazısı için link ekliyorum.

Andre Gide-Batak



Bir vakit bir kitapçıda dolaşıyorken, L&M Yayınlarının bu zarf şeklinde sunduğu Dünya Edebiyatı serisine rastlamıştım. Andre Gide'in Dar Kapı eserini okuyup beğendiğim için, bu kitabı da okumak istemiştim. Kitabın hacminin epey küçültülmüş olmasından mıdır bilmiyorum, içeriği de epey azaltılmış gibi geldi bana. Kitaptan altını çizdiğim yerleri paylaşmak isterim -çok fazla çizmemiş olsam da-

-Evet bayım! Ava çıkan balıkçının hikayesi;çamur kurtlarını o kadar lezzetli bulur ki, onları oltaya takıp yem yapacağına yer. Ve doğal olarak hiç balık tutamaz.

Bir kitap..Bir kitap aynı bir yumurta gibi dolu, kapalı ve yalındır. İçine hiçbir şey katamazsınız, bir iğne bile. Zorlayamazsınız, şekli anında bozulur.

..Herkese anlatmanın tek yolu, her yeni zihne aynı şeyi farklı kılıfla sunmaktır...İstemeyi öğretemezsiniz insanlara-Velle non discitur- onları yalnızca etkileyebilirsiniz. ..

-Bayım, ben etrafımda hasta insanlar gördüğüm zaman endişe ederim. Eğer onları iyileştirmeye çalışmayacaksam, iyileşmelerine mani olacağım korkusuyla, en azından onlara hasta olduklarını göstermenin yollarını ararım. ..